Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş ve şöyle demiş bir makalesinde : "Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için.. 17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da... Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor. Evliliği toplumun
448 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ooo Ateş serisinin soluk soluğa bir kitabını daha bitirmiş bulunmaktayım. Bu seri hız kesmeden çok güzel bir şekilde devam ediyor. Yazar yine yazdığı sonla dumur etti beni... İçten içe hep Yaratığın bir insan olabileceğini düşünüyordum ama kim acaba? Onu öğrenemedik. Bir de son kitaba geldik ama hala Barrons'un ne olduğunu da öğrenemedik. Umarım son kitapta tüm sorularımızın cevabını buluruz. Ortalık fena karıştı. Herkese iyi okumalar ;-)
Rüya Ateşi
Rüya AteşiKaren Marie Moning · Artemis Yayınları · 2013446 okunma
Reklam
208 syf.
7/10 puan verdi
Sanırım bu kitabı Holden okusaydı şöyle derdi: "Okuduğum en lanet kitaplardan biriydi. Aslında tam olarak öyle söyleyemezssiniz tabi. Yani kısmen. Yazarın ne yapmaya çalıştığını anlayamadım. Durmadan aynı kelimeleri kullanıyordu. Durmadan lanet diyordu. Çok ayıp.. Ayrıca bazı yerlerde lafı gerçekten iyi konduruyordu. Mizah duygusu da çok
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,2bin okunma
400 syf.
7/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Madam Bovary yıllardır aklımda “sıkıcı” bir kitap olarak kalmış. Bu yüzden kütüphanemde yer kaplamasına, neredeyse her gün görmeme rağmen, hiçbir zaman oturup da okumayı düşünmedim. Bir yerde merak üstün geliyor. Öyle de olması gerekmiyor mu? Verilenin ötesini araştırmak, onu sorgulamak en doğal hakkımız değil midir? Kör olacak kadar iş işten
Madame Bovary
Madame BovaryGustave Flaubert · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201933,2bin okunma
‘’Ooo Hanzade begim! Dedi. Gözlerime inanamıyorum! Hanımım bu ne hal, niye erkekler gibi giyindiniz? -Namertler çoğalınca erkekler gibi giyindim!’’
-sevgilin var mı -var -ben baban evde görüşeceğiz -ooo baba face açmışın -he durumlarımı beğen
Reklam
‘’Zdenko güldü. ‘’Ooo!’’ dedi sağ elini havada sallarken. ‘’Bu sabah neler olmadı ki. Vukadin’in general olan babası Borislav Milunoviç konservatuvarı bastı. Ağzına gelen küfürleri ortalığa savurdu.’’ Şaşkınlığım büsbütün artmıştı. ‘’Koskoca general neden yapsın ki bunu?’’ ‘’Doğrusu biz de ilk başta anlamadık. Fakat sonra öğrendik ki, Vukadin birkaç gündür büyük bir bunalımın içine düşmüş.’’ ‘’Ne bunalımı?’’ ‘’Gönlünde derin bir aşk yarası varmış. Hem de öyle ucuza iyileşecek türden değilmiş.’’ Heyecandan neredeyse bayılmak üzereydim. ‘’Peki, aşık olduğu kız kimmiş? Kız konservatuvardan mıymış?’’ ‘’Bilmiyoruz,’’ dedi Zdenko. ‘’Vukadin nerede şimdi? Bu sabah gördünüz mü onu?’’ ‘’Konservatuvarı bırakmış, artık gelmeyecekmiş. Babası da burayı bu yüzden basmış.’’ ‘’Deli mi babası? Bunun için konservatuvar mı basılırmış?’’ ‘’Bence adam delinin teki. Bu sabah öyle sözler sarf etti ki, duyanların ağzı bir karış açık kaldı.’’ ‘’Neler söyledi?’’ ‘’Neler söylemedi ki Suada! Güya burada sanat zırvalıklarıyla Sırpların beyni yıkanıyormuş. Sırp gençleri sanatı değil savaşı öğrenmeliymiş. Bir de…’’ Hemen lafını kestim. ‘’Bir de ne?’’ diye sordum heyecanla. ‘’Bir de Büyük Sırbistan’dan bahsetti. Çok yakında Katolikler ve Müslümanlar Sırpların kölesi olacakmış. Zavallı adamcağız hayal dünyasında yaşıyor.’’
Sayfa 61 - 61. ve 62. sayfalar. Sırplar Ortodokstur, o sebeple Müslümanlara hatta Katoliklere bile düşmandırlar.
Sabah kalktım evdeki tüm saatleri ileri aldım fırına ekmek almaya çıktım. Kardeşim kalktı "Sabah sporuna geç kalmışım" dedi, aceleyle, çıkmadan evdeki tüm saatleri ileri aldı. Annem kalktı "Saat ne zaman 11 oldu" dedi, kahvaltı çayını koydu, evdeki tüm saatleri ileri aldı. Komşuya tuz istemeye gitti. Babam kalkınca "Ne zaman öğlen oldu, pek böyle uyumazdım ya demekki çok yorulmuşum" dedi :) "İnsan uyuyup uyanınca geçen zamanı anlamıyor, uyuyan insan zamanı ölçemiyor" dedi. Babam evdeki tüm saatleri ileri aldı. Fırından on dakikada gelirdim üç saat on dakika olmuş... Kahvaltıda hazır değil... Zaman muamması bazen çok karmaşık olabiliyor ama bu sefer değil, bir şeylerin ters gittiği belliydi. Zaman dediğiniz nedir ki? Sayılardan ibaret değil mi? Yarım saat koştuğunu zanneden kardeşim eve gelince "Ooo iki buçuk saat koşmuşum, gerçekten performansım gittikçe artıyor dedi... Sonra annem geldi "Komşuyla iki çift laf ettim bir saat on beş dakika geçmiş" dedi. Çaya baktı suyu az kalmış olmalıydı ama daha yeni kaynamaya başlamıştı. Bugün evde neler oluyordu... Aslında olan biteni herkes biliyordu bugün saatler ileri alınmıştı :))) Not: Hikayede geçen olaylar gerçek hayat öykülerinden alınmamıştır. İsmi geçmeyen yer, kurum ve şahıs adları tamamen hayal ürünüdür :)) Herkeze mutlu pazarlar... Bekir İstanbul - Tüm telif hakları bana aittir izinsiz alıntı yapılamaz, yazar ismi belirtilmeden kopyalanıp çoğaltılamaz :)
Sarıkamış faciası.....aç açık,eğitimsiz,bakımsız ve yorgun askerlere sebepsiz yere çektirilen acılar....8o.ooo genç insanımız boşu boşuna ölüp gittiği bir trajedi... ve onun zalim mimarı enver,.....Allahuekber ve soğanlı dağlarında donarak ölen enver paşa ordusu askerlerinin sırt çantalarında yiyecek olarak birer avuç kavrulmuş arpa çıkmıştı.!.Erzurum'un ova köylerinde,camilere doldurularak üzerlerine gazyağı dökülüp ermenilerce yakılan köylülerin öyküleriyse yürekleri parcalıyordu.....Kurdun kuşun yediği cesetlerden arta kalan asker kemikleri karların altında bir çalılık gibi durmaktaydı....Çorapsız,çarıklı günlerce karda yürüyen askerlerin kangren olup kesilen ayakları hesaba bile katılmıyordu.....Korkunç bir tarihsel hata,seçkin bir ordunun mahvına sebep olmuştu.....
Tarık Buğra
...“Bütün mesele o beş paralık şeker suyu sürülmüş yapışkan kağıdı asmaktadır. Sonrası kolay; sinekler kendiliğinden üşüşecektir” derdi. Evet bütün mesele, üzerine sineklerin üşüşeceği , yani insanların kendi devletleri ile boğuşa boğuşa düşürecek sloganları ve saçma özlemleri sahneleyebilmekte, ilgileri bunların üzerine çekebilmekte idi. Sonrası , gerçekten de ,kolay oluyordu. Bir gün, İhtiyar, bu kolaylığı Delikanlı’ya şöyle anlatmıştı: “Ben… ooo! Ama hakkettiğimden fazla övünmemeliyim ben. Çünkü çoğu zaman.. evet maalesef çoğu zaman, ben mendebur bir menacer gibi iş gördüm ve ortaya, mesela; yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıktı? Benzeri bir münazara konusu atmaktan başka şey yapmadım. Cümbüş , o zaman kendiliğinde başlıyor ve alev kendi kendini besleyip azdırıyordu. Yeryüzü, bir şeye bay ve bayan Filan ak dediği için kara demeye can atan bay ve bayan Filan’larla doludur. Bunu bilmek ve bundan yararlanmak! Pöh!... kırk paralık zekaya açık bir başarı! Bununla mı övüneceğim ben?”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.