Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
anıtkabirde yer alan aslanlı yola dair.
Kadın ve erkek heykelleri arasından geçip bu ilk iki kuleyi gören ziyaretçi, daha önce de bahsettiğimiz aslanlı yol adlı törensel yola girer. Buraya aslanlı yol adını veren, yolun her iki yanındaki, yine Hüseyin Özkan tarafından yapılmış toplam 12 çift taş aslan heykelidir (her iki yanda 6'şar çift, toplam 24 adet). Bu heykeller Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında devlet teşvikiyle yapılmış arkeolojik kazılarda bulunan Hitit aslanlarına çok benzemektedir. İşlevleri, ziyaretçilere Türkler'in köklerinin Osmanlı öncesine, bu durumda, kadim Hitit uygarlığına (MÖ on sekizinci yüzyıl-MÖ on ikinci yüzyıl) uzandığını hatırlatmaktır. Anıtkabir'in Heykel, Kabartma ve Kitabelerinden Sorumlu Komisyonuna göre aslanlar "hem gücü hem barışı" temsil etmeleri için ayakta değil oturur ve/veya uzanır pozisyonda tasvir edilmişlerdir.
Sayfa 119Kitabı okudu
Osmanlı modernleşmesi, Rus veya Japon modernleşmesinin göreceli başarısına neden olan iç ve dış olumlu şartlara sahip değildir. Avrupa ile coğrafi yakınlık ve Avrupa ile mücadele, coğrafi büyüklük ile dini ve etnik çeşitlilik gibi unsurlar, Osmanlı devlet adamlarının modernleşme faaliyetlerinin kısa ve orta vadedeki başarılarının sekteye uğratan faktörler arasındadır.
Sayfa 33 - Kronik YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Modernleşmenin önemli isimlerinden II. Mahmud’un oğlu Sultan Abdülmecid günlük modern Avrupai hayatı temsil ve yaşama hususunda; kıyafetten eğlenceye kadar çıtayı bir hayli yükseltir. Oğlu Şehzade Abdülhamid Efendi dahil çocuklarına da bu kültürü vermeye çalışır.
Sayfa 32 - Kronik YayınlarıKitabı okudu
Avrupalıların tasallutundan kurtulabilmek için yine onların mevcut gelişmişlik düzeyinin model alınması ve Avrupa’ya eklemlenmeye çalışılması, Osmanlı’nın araf durumunu gösteriyor.
Sayfa 30 - Kronik YayınlarıKitabı okudu
YUGOSLAVYA'DA YARIM MİLYON MÜSLÜMAN...
- "Boşnaklar olsun, Arnavutlar olsun, asırlarca Osmanlı'dan aldıkları güçle, Balkan'daki diğer kavimlere efendilik etmişlerdir. Fakat II. Cihan harbinden sonra Yugoslavya'da yarım milyon Müslüman kılıçtan geçirildi. Tito'dan evvel Mihayleviç diye bir general vardı. Kuduz bir İslâm düşmanıydı. Almanlar Üsküp bölgesinden çekildikten sonra, Ezher'den gelen bazı arkadaşlarımızı idam ettirdi. Naaşlarını yedi gün caddede darağacında bıraktı...
Sayfa 324 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Ali Yakup Bey-, Ezher'li Âlimler, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kostantinopolis-İstanbul’un sahibi olarak Fatih, Roma İmparatorluğu’nun meşru sahibi olduğunu iddia ediyor ve ömrünün sonlarında İtalya’yı istila için bir köprübaşı oluşturuyordu (1480 Otranto fethi). Son yıllarında Gentile Bellini’yi Venedik’ten sarayına çağırmış, portresini yaptırmış, Yeni Saray duvarlarına İtalya saraylarındaki gibi frescolar yaptırmıştır.
HİLÂFET VARKEN...
- "Hilâfet varken, maddî güç olmasa bile, mânevî bir güç, bir dayanak vardı. Müslümanlar, Osmanlı Türk babaya güvenerek, varlıklarını müdafaa edecek cesareti kendilerinde buluyorlar, babanın da kendileri için çırpındığını biliyorlardı. Sonra hilâfet yok oldu. Türkiye bir kenara çekildi. ("Yurtta sulh, Cihanda sulh" diyerek evlâdını kurtlar sofrasının tam ortasında bıraktı, yurtta öz evladıyla harp ederek, cihanda sulh(!)ü tercih etti)
Sayfa 322 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Ali Yakup Bey-, Baba Gitti Evlât Yetim Kaldı, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Lutherin dönüş hızı kimsede yok
Martın Luther Türkleri Hristiyanlarla kıyaslayarak, onları alçakgönüllü, yaşamında sade ve karakterli bulur ve derki, doğu Avrupa’da köylüler o kadar kötü koşullar altında yaşamaktadır ki, Türkleri adeta kurtarıcı olarak karşılamaktadırlar. Kanuni Sultan Süleyman, Luther’i bir alman elçisi vasıtasıyla Türkiye’ye çağırdı. Fakat Osmanlılar Almanya’yı tehtit edince, Luter bir alman ve Hristiyan olarak Türkleri ‘şeytanın hizmetkarları’ ilan etti bütün Hristiyanları onları karşı savaşa çağırdı.
Kurusallaşmış tasavvufa tepki - gemiyi terk edenler
Her tür gösterişten uzak olma temelinde bir tür gizli zühd fikrini savunmaktaydı. Zira onların temel hareket noktası gösteriş ve riyadan kaçınmaktı. Herhangi bir güzel halin insanlara zahir olması onlar için riya demekti. Bunun için ibadet ve güzel hasletlerin ortaya dökülmesine izin vermezler ve halk tarafından fasık [günahkâr] olarak bilinmek
Sayfa 65 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, KURUMSALLAŞMIŞ TASAVVUF: TARİKATLAR
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.