"Cemiyet'in esrarını ve mensubininden bittesadüf öğrendiklerimden hiçbirinin ismini en şedit işkencelere düçar olsam da fâş etmeyeceğime, Devlet-i Osmaniyenin Kanun-i Esasi ahkamı dairesinde hakk-ı hakimiyeti ekber evlada intikal etmek üzere Âl-i Osman uhdesinde kalması ve umûm efrad-ı Osmaniyenin bilâ-tefrik-i cins ve mezhep nail-i saadet ve hürriyet olması için ilaniheyatü'l-ömr çalışacağıma, düçar-ı felaket olman efrad-ı cemiyete ve ailelerine muavenet eyleyeceğime, şayet ihanetim tebeyyün ederse ceza-yı idama razı olduğuma dair din, vicdan ve namusuma Cenab-ı Hakk'ın ism-i azametine."
Tarihin gördüğü, en tutkulu aşklardan birisi de hiç kuşkusuz Naciye Sultan ve Enver Paşa’nın aşkıdır.
Bu eser, kabaca Enver paşanın yurt dışına çıkmak zorunda kaldığı (Çünkü 1.Dünya Savaşı sonunda İngilizler, İttihat ve Terakki Cemiyeti yöneticilerine karşı bir tutuklama emri çıkartmıştır. Bu yüzden o ve diğer arkadaşları mücadelelerine yurt
- Bu konu her ne kadar diğer Bölümler kadar önem taşımasa da buraya da değinmek istiyorum.
Mustafa Kemal, bir dönem diğer cemiyet üyeleri gibi özel bir yemin töreni ile
"İttihat Ve Terrakki" cemiyetine katıldı. MUSTAFA KEMAL, örgütten kısa bir süre sonra soğuyacak ve kendi Cemiyeti olan "Vatan ve Hürriyet Cemiyetini"
VATAN YOLUNDA-YAKUP KADRİ
1918 yılı Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmış. Mustafa Kemal Paşa, Anafartalar kahramanıdır. İstanbul’da umduğu çözümün olmadığını fark etmiş ve Samsun’a geçmiştir.
Avrupa’da bu durum EŞKİYALIK olarak görülüyor. Meşhur İstanbul basını Samsun’a geçiş olayına Avrupalılar gibi bakıyor. Düşmana karşı mücadele edileceği
Gizlice gelmiş, Ömer Naci, Topçu Hüsrev Sami Bey, Hakkı Baha Bey, Bursalı Tahir Bey, İsmail Mahir Bey ve Mustafa Necip Bey’in katılımı ile Selanik şubesini oluşturmuştu. Ancak bölgedeki faaliyetleri İstanbul’da duyulduğundan Şam’a geri dönecek ve cemiyet de pek varlık gösteremeyecekti. Nitekim Bursalı Tahir Bey ardından kurulan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin ilk kurucu üyeleri arasında görülür. Osmanlı Hürriyet Cemiyeti, İttihat ve Terakki’nin liderlerini
oluşturan ilk örgüttür ve 1906 yılı Temmuz ayında Selanik’te kurulmuştur
Sultan II. Abdülhamid Hân'ın Filistin'de bir İsrail Devleti'nin kurulmasına izin vermeyeceğini anlayan Siyonistler, onu hürriyet naraları atan İttihat ve Terakki Cemiyeti eliyle tahtan indirdi. Bunu zaten masonlar da itiraf etti. Osmanlı yönetimini ele geçiren İttihatçılar bununla da yetinmeyerek Osmanlı Devleti'ni Birinci Dünya Harbi'ne katılmasını sağlayıp yenilmesini seyretti. Bunun üzerine Filistin'de bir İsrail Devleti'nin kurulmasının önünde artık hiçbir engel kalmamıştı.
Osmanlı'nın yenilmesi için Siyonistlerin çalıştığına dair itirafı ise New York'ta çıkan "The New Palestine" adındaki Yahudi gazetesinin 1923 Nisan sayısında görüyoruz:
"Siyonist teşkilatı genel başkanı Chaim Weizmann'ın emir ve işaretiyle Birleşik Amerika'da bir konferans gezisinde şöyle demiştir:
"Zannediyorum ki harbin başlıca iki neticesinden birisi de Yahudi yurdunun kurulması hadisesi teşkil ettiğini, harbin tarafsız yazılacak tarihi gösterecektir. Biz bunun için harb ettik ve Türklerin mağlubiyetine hizmet ettik! 1897 Siyonist Kongresi'nin kararlarına ve Siyon liderlerinin protokollarına uyularak otuz milyon Avrupalının telef olmasına sebep olduk!"
1907’de Selanik’te kurulan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile Paris’teki, İttihat Cemiyeti birleşti. Bu iki yapının güçlerini birleştirmesi üzerine 23 Temmuz 1908’de Meşrutiyet yeniden ilan edildi.
Balkanların kaybı bir evlat acısı gibi Türklerin yüreğine oturacaktır. Üstelik muazzam insani kayıplar da verilmiş, bu boyutun eklenmesiyle tam olarak bir facia ortaya çıkmıştır. Balkan Harpleri'nde Balkanlı Türk ve Müslümanlar etnik temizliğe maruz kalmış, 500.000 kişi hayatını kaybederken, 1.000.000 zavallı da perişan halde göç yollarına
Mustafa Kemal’in Suriyede yapmaya çalıştığını Selanik’te bir grup vatansever yapmış, yeni bir teşkilat kurmuşlardı. Şimdi sırada, sokakları denize akan şehirde İttihatçı olmak vardı. Selanik'e gizlice gelip bir şubesini kurduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyetinin üyeleri çoktan İttihatçı olmuşlardı ve söz konusu Cemiyeti yeniden canlandırmasına pek imkân kalmamıştı. Mustafa Kemal’in Vatan ve Hürriyet Cemiyeti ile Osmanlı Hürriyet Cemiyeti doğal olarak birleşmişti.
"Nâzım Efendi" Ahmed Rıza'nın etkisi altına girdi.
Önce Paris'te örgüt kurdular: Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti."Cemiyetin isim babası Ahmed Rıza' ydı.Auguste Comte pozitivizminin ana ilkesi, "intizam" (düzen) ve "terakki"ydi (ilerleme). Ahmed Rıza, Auguste Comte pozitivizmi ile Namık Kemal’ in ütopik "Osmanlı milliyetçiliğini" birleştirmişti.
Fransiz İhtilali’ nin ünlü sloganı "liberté, égalité, fraternité",yani "hürriyet, müsavat (eşitlik), uhuvvet (kardeşlik)" diye çevrilerek, cemiyetin sloganı olarak kullanılmaya başlandı...
📍Gördüğünüz arma, 1908 sonrası İttihat ve Terakki tarafından tasarlanmış özgün bir armadır. Armaya ilk bakışta Osmanlı armasına benzediği dikkat çekmektedir.
📍Arma üzerinde yer alan dairesel biçim güneşi temsil eder. Güneş, karanlığı aydınlatarak Kanun-i Esasi'nin üzerine doğmaktadır. Kanun-i Esasi, cemiyetin anayasanın üzerinde bir güç tanımadığını vurgular.
📍Flamanın üzerinde yazan "Kalem" ve "Silah" kelimeleri, Cemiyet'in Kanun-i Esasi'yi yürürlüğe koymak için verdiği mücadeleyi vurgular. Cemiyet'e üye kişiler hem kalem ehli hem de silah ehlidir.
📍Güneşin altına yerleştirilmiş ve yanlardan çıkan ayrı ayrı iki ay yıldız ve ortalarında büyük bir hilal vardır. Hilalin üzerine "Hürriyet", "Müsavat", "Uhuvvet" ve "Adalet" yazılmıştır.
📍Armanın iki yanında gerçekleşen patlamalar cemiyetin icraatçı yönünü ve orduyu simgeler.
📍Armayı tam olarak ortalayan adalet terazisi, Kanun-i Esasi tarafından tutulmaktadır. Terazinin kefelerinde Kuran ve Hançer yer alır.
📍Kurdele üzerinde Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti yazmaktadır. El sıkışma ise tüm uluslar için birlik mesajı vermektedir.
II. Meşrutiyet'in İlanı
6 Temmuz 1908 günü Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti, Manastır sokaklarında beyannameler asarak anayasa ve hürriyet rejiminin kurulmasını ister. Halk da 1876 Anayasası'nı ister. 23 Temmuz 1908 günü İttihat ve Terakku Cemiyeti kendiliğinden meşrutiyeti ilan eder. Enver Bey, II. Abdulhamid'in Meclis-i Mebusân'ı yeniden toplantıya çağıran iradesi sonrasında Selanik'e davet edilir. Büyük sevinç gösterileriyle Selanik'te kutlamalara katılır.
Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ve Paris'teki Terakki ve İttihat Cemiyeti'nin Birleşmesi
1906'da Selanik'te Osmanlı Hürriyet Cemiyeti kuruluyor. Enver Paşa'nın bu cemiyete üyeliği Eylül 1916'da Selanik'e gittiğinde başlıyor. Amcası Mümtaz Yüzbaşı Halil Bey ile konuşarak gizli cemiyete dahil olmayı kabul ediyor. Enver Bey, Bursalı Tahir Bey'in rehberliği ile Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'ne kabul edilir. Selanik'teki örgütün çağrısı ile Paris'teki Terakki ve İttihat Cemiyeti ile 1907'de birleşerek "Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti" adını alıyor. Ardındanda II. Jön Türk Kongresi toplanıyor. Bu defa bütün Osmanlı ihtilal komitaları arasında tam bir birlik doğuyor. İhtilâl teşebbüsüne geçileceği ilan ediliyor ve 1907 yılının sonlarına doğru Selanik Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile Terakki ve İttihat Cemiyeti birleşiyor.
Selanik'te kurulan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'ne 12. üye olarak katılmış ve Manastır'a dönüşünde cemiyetin buradaki teşkilatını kurma faaliyetinde bulunmuştur. Bu siyasi faaliyetler, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile merkezi Paris'te olan Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti'nin birleşmesi ve ilk örgütün Osmanlı Terakku ve İttihat Cemiyeti Dahilî Merkez-i Umumisi adını almasından sonra artmıştır. Teşkilatçılığı ile ön plana çıkması bu olaylardan sonra olmuştur.