Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşamında, var olmanın sorumluluğunu duyan insan, olgun insandır.
Sayfa 56 - Kronik Kitap
"Bütün insanların mahvolduğuna inanmıyorum. Yenilmemiş on-on beş isim sayabilirim sana, dünya onlar sayesinde dönüyor. Savaşlar kadar ruh için de geçerli: Sadece galipler hatırlanıyor. İnsanların çoğu mahvoluyor elbette, ama korku içindekilere alevden birer sütun misali karanlıkta yol göstere başkaları da var. 'Hükmedebilirsin, hükmedebilirsin!' Muhteşem bir şey! Zayıf ,hasta ve kavgacı olduğumuz doğru, ama sırf bundan ibaret olsaydık, binlerce yıl önce yeryüzünden silinmiş olurduk. İnsanın dünyadaki varlığından geriye kalan tek iz, birkaç fosilleşmiş çene kemiği parçası, kireçtaşı tabakalarının içinde tek tük kırık dişler olurdu."
Sayfa 334
Reklam
Balayı adetinin kökeni nedir? Balayı denilince evliliğin bal gibi tatlı geçen ilk ayı veya evlenir evlenmez çıkılan seyahat anlaşılır. Aslında İngilizce’deki ’honeymoon’ kelimesinin ‘balayı’ olarak tercümesi doğrudur ama buradaki ‘ınoon' süre olarak ‘bir ay’ değil gökyüziindeki 'Ay’ anlamındadır. Balayııîın geçmişi ile ilgili
Sayfa 31 - AykırıKitabı okuyor
Ben yaşamım boyunca insan portreleri çizdim, yüzyıllar öncesinden insanları, günümüzde o duyguyu uyandırmak için yeniden ete kemiğe büründürdüm, ama her zaman içimde taşıdığım o insanı hiç düşünmedim. Şimdi, yıllar önce yaşlanıp aramızdan ayrılmış olan o sevgili hayale, ben yaşlanırken yanımda bulunması ve tekrar benimle konuşması için kendi kanımdan vermek istiyorum. Yayımlanmış olan sayfalara gizli kalmış bir sayfayı daha eklemek, kitaptaki bilgilere duyguların itirafını katmak ve onun hatırına, bizzat kendime gençliğimin hakikatini anlatmak istiyorum.
Dün öğleden önce Cafe Odeon’da yan masada oturan birinin adımı andığını duyuyorum, tam duyamıyorum ama, beni şahsen tanımayan adamın adımla beraber bariz bir nefret duygusunu bir arada kullandığını görüyorum. Tanıtsam mı kendimi? Yapmıyorum bunu. Hesabı ödeyip, paltomu alıp gidiyorum. İnsanın kendinden nefret ettiği de nadir değildir. Ama anlıyorum ki, insan bu nefreti başkasında, yani bir yabancıda hissettiğinde kırılıyor.
İnsan denen varlık da böyledir, evrende doğrulukla karşılaşmak için önce kendisini doğru hâle getirmelidir.
Reklam
Görmezden gelmek, kaçmak. İkisinin aynı anlama geldiğini nasıl görememiştim daha önce?
Saadet zinciri;
Bütün insanlar gibi o da, seçimler yapma zorunluluğu tarafından kuşatılmış olarak doğmuş ama bir makineye dönüşme pahasına da olsa iradesinden vazgeçme cesaretini gösterip o kuşatmayı yarıp çıkmıştı. Çıktığı yer sorumluluğun dışıydı! Kendininki yerine başkalarının akıllarına güvenerek, zihnini hayatla kirletmemiş ve daima emirlere uyduğu için
Cennetinden kovulduğu Âdemleri düşündü. Sonra onlara kendince yaratıcı isimler taktı. Âdem Bir, Âdem İki, Âdem Üç... Âdem Üç’ten sonra isim bulmakta biraz zorlandı. Çünkü Âdem Dört demek saçmaydı. Hem onların Cennet’i bile yoktu. Âdem Bir’de olan meyve bahçeleri Âdem İki’de hiç olmamıştı. Âdem Bir, onu kovmamıştı. Kendisi Cennet’in sınırlarını zorlamış ve yeni yerler keşfetmek için oradan kaçmıştı. Âdem Bir, bu gidişi çabuk unutmuş önümüzdeki Havvalara bakalım diye basın açıklaması yapmıştı. Âdem İki ise bir sevmişti iki sevmemişti. Aşka mehter taktiği uygulamıştı. Cennet’i denizlerle kaplıydı. Havva’yı orada boğmaya çalışmıştı. Havva’nın ruh ölümü gerçekleşmiş, bedeni ise bitkisel hayat- taydı. Âdem Üç, dengeli beslenir ve dengesiz severdi. Âdem Üç de Havva’yı Cennet’ten kovmamıştı. Kendisi bizzat Cennet’i terk edip gitmişti. Âdemleri zihninde yan yana getirdi. Önce kronolojik sıraya koydu. Sonra boy sıralaması yaptı.
İnsan ömründe sadece bir kez ölür ve ölü­mü daha önce tecrübe etmemiş olduğundan, özlem içinde ölür. Layıkıyla ölebilmek için, zaten ölmekte olan, daha deneyimli in­sanların rehberliğinde ölmeyi öğrenmelidir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.