Gün geçtikçe insanlığın unutulduğu, insanın insan olmaktan çıkartılarak bambaşka bir yaratığa dönüştürüldüğü bir alâmette kıyamete gittiğimiz bir hakikat. Şahsen ben cinayet, hırsızlık, çocuk istismarı, şantaj vb. ne kadar suç vakıası varsa bunları işleyen bedbahtlardan önce toplumumuza bunları seyrettiren, normalleştiren saiklerin Allah belasını
Buffon (1770-1778) organik evrimi açıkça dile getirir. Ona göre, türler değişmez değildir, eskiden yaşamış yalınkat biçimlerden gelmiştir. Yalnız, Buffon bu gelişmenin nedenleri ve yolları üzerinde durmaz. Buffon’a dayanarak bilimsel anlamda ilk organik evrim teorisini Lamarck (1744-1829) geliştirir.
Reklam
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (s.a.v.) NAAŞINI ROMA'YA KAÇIRMAK İSTEDİLER Hicret-i Nebeviyye'nin 14. yılında Çaryar-1 Güzin ve Ehl-i Beyt-i Tahirin, söz birliğiyle, Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) mübarek naaşının bulunduğu kabrin dört tarafına hendekler kazap kargir binalar üzerine eski tarz bir kubbe inşa ederler. Ar dindan
Harlem'de Dram
"Peki, seni neden dövüyor?", Bayan Cassidy arkadaşına hoşgörüyle bakıp gü­lümsedi; "Aptal! Neden olacak? Sarhoş olduğu için. Cumartesi geceleri genellikle eve sarhoş gelir." Meraklı kadın, "Peki, ama neden dövüyor?" diye ısrar etti. "Bunun için illa bir neden mi gerek? Onunla evli değil miyim? Eve sarhoş gelir, ben de buradayım işte. Başka kimi dövmeye hakkı var ki? Kimi zaman yemek hazır değil diye, kimi zaman da hazır diye. Jack pek öyle nedenlere önem verecek bir insan değildir. Evli olduğunu hatırlayana kadar içer, sonra da eve gelip beni döver. Cumartesi geceleri düşerken kafamı delmemek için sivri kenarlı eşyaları kaldırı­rım. İnsanı sersemleten bir solu vardır.”
Çocukların babalarına, analarına karşı başlıca vazifeleri :
Onlara hürmet ve itaat etmektir, kendilerinin hayatlarına vesile olan, kendilerini senelerce bir muhabbet ve şefkatla kucaklarında beslemiş bulunan babalarına, analarına karşı "of" demeleri bile caiz değildir.Babasına, anasına bakmayan, onların meşru emirlerini dinlemeyen,onların ihtiyaçlı zamanlarında yardımlarına koşmayan bir çocuk hayırlı evlât olmak şerefinden mahrum kalır, toplumun fertleri arasında kıymetli bir uzuv sayılamaz,Hak Teâlâ'nın azabına müstehak olur. Babalar hürmet, analar da yardım etmek bakımından önceliklidir. Bununla beraber ananın hakkı, babaya göre iki kattır. Bir hadis-i şerifte: "Cennet anaların ayakları altındadır" buyurulmuştur. Hayırlı çocuklar, yalnız babalarına değil,belki onlardan sonra onların dostlarına,kabirlerine de hürmette kusur etmezler.Çünkü bu hürmette babaya,anaya hürmet kısmındandır.
Erkeklere sevişmeyi, sevişmeye duygu katmayı, asıl da yüz yüze sevişmeyi öğretenler kadınlardı. Sevişmeyi yüceltenler tanrı-analar. Onlar sevişmede önder olmakla kalmıyor; sevişilen her kadının da tanrıça olduğuna, tanrıça ya da tanrı-ananın onda bedenleştiğine inandırıyorlardı erkeği. Böylece onun kaba, tiksindirici, bayağı davranması önleniyordu. Sevişme yüce bir kat, makam; sevişilen kadın ise yüce bir kadın oluyordu. Sevişmenin yönlendirilmesi kadınların eline bırakılıyordu böylece. Bundan duyduğu güvenle kadın yaratıcı, rahat, kendine güvenli davranabiliyordu.
Reklam
370 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.