Yeşil parkasıyla simsiyah acıların üzerini örtmeye çalışan Denizin, idam edileceğini bilerek yaşayan ama mücadelesinden ödün vermeyen Yusufun ve umudun vücut bulmuş hali olan Hüseyinin hikayesi.
Erdal Öz o iyi insanların o güzel atlara binip bize doğru geldiklerini hissettiriyor. Ölenlerin birer rakam olmadığını anlamamızı sağlıyor ve günün sonunda keşke dedirtiyor; keşke farklılıklarımız üzerinde yoğunlaşıp ayrışmaktansa ortak noktalarımız üzerinde durup birleşeydik de tüm bu acılar yaşanmamış olsaydı.
Sonuç olarak eseri bir solukta bitireceğinizin garantisini veremem ama yaşayarak okuduğunuz takdirde ağlayacağınızı temin edebilirim.
Sanırım biz sizinle görünüşte farklı insanlarız... Birçok neden göz önünde bulundurularak ortak noktalarımız olamayacağı öngörülüyor; ama biliyor musunuz, bu sonuncusuna ben de inanmıyorum. Çünkü: çok kereler, görünüşte ortak nokta bulunamıyor. Oysa her zaman çok sayıda ortak nokta vardır. İnsanların dış görünüşlerine göre sınıflandırılıp aralarındaki bağların koparılmasının sorumlusu tembelliktir. Bütün bunlar uyuşukluktan ileri geliyor.
Yaşam sürecinde her birimiz fazlasıyla
ağır bir yükü omuzlamak zorunda kalmışız. Derin yürek yaraları şeklinde ortak noktalarımız var, eksikliklerimiz var. Sonu gelmeyen bir savaşı sürdüren
büyük bir aileyiz.
Parçalandım. Yazarın kalemine önyargılıydım nedenini bilmiyorum ama bu kadar bayılacağımı düşünmüyordum. Özellikle rs de gibiydim yine ve elimdeki kitapların hepsi kalındı. O yüzden korkuyordum, 500 sayfa olmasından mütevellit ama öyle su gibi aktı ki. sonlara doğru asla elimden bırakamadım her şey çözümlenirken,müfettişin “ben hep seni suçladım, anne.” sahnesi. Matt ile Olivia nın konuşmaları. Olivia nın tüm geçmişini Matt e anlatışı. “Ne bileyim, belki de bizim ortak noktalarımız yaralarımızdır. Birbirimizi daha iyi anlamamızı sağlayan şey, çektiğimiz acılardır.” deyişi. Polisiyeyi ve gerilimi doruklarda taşırken ve her bölüm sonunda şoklarda bırakırken aynı zamanda da çook kırıldım ben. Kitapta tek zorlandığım şey bir sürü karakteri barındırmasıydı ama puan kırmak o kadar istemiyorum ki. Yazarın diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Kesinlikle öneririm. Dizisini izleyip izlememekte ise kararsızım.
1000Kitap #1000kitap
Kullanıcı sayınızla övündüğünüz bir uygulama bu. Peki, neden her uygulama değişikliğini test sistemleri üzerinde değil de canlı sistem üzerinde yapıyorsunuz? Üstelik her seferinde bir çok hataya yol açıyor bu yaptıklarınız; bir kısmını düzeltiyor, bir kısmını unutuyorsunuz. Biz yazmaktan yorulduk, siz ise umurunuzda değilmiş gibi davranıyorsunuz. Gerçekten umurunuzda değil mi?
Bir yol ayrımında olduğunu düşünüyorum sitenin. Ya bir sohbet/tanışma sitesi olacaksınız ve partner arayanlar da dahil düşecek önümüze, bloklamaktan yorulup pes edeceğiz. Ya da ilk stratejinize dönüp burayı gerçek okurlar için bırakıp sohbet/muhabbet isteyenleri kuracağınız -ve istediğiniz kadar çok güncelleyebileceğiniz- yeni sitenize aktarmayı hedefleyeceksiniz.
Stratejinizi açıklarsanız çok sevinirim. Ortak noktalarımız kalıp kalmadığını anlayalım ki bu siteyi bunca yıldır sevmiş, önermiş, hatta -belki de gereğinden fazla- sahiplenmiş bizler de kendi stratejilerimizi belirleyelim.
Sevgiler,
Bu aslında bir inceleme değil. Bir kayıp ilanı sayılır. Ne zaman Tezer Özlü okusam bana çağrıştırdığı her şeyin yanında hep aynı insanı hatırlarım. Fakültede sınıf arkadaşım. İki zıt kutup olmamıza rağmen kitapların birleştirdiği iki insandık. Okul bitince birden ortadan kaybolduğunda anladım ki hakkında hiç bir şey bilmiyordum ve onu bulmam