ooo Ukraynalı kızlar gelecekkk bilmem ne diye düşünen şaka yaptığını sanan yavşak namussuz şerefsiz beyler siz bu dünyanın yüz karasısınız.
Savaşın ortasında bile kadın bedeni üzerinden yaptığınız esprilerden tiksiniyorum artık.
Peki, ya kendilerini ahlak simgesi olarak gösteren bu kişilerin sürdüğü yaşantı nasıldır?
Aziz dostum, unutma ki bizler ikiyüzlülüğün anavatanı olan bir ülkede yaşıyoruz..
Gecenin üzerime örttüğü çiy damlalarından kurtulup, doğrularak günün ilk öğününü, belki de mideme girebilecek birkaç lokmayı bulabilmek için hayatın içine atılıyorum. Benim olan tek şey şuradaki boş çöp tenekesinin yanında duran karton parçası. Gecenin ayazında bedenimin bütün sıcaklığını çekti oda. Beni sömürdü resmen, taş gibi kalktım yattığım
Evlilik , inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için.
17 senede ( abartmıyorum ) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum aynı zamanda da…
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde yaşamamaktan…
Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yaşça büyük olması, eğitim seviyesinin erkeğin lehine ya da en azından eşit olması bunların sadece ikisi…
Olmaz, yürümez diyor toplum…
Erkek yaşça büyük olmalı ki, kadına ‘höt’ dediğinde oturmalı kadın…
Ya da yumuşatıyorlar; efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük olmalıymış yaşı…
Eğitimde de böyle… Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş, evde kalmakmış layığı!
Eşim benden 2 yaş büyük; ne ‘höt’ dememe gerek kaldı 17 senede, ne de benden önce çöktü…
Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti.
‘'Ooo Can Bey kapmışsınız çıtırı’ esprilerine muhatap dahi oldum.
Eşim 3 üniversite bitirdi;
ben bi taneyi 9 senede bitirdim…
Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım…”
sebepsiz sevmektir aşk,
nedeni olmadan bağlanmak birine.
Gözlerine baktığında erimektir içten içe..
Günümüzde İslam ahlakının hakim olduğu evlerden bile ataist çocukların çıktığını, hiç beklemediğimiz şahısların sorgulayıcı tavırlarına şahit oluyoruz. Devam edelim, Kur'an günümüze hitap etmiyor diyen mi dersin, kabir azabını inkar eden mi, ooo sırat ne?? Kim anlatıyor diyenler bir hayli çoğaldı çevremizde de, yavaş yavaş artan bir
Soru: Büyüyünce ne olacaksın?
Dışımdan verdiğim cevap: Doktor.
İçimden verdiğim cevap: Yahu ne bileyim.. Kariyer plani lise yıllarında yapılıyor. Insan sevdiği işi yapmalı. Onu da henüz bilmiyorum. Göreceğiz yıllar içerisinde...
Bu, yetişkinlerin son sorusudur. Buradan öteye gidemezler. Çocukla iletişim orada kesiliyor. Ama insanın aklında derin bir iz bırakıyor bu son soru.
Doktor mu olsam? Mühendis mi yoksa? Mühendis ne yapar, onu da bilmiyoruz ki..
Öğretmen mi olsam yaa? Polis olayım polis! Yoksa gazeteci mi olsam? Futbolcu?
Şarkıcı ? Ooo bu çok iyi yaaa! Filmlerde mi oynasam? Tiyatrocu olayım, en güzeli.. Berber mi olsam?
Aman yaaa! Hakikaten.
BÜYÜYÜNCE ne olacağım ben?
Evet işte o erkek gece yarısı çıkan tüm kızların istisnasız aşık olduğu o adam ooo geliyorrrr son ses müzik saçma sapan modifiye bir araç işteeee o geliyor camları sallayan o bas sesi evet evet egzoz da patlatıyor aman Allah'ım büyülenmemek imkansız...
Ooo yenilemeler gelmiş bakıyorum 😍 Bu eğri yazma olayını tam anlayamadım ben 🤔 Daha doğrusu yapamıyorum bir türlü. Az önce alıntıma uyguladım ama olmadı bir tek bende mi böyle oluyor❓️
Hemen değil ama zamanla anlıyordun ki, bir hayattı kaybettiğin, bir yaşam öyküsü, Onun yanındaki seni de kaybediyordun, sadece Onun anlayacağı şeyleri, Onu bir sabah kahvaltıya çağırma ihtimalini...
-Birini sevince insan, başkasını sevemez mi?
-Kadınlar söz konusu olduğunda öyle! Ya beni seviyorsundur ya da Zehra'yı, ikimizi birden seviyor olamazsın.
-Amma kesin yargıların var.
- Ayşe'yi mi hatırlattım yine sana. Onu da sevmiştin bir zamanlar.
-Şimdi de seviyorum.
-Ooo! Üç ettik desene!