Fransız İhtilali'nin 100. yılı olan 1889'da, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin ilk nüvesi İstanbul'da oluşacaktır. Bu, "vatan ve hürriyet" ideolojisi ile yetişen nesiller tarafından Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'de kurulan İttihad-ı Osmani Cemiyeti'dir .Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, materyalistlerin oldukça etkin olduğu, tanrının varlığı üzerine tartışmaların yapıldığı ve genellikle, içinde yaşadıkları Müslüman Osmanlı toplumunun bilinen değerleriyle çatışan düşüncelere sahip gençlerin çokça bulunduğu bir okuldur.
İttihat ve Terakki Cemiyeti üyelerinden Ahmet Rıza'nın (1859-1930) Paris'te çıkardığı 15 günlük Meşveret (1895) Gazetesi ve diğer üyeler tarafından Cenevre'de çıkarılan Osmanlı (1897) Gazetesi Avrupa'dan yayın yapan en önemli Türk gazeteleridir. Bu tür gazetelerin Avrupa'da çıkarılma nedeni, temelde en büyük eleştirilerini II. Abdülhamit'evve uyguladığı baskıcı rejime yönelttiklerinden, ülke içerisindeki diğer gazetelerden daha ağır sansüre maruz kalmalarıdır.
Peki bu sansür nasıl uygulanıyordu? II.Abdülhamid bunu 1888'de çıkarılan Matbaalar Nizamnamesi ile sağlamıştır. Nizamnameye göre, basılıp yayınlanacak her türlü eserin denetimden geçmesi öngörülüyordu. Bir müddet sonra Nizamnameye yapılan ilave düzenlemelerle daha sıkı hale getirilmişti. Öyle ki, haber veya köşe yazıları tamamıyla yasaklanabildiği için gazeteciler buna tepki olarak, yasaklanan yazının bulunduğu bölümleri boş sütunlar halinde vermişlerdir. Ayrıca yazılarda hürriyet, vatan, millet, taht, hasta, kardeş, tahta kurusu, burun gibi pek çok kelime, yasaklandığından kullanılmamasına dikkat edilirdi.
Tarihseverler toplaşın bakalım, Talat Paşa ve Ermeni meselesine dair önemli şeyler konuşacağız :) Hepimizin bildiği gibi tarihi konular, hele ki bizim tarihimiz söz konusu ise, her zaman çetrefilli konular olmuştur. Kiminin ak dediğine kimi kara demiş; bazısı objektif davranmaya çalışırken bazısı da subjektifliğin doruklarına çıkmıştır. Konu ne
Bu Hayatta bir Anam var, bir diğeri Zübeyde Hanımdır!
Bu Hayatta bir Babam var, bir diğeri Ali Rıza Efendi’dir!
Bu Hayatta bir tek ATATÜRK’üm var!
O da; Başkomutan!
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu,
Anafartalar Kumandanı! Gazi! Mareşal! Başbuğ!
Mustafa Kemal ATATÜRK’tür….!!!
1908’de ki Mustafa Kemal düşmanları kim ise; 1915’te ki de onlardır.
23 Temmuz 1908'de ihtilal koptu. Padişah ve saray teslim olmuştur. Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin belirli tek hedefi olan 1876 Mithat Paşa kanunu esasisi iade edilmiştir. Hürriyet ilan olunmuştur. Manastır'da hürriyet topları atılır. Camilerde ezanlar okunur. Kiliselerde çanlar çalınır. Yer yerinden oynamıştır. ... Dünya bu kadar renkli bir coşkunluğu kaç defa görmüştür bilmiyorum. Ama gerçek şudur ki bu coşkunluk 33 yıldır uyuyan, uyuşturulan, zincire vurulmuş bir zinde kuvvetin birden şahlanışıdır.
KEÇECİZADE İZZET MOLLA
Tanzimat devri Sadrazamlarından olan Fuat Paşa'nın babası Keçecizâde İzzet Molla, hiciv şiirleriyle bilinen şairlerimizdendir.İzzet Molla, Sultan 2. Mahmut zamanında Devlet kademelerinde görev almış, müfettişlik ve kadılık yapımıştır.
Keçecizade İzzet Molla,1828 yılında Osmanlı Devletinin Rusya ile
Enver Paşa’nın hayatındaki hata, üstün görünenin içindeki zaafı görüp tenkitçi gözle arayıp bulamamasıdır. O zamanki Osmanlı-Türk ordusunun genç komuta grubu içinde Kazım (Karabekir), Esad Paşa, Fevzi Paşa, Ali Fuad ve tabii Mustafa Kemal Bey gibi değerli kurmaylardaki bu tutum Enver’le onların arasında 1914’ten itibaren bir açıklık
Falih Rıfkı Atay etkinliği kapsamında yapacağım ikinci incelemem olacak. Etkinlik için Link: ->> #27899814
Babanız Atatürk kitabı ile Atatürk’ü yeniden okumaya var mısınız? Kronolojik biyografi incelemesi yapacağım, biraz uzun olacak ama unuttuğumuz bazı bilgileri hatırlamamıza yardımcı olacak.