Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Hristiyanların misyonerlik faaliyetlerini Arapçayı kullanması:
Son Haçlı Seferinin başarısızlıkla sonuçlanması ve Moğollara bağlanan umutların hayal kırıklığına uğraması, Batı’daki bazı eğitimli Hristiyanların, İslam’ın askerî güçle yıkılmayacağım fark etmelerini sağladı. Aynı zamanda, Papanın Moğol sarayındaki elçilerinin ve sonrasında 1271-1295 yılları arasında Çin’e kadar seyahat ettiğini iddia eden Venedikli Marco Polo gibi tüccarların raporları, Avrupalıların dünyanın şimdiye kadar zannettiklerin­ den çok daha geniş, daha fazla nüfusa sahip ve daha çeşitli ol­duğunu; Hristiyanların da dünya nüfusunun küçük bir kısmını oluşturduklarını anlamalarını sağladı. Bunun sonucunda dünya­nın Hristiyanlaştırılmasının daha öncesinde hayal edildiğinden çok daha zor olduğu ve daha uzun süreli bir uğraş gerektirdiği giderek daha aşikâr hale geldi. Bu, Roger Bacon'ın da aralarında yer aldığı bazı kilise âlimlerinin, kiliseye, Müslümanları ve diğer kâfirleri barışçıl bir şekilde dine döndürmek için sabırlı, daimi ve uzun dönemli bir çaba sarf etmeleri gerektiğini önermelerine yol açtı. Bu öneri üzerine kilise, Hristiyanları, Müslümanların inanç­ larının yanlış olduğuna ve Hristiyanlığın doğru olduğuna ikna etmek için ihtiyaç duydukları silahlarla silahlanmak ve böylelikle etkin bir misyonerlik yapabilmek amacıyla İslam'ı ve Arapçayı çalışmalarını teşvik etti. 1312 yılında Viyana'da toplanan bir kili­se konseyi Paris, Oxford, Bologna, Avignon ve Salamanca üniver­ sitelerinde Arapça, Yunanca, İbranice ve Süryanice kürsülerinin kurulması çağrısıyla bu yaklaşımı onaylamış gözükmektedir.
Reklam
Lübnanlı Maruni Hristiyan olarak doğan el-Bustani, Amerikalı misyonerlerle erken ilişkisi sonunda Protestan olmuştu. Bir süre misyoner okullarında öğretmenlik yaptıktan sonra 1863'te Arapça ve çağdaş bilimsel konularında eğitim yapan kendi Milli Okul'unu kurdu. El-Bustani'nin çalışmaları sonunda bir Arapça sözlük, pek çok gazete ve
Sayfa 146 - Agora KitaplığıKitabı okudu
Mısır'ın Suriye'yi işgali sırasında (1831-1840) başlayan ABD Protestan, Fransız Katolik ve Rus Ortodoks misyonerlik faaliyetleri çok büyük bir artış göstermişti. Misyonerliğin ilk çabaları yerel Hristiyanları dinin temel Batılı usullerine dönüştürmek iken, laik eğitime ve özellikle Presbiteryenlerle Cizvitler arasında yerel Hristiyanları kendi okullarında eğitmek için bir yarışa dönüşmüştür. Bu rekabetin hayırlı yan etkileri olmuştur: Presbiteryenler 1860'a kadar Beyrut'ta, Kudüs'te ve Lübnan köylerinde 33 okul açmışlardı. 1866'da Beyrut'ta ABD desteğiyle Suriye Protestan Koleji (daha sonra Beyrut Amerikan Üniversitesi) açılmış ve bu kurum siyaset, tıp ve edebiyat alanlarında pek çok değerli mezun vermiştir. Cizvitler de aynı derecede faal olmuşlar, Beyrut, Şam, Halep'te ve köylerde okullar kurmuşlardır. Suriye Protestan Koleji kurucu başkanı Daniel Bliss, Protestan ve Katolik misyonerlikleri arasındaki rekabetin çok iyi farkındaydı ve bildirildiğine göre, Suriye Protestan Koleji'nin açılış töreninde aslında iki üniversite açmakta olduğunu söylemişti. Dokuz yıl sonra Cizvitler Beyrut'ta St. Joseph Üniversitesi'ni açınca bu kehaneti gerçekleşmiş oldu. Amerikalı ve Cizvit misyonerler okul açmanın yanı sıra getirdikleri Arap harfli matbaalarla ders ve din kitapları bastılar. Bu makineler zamanla klasik Arap metinlerinin yeni baskılarını yaptılar ve gayet canlı bir gazetecilik geleneğinin gelişmesini sağladılar.
Sayfa 146 - Agora KitaplığıKitabı okudu
Yerel halkın yeni Arap hükümdarları kabul etmelerini kolaylaştıran toplumsal, ekonomik ve dini sebeplerin varlığı olmasaydı fetihler bu kadar hızlı ya da kalıcı olamazdı. Daha önce de belirtildiği üzere, fethedilen yerlerin halkları arasında tektanrıcılık zaten benimsenen bir şeydi ve İslamiyet'in tektanncılığı onu mevcut dini gelenekler arasına sokuyordu. İkincisi, İslamiyet, Müslüman olmayanlara ciddi bir hoşgörüyle yaklaşıyordu. Kuran, Müslümanlara 'ehl-i Kitap' olanları, yani vahiyle indirilmiş bir kitabı olan Yahudi ve Hristiyanları korumalarını emrediyordu. Bu hoşgörü, uygulamada Iran Zerdüştlerine ve Hindulara kadar genişletilmekteydi. Arap fetihlerinde zorla din değiştirme pek az rol oynamıştır; nitekim, en az iki yüzyıl boyunca İslami imparatorluğun halkının çoğunluğu Müslüman değildi. Bunlara 'zımmi', yani yasanın kabul ettiği dinlerin mensupları denirdi. Zımmilerin dinlerinde ibadetlerine ve iç işlerini kendi dini yetkilileri aracılığıyla görmelerine izin verilirdi. Ancak bu halklar, Müslümanların eşitleri olarak sayılmazlardı ve özel bir vergi (cizye) ödemek zorundaydılar. Askerlik yapmazlardı, bazı renk giysileri giyemezlerdi, evleri ve ibadet yerleri Müslümanlarınkiler kadar büyük olamazdı. Gerek bu tür kurallar gerekse başka kısıtlamalar bir tür ayrımcılığa varsa da, o çağ açısından aşırı bir hoşgörülü tavırdı ve Bizans İmparatorluğu'nun uygulamalarıyla tam bir çelişki oluşturmaktaydı.
Sayfa 17 - Agora KitaplığıKitabı okudu
484 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Tüm işimi gücümü bıraktığım tek solukta okuduğum bir kitaptı diyebilirim. Bunu elbette kitabın başarısına bağlamıyorum. Livaneli konu seçmede başarılı bir yazar. Ancak bunu kitaba aktarışta tamamen magazinsel bir üslupla ele almış durumda. Bu da yazarın konu seçimindeki başarısına gölge düşürüyor. Maya Duran isimli bir karakterin hümanist yapısını çizerken keşke bu hümanistliği sadece yahudi ve hristiyanlara değil de yıllardır Ortadoğu gerçeğine de çizseydi. Orada bir samimiyetini sorguladım sevgili Livaneli. Zaten bu adam her kitabında böyle bazen yezidileri ön plana alır, bazen ermenileri, yahudileri, hristiyanları... Yanlı bir şekilde müslümanlara yapılan zulümleri hiç ele almaz. Bizimle değilsin Livaneli. Kitabının tutulmasının seninle hiçbir ilgisi yok tamamen Struma Faciası, Maximilian Wagner ve Nadia'nın bağlı aşkları... Şu an bu incelemeyi yazarken bilgisayarımın bir diğer sekmesinde Struma Faciası ile ilgili bir makale var. Adolf Hitleri daha önce duymama rağmen hakkında sıfır bilgiye sahip olmamam tamamen cehaletimle alakalı bir mesele. Olsun diyerekten kolları sıvadım. Bu nazi başlığı kapsamında yahudilere yapılan zulme yönelik makalelere göz atacağım. Bitirmeden islamı çok sevdiğimi söylemeden geçmek istemiyorum. Tamamen kutsal kitabımızda Irkçılığın yasaklanması bu sorunların hepsini çözüyor. Seni seviyorum İslam.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2015136,5bin okunma
Reklam
Avrupali Hristiyan bilginler Arapca öğreniyor, Kuranı, diger metinleri kendi dillerine ceviriyor, Islam ogretisini inceliyorlardi.Bunu da iki amacla yapiyorlardi.Birincisi,acil ve dogrudan amac, Hristiyanlari Islam'a gecmekten korumakti.Ikincisi dolayli amac, Muslumanlari Hristiyanliga gecirmekti.
Avrupalılar’ın ve Rusya’nın Ortadoğu Politikaları...
Rusya, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı Ortodoksları üzerinde söz sahibi oldu. 1789 Fransız İhtilali’nden sonra yayılan milliyetçilik fikirleri bazı Avrupa devletleri tarafından Osmanlı Devleti’ni yıkmak Hristiyanlar’a telkin edildi. Çok geçmeden 1804’te Osmanlı topraklarında ilk milliyetçi ayaklanmayı başlatan Sırplar, olaya Rusya’nın karışması sonucu Babıali’den imtiyazlar koparan ilk hıristiyan topluluk oldu. Osmanlı devletinden bağımsızlığını kazanan ilk hıristiyan topluluk ise Yunanlılardır. 1821’de başlayan Mora isyanına Rusya, İngiltere ve Fransa’nın müdahale etmesi sonucu 1829 Edirne Antlaşması ile Yunanistan bağımsızlığı sağlandı. Osmanlı devleti, Paris antlaşması (1856) İle Balkan Hristiyanlarının imtiyazlarını genişletti gibi, hem müttefiklerine ve hem de harbi mağlup olarak bitiren Rusya’ya gayrimüslim tebaa için gerekli ıslahati yapacağı taahhüdünde bulundu. Bu taahhüdü kendi menfaatleri doğrultusunda değerlendiren bazı Avrupa devletleri, Osmanlı Devleti’nin içişlerine daha kolay karışmaya ve Hristiyan tebaayı kışkırtmaya başladılar. Bu kışkırtmaların sebebiyet verdiği 93 Harbi, Rusya’nın Osmanlı devletine karşı galibiyetiyle sonuçlandı. Savaş sonrası imzalanan Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları sonunda Balkan Hristiyanlarından Romanya, Sırbistan ve Karadağ bağımsızlıklarını kazandılar. Bulgaristan ise elde ettiği imtiyazlarla Babıali’ye adeta pamuk ipliğiyle bağlı bir duruma gelmişti. Sözün kısası, Balkan Hristiyanları artık bağımsızdırlar. Şimdi sıra Anadolu Hristiyanlarındaydı.
623 syf.
4/10 puan verdi
Müslümanın ortak delili olarak kuran ve sahiplenmeleri gereken bakış açısı olarak İslam birliğinden bahsedilirken Sünneti Seniyyesi’ni ve Ehli Beyt sevgisi tamamen dışarıda bırakılıyor. İşin enteresan tarafı bugün anlattığım işin bu kitapta yaşanıyor olması. Cemalettin Afgani her ne kadar Sünneti Seniyyesin’den sadece bu kitapta Allah, kitap,
Urvetu'l-Vuska
Urvetu'l-VuskaCemaleddin Afgani · Bir Yayıncılık · 198710 okunma
Biliyorum, hepiniz Iyi insanlarsınız, hepiniz vatansever Amerikalılarsınız, ...Hepiniz insanları çok seviyorsunuz, Hristiyanları daha çok seviyorsunuz, özellikle de Protestan Amerika askerlerini. Peki Ebu Gureyb Cezaevi işkencecilerinizi, insanları evsiz bırakan mortgagaeçi bankacılarınızı yaratan kapitalist sisteminizi, kindar ve bağnaz sağcı politikacılarınızı... rüşvetçi ırkçı polislerinizi ve her şeyin üstünde Ortadoğu'daki milyonlarca masum insanın kanıyla ellerini yıkayan başkanlarınızı da seviyor musunuz?
Sayfa 356Kitabı okudu
Reklam
528 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Okuduğum En Mükemmel Tarihi Polisiye Romanı
Bu ay İnstagram üzerinden Gerçek Kitapseverler Ailesi olarak kıymetli yazarımız İskender Pala’nın kitaplarını okuyoruz. Etkinlik dâhilinde okuduğum 2. kitap ile sizlerleyim. Yazara karşı hayranlığım git gide artıyor. Hayran olmamak elde değil, bir yazar nasıl olurda farklı farklı türde yazdığı bütün kitaplarda mükemmelliği yakalayabiliyor.
Abum Rabum
Abum Rabumİskender Pala · Kapı Yayınları · 201810bin okunma
Alamut'un Fedaileri James Waterson Alamut, Hasan Sabbah ve Fedailerinin Pek az hareket, tarihe Haşhaşinlerinki kadar korkutucu bir gölge düşürebilmiştir. Bu gizemli İslam tarikatının ateşli inanırları, Cennet Bahçeleri'nin en üst katlarında yer edinecekleri vaadi sayesinde siyasi cinayet sanatının ustaları haline gelmişlerdi. Yöntemleri,
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.