Hünkar Fatih'in Ayasofya ile alakalı bedduâsının hışmına mı uğradık? Onun vasiyetnâmesindeki şu bedduâyı hatırlamak, acaba bizi bir uyanış ve silkinişe kavuşturabilir mi: "Benim bu câmimi, câmilikten çıkaranlar, Allah'ın, meleklerin ve bütün müslümanların lânetine uğrasınlar!.. Onlar, hiçbir zaman hafiflemeyen bir azâb içinde bulunsunlar!.. Yüzlerine bakan ve kendilerine şefâat eden hiçbir kimse bulunmasın!.."
Sayfa 137 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
Bugünler, erişmek istediğim, uğruna bunca emek harcadığım günlerdi.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
"Benim en sevdiğim taş, kaledir,” dedi sonra. "Ona dikkat etmen gerektiğini düşünmezsin. Dürüst bir taştır. Gözünü vezirin, atın, filin üstünde tutarsın çünkü onlar içten pazarlıklıdır. Ama çoğu zaman kaleye yenilirsin. Dürüstlük her zaman bizim zannettiğimiz gibi bir şey değildir."
kulübelerinin önünde oturmuş, az ötede birbirleriyle boğuşup duran, biri siyah biri beyaz, iki kurt köpeğini izleyen, dede ile torun varmış. Köpeklerin sürekli dalaşmalarına şahit olan çocuk, o gün dedesine kulübeyi korumak için bir köpek yeterliyken neden ikinci köpeğe gereksinim duyduğunu sormuş. Şöyle cevap vermiş dedesi: "Onlar benim için iki simgedir yavrum. Biri iyiliğin, öteki kötülüğün simgesidir. Aynen bu köpekler gibi, iyilik ve kötülük de içimizde sürekli bir savaş içindedir. Onları seyrettikçe hep bunu düşünürüm. Onun için sürekli gözümün önünde tutarım onları." Çocuk devam etmiş sorgulamaya; "Onların arasında bir savaş varsa kazananı, kaybedeni de olmalı. Peki sence hangisi kazanıyor bu savaşı?” Dede şu yanıtı vermiş: "Ben, hangisini daha çok beslersem, savaşı o kazanır."
Yerli Omaho'lar "yerlilerin çiçek toplamamasını", yani zevk için çiçek koparmamasını Beyazlarla kendileri arasındaki en büyük farklardan biri olarak görürler; onlar için, "bitkilerin yalnızca gizli ustalarınca bilinen kutsal kullanımları vardır." Herkesin diş ve kulak ağrılarına ya da romatizmaya karşı buhar banyosunda kullandığı sabunotu ("soapweed") bile kutsal bir kökmüş gibi toplanırdı: " ... kökten açılan deliğe bir tutam tütün, kimi zaman da bir bıçak ya da para konulur ve toplayıcı kısa bir dua okurdu: bana verdiğini aldım, sana da bunu bırakıyorum. Dileğim, ömrümün uzun olması, benim ve yakınlarımın başına hiçbir dert gelmemesidir."
O gün özgürlüğümüzden vazgeçtik ve onu kaybetmenin mutluluğunu da hissettik. O andan itibaren gerçek özgürlükle yaşadık. Başka birini işaret edip "Onlar yapmamı istedi! Onların suçu, benim değil" deme özgürlüğüyle. " Yalnızca emirleri uyguluyordum!" özgürlüğüyle.
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.