Üze Tengri basmasar, asra yir tilinmeser, ilingni törüngnü kim artadı.
Üstten gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe Türk milleti, devletini, töreni kim bozabilir.
Bugün Kore'de, Türk askerleri vasıtasıyla yayılan İslamiyetle, burada küçük bir Müslüman Koreliler kolonisi oluşmuştur. Koreliler Orhun Kitabeleri'nde de zikredilmiştir.
Türk oğuz beyleri! Milletim; işitin! Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer yarılmadıkça, senin ilini ve töreni kim bozabilir?
Orhun Kitabeleri,Bilge Kagan
.
Türk milleti olarak çok şanslıyız zira binlerce yıllık mazimizle belki başka hiçbir milletin sahip olmadığı bilgi, birikim, tecrübeye sahibiz. Köklerimiz vasıtasıyla, acı-tatlı sayılamayacak kadar tecrübeyi binlerce yıllık tarihi derinliklerimizden en taze sürgünlerimize kolayca aktarabilecek potansiyele sahibiz.
Henüz
“Orhun Abideleri yazılırken Fransız devleti henüz kurulmamıştı bile. Halbuki o yıllarda Türklerin bir devleti vardı, üstelik model bir devletti..”
“Atatürk’ün Göktürk (Orhun) Kitabelerini okuduğunu biliyoruz. Mesela ‘Sakarya Savaşı’ için ‘Yunan Sındığı’ demiştir. Orada Sırp Sındığı savaşına atıf yapar. Yunanlıların imhasını kasteder...
~ Ahmet Taşağıl ~
Saygıdeğer tarihçi Ahmet Taşağıl, Çince'nin en eski kaynaklarını okuyabilecek derecede Çince bilen, tarihi gerçek anlamda inceleyebilen, Türkiye'nin büyük bir değeridir. Kendisi gerçekten İslamiyet Öncesi Türk Tarihi konusunda uzmandır.
Bu kitabında da bu uzmanlığını gözler önüne sermiş, Gök Türk devletini Çince kaynaklardan doğrudan faydalanarak, tarihi vesikalar ve kitabeleri incelemiş, anlatmış, bizlere aktarmıştır.
Kitabın içerisinde belli başlı başlıklar bulunuyor, bu başlıklar altında, Gök Türk devletinin neden model devlet sayıldığı, Gök Türk devletinin duraksama dönemi, gelişme ve kuruluş dönemleri hakkında bilgiler bulunuyor. Ayrıca Orhun yazıtları da hikayeleştirilerek okuyucuya aktarılmış.
Geçmişini öğrenmek isteyen, tarihine ve tarihsel bağlarına sahip çıkmak isteyen, köklerini araştırmak isteyen ya da Gök Türk devletinin yapısına ilgi gösteren herkese tavsiye edebileceğim bir kitap.
Üçüncüsü, eski Türklerde din adamları imtiyazlı bir "sınıf" değillerdi; çünkü, yukarıda da belirtildiği üzere, Bozkır Türk toplulukları daha çok siyasi vasıfta olup dinî karakter taşımıyorlardı. Orhun kitabeleri dahil, eski
Bozkır Türk vesikalarında din adamlarından hemen hiç bahsedilmemesi bu bakımdan dikkate değer bir noktadır.
Süleyman Demirel reisicumhur olarak bir heyetle yazıt- ların olduğu yere gitmiş; orada neler yaşandığı yazılı olarak elimizde mevcut... Heyettekiler, Dış Moğolistan'da bulunan Orhun Vadisi'ne helikopterle inerken kimisi ağlıyormuş, kimisi șaşırmış, kimisi de sükût-u hayale uğramış; çünkü o zor tabiat șartlarının ortasında firavunların obeliskleri, Atina mabetleri gibi yapılar görmeyi bekliyorlarmış. Sebze bile yetişmeyen, her yere uzak, tabiat şartlarının çetin olduğu bir dünyada neden bunların beklentisine girersiniz? Belli ki Türk milleti coğrafya bilmiyor. Coğrafya bilmeyince de tarihe bașka türlü bakarsınız. Ziyaret sırasında orada henüz başlayan arkeolojik kazıları da görüyorlar. Kazılar o dönemde yüzeysel arkeoloji safhasında.. Söz konusu kazılar
sonucunda Zemarkhos'un elçi olarak geldiği dönem bilgileri açığa çkıyor. Görülüyor ki Orhun Kitabeleri Allah'ın boş kırlarında değil, etrafında bir şehir tipi yerleşme var ve yazıtlar Miladi 8. asırdan daha geriye gidiyor.