Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Ah, Bahar... Ben kendimi üzgün hissettiğim bütün zamanlarımda seninle tanıştığım günü hatırlayıp mutlu olan biriyim. O gün haftalar boyunca göz değdirmece oynayan iki çocuk olmaktan sıkılıp yanına gelmeseydim, sen sonsuza dek bu oyunun içinde yaşardın da yine benim karşıma çıkamazdın. Zaten sen kütüphanede bir erkeği çaktırmadan kesmeyi bile becerebilecek kadar şaşkın, o erkek ayağına geldiğinde ağlayacak kadar korkak ve 'Neyin var?' dediğimde, 'Annemi özledim' diyecek kadar çocuktun. İstanbul kıştı seninle beraber şehre Bahar gelmişti."
Sayfa 68 - Pukka Yayınları, OzanKitabı okuyor
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı. "Merhaba." "Selam," dedi Julia uykulu ve
Sayfa 55
Reklam
Selam. Yatağımda uzanmış, dün geceyi düşünü- yorum. Daha sadece yirmi dört saat önce benim ya- nımda oluşunu ve kollarının arasında uyumanın bana kendimi çok daha iyi, sıcak ve güvende hissettirişini. Tekrar buraya gelmeni ne kadar çok arzu ettiğimi. Ama bunun olmayacağını biliyorum ve anlıyorum. Gerçekten çok iyi anlıyorum. Senin yerinde olsaydım ben de benden nefret ederdim. Senin yerinde olsay- dim. ben de benden şüphelenir ve büyük ihtimalle ben de bana güvenmezdim. Yani aklından neler geçtiği- ni yüzde yüz anlayabiliyorum. Keşke başka bir yol olsaydı, çünkü senin hayatımda olmanı o kadar çok istiyorum ki, yokluğun canımı yakıyor. Ama sana sa- hip olamayacağımı biliyorum ve şu anda sana karşı daha açık olamadığım için üzgünüm. Sen bundan çok daha fazlasını hak ediyorsun. Benden çok daha faz- lasını. Tek söyleyebileceğim bunun çok kötü olduğu. Eğer zamanı geri çevirebilecek olsaydım, inan ki bazı şeyleri çok daha farklı yapmak isterdim. Ama seninle geçirdiğim zamanın, tek bir saniyesini bile değiştir- mezdim elbette. Vay be. Şimdi yazdıklarımı yeniden okudum da, sanırım bugüne kadar birine yazdığım en duygusal şey oldu bu. Beni nasıl da etkilemişsin böyle! Sana fena tutulmuşum ben. Her ne kadar sonradan pişman olacağımı bilsem de cesaretim varken gönder tuşuna basıyorum şimdi, çünkü bunların hepsi doğru. Öpücükler, Julia...'
Sayfa 36
"Sen bir yolcusun, yolcunun vatanı ahirettir. Bu yolculukta azığın ALLAH'ın zikrinden gayrı bir şey olmamalı; yoksa sırtına dünyalığı yükledikçe, yükün ağırlaşır, altında ezilirsin. Hem madem bu yolculuğa niyet ettin, önce tövbeyle günahlarından arın, istiğfarla yolunu nurlandır."
Sayfa 42
ou sogomon
15 Mart 1921, Berlin Charlottenburg semtindeki Hardenberger Sokağı'ndaki 4 numaralı evde ikamet eden Talat Paşa 15 Mart 1921 sabahı bir arkadaşıyla sohbet ederken, vatana kavuşanların toprağı nasıl öptüklerini anla- tırken, arkadaşının "Herhalde siz de onlar gibi toprağı öpeceksiniz..." deyince Talat Paşa ağlayarak, "Ne dersin sen? Ben öpmekle doyamam ki... Yiyeceğim vatan toprağını, yiyeceğim..." yanıtını verdi. Eşi Hayriye Hanım'la vedalaştı. Saat 11.00'e doğru tütün ve eldiven almak için evinden çıktı, birkaç kez geri dönüp evine baktı... 17 numaralı evin önüne vardığında, karşısından gelen gri paltolu bir genç önce Talat Paşa'nın kendisini geçmesine izin verdi. Ama bir iki adım sonra birden geri dönüp Talat Paşa'nın ensesine dayadığı tabancasını ateşledi. Paşa oracıkta son nefesini verdi...
Binlerce ve binlerce yıl önce bir gün Çit çeken, tarım yapan, hayvanlara tasma takan biri, koyduğu kurallar çerçevesinde çalıştırdığı bir diğerine “sen düşünemez, anlayamaz ve kendini temsil edemezsin“ dedi ve onun “kendiliği”ni oluşturma imkanlarini elinden aldı. Böylece yöneten ve yönetilen ayrımı oluştu; emir verme ve emir alma mekanizmaları kuruldu, hiyerarşi kurumsallaştı. Yöneten ve emir veren ile yönetilen ve emir alan arasındaki bu tahakkümcü, aşağılayıcı ve çatışmacı gerilim bugüne kadar artarak taşındı.
Reklam
Seni seviyorum çünkü sen neyin mümkün olduğunu herkesten önce fark ediyorsun.
Ben bütün bunlara niçin katlandım?.. Niçin o, o edepsiz bedeniyle huzur içinde uyurken ben hala burada yatıp kendi kendime eziyet ediyorum?.. Niçin derhal odasına dalmadım ki ayıbını bildiğimi anlasın?.. Niçin orada onun kemiklerini kırmadım?.. Zayıf olduğum için... Korkak olduğum için... O ikisine karşı her zaman zayıf oldum... her şeylerini
Clay aşkları konusunda korkusuzdu, ne hisset- tığının farkındaydı. sadece onunla seviştiği bu anda değil, kalbinde neler olduğunu her zaman biliyordu. "Karım olmanı istiyorum." "Senin karın gibi hissediyorum." "Sanki karımla sevişiyormuşum gibi hissediyo- rum." dedi Clay. Kelimeler artık sert, hızlı
Sayfa 212
Ya öyle işte kızım, sana bir sır vereyim mi? Senin ayaklarının altında paspas ettiğin kendini, hiç kimse baş tacı yapmıyor. Önce sen bil ki kıymetini, cihanda yaratılmaya layık görülmüşsün sen. Kendi kendinin de hakkı var üzerinde.
Reklam
Giderek daha yakına yaklaşarak çıplak vü- cudunu, onun, onu ne kadar çok istediğini gizleye- meyen vücuduna, sırılsıklam olmuş pantolonuna ve gömleğine yapıştırdı. Onun dudaklarından dökülen inlemeleri, iç çekmeleri ve mırıldanmaları duymak istiyordu. Kalçasını ona sürttüğünde Clay inledi. Ses oldukça seksiydi ama bundan çok daha faz- lasıydı. Bu
Sayfa 202
Güney cephesinde başlayan İngiliz taarruzu sonucu Halep dahil güney vilayetleri İngilizlerin eline geçerken, Batı cephesinde Bulgaristan da savaştan çekildi. Enver Paşa savaşa devam etmek isterken, Sadrazam Talat Paşa ve diğer İttihatçı önderleri ise yenilgiyi kabullendi. Enver Paşa'ya bir türlü ısınamadığını anımsadı: "Mustafa
Bir Yılbaşı Öyküsü
"Sen yaşamak istiyorsun" diye söylendi meçhul besteci. "Bana yüz yıl gibi gelen bir süre önce, insanlar arasında geçirdiğim mutsuz ve kısa bir zaman içinde bestelediğim şu birkaç nota sana neler yaptı! Dinle, yaşayacak çok az zamanı kalanlar için yaşam daha güzel, daha parlaktır. Sahip olmamak ve istemek, sahip olup da istememekten daha iyidir. Ben, yaşamı çok seviyorum ve şimdi o sevgiyi sana armağan ediyorum."
Sayfa 27 - Yazılama Yayınevi
Zaten sen kütüphanede bir erkeği çaktırmadan kesmeyi bile beceremeyecek kadar şaşkın, o erkek ayağına geldiğinde ağlayacak kadar korkak ve, "Neyin var?" dediğimde, "Annemi özledim," diyecek kadar çocuktun. İstanbul kıştı, seninle beraber şehre bahar gelmişti.
Yorgunum: az önce bitirdim bi günlük öyküsünü dünyanın…
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.