Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar: Kitabın tam adı Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar-Birinci Bölüm: En Eski Zamanlardan Başlayarak Apar Sülâlesinin Düşmesi Tarihi Olan Milâdî 552'ye Kadar şeklindedir. Kitabın hazırlanma ve yayımlanma macerasını önsözün sonunda Atsız şöyle anlatır: "Bu kitabı 1933'te yazmağa başlamıştım. Malatya Orta
Abdülhamid, Kürtlerden ordu kurmuş, Türkler suçlu. Orduların başına Kürt beylerini paşa tayin etmiş, Türkler suçlu. Onlara armağanlar, rütbeler, madalyalar vermiş yine Türkler suçlu. Hatta şimdi söyletme beni, Ermeni topraklarını peşkeş çeken Osmanlı değildir. İkiyüzlü İngiliz, üstünde birlikte yaşadığınız toprakları, kendi malıymış gibi hem Ermenilere hem Kürtlere söz vermiş aynı anda. Ermenilerle birbirinizi yemişsiniz, bu da Türklerin suçu olmuş! Ermenilerden boşalan yerlere güle oynaya konaklayan Kürtlerin vebali de Türklerde...
Reklam
Yakın Tarih Dersleri İkinci bir adam Atatürk sonrası Türk Cumhuriyeti devletini yönetemedi. Mustafa Kemal Atatürk gibi bir ileri görüş dahisinin yerini doldurmak kolay değildi. İkinci dünya savaşı birinci dünya savaşının başarısızlığı emperyalizmin tarafından giderilmek istendi. Bugün devam eden birinci dünya harbidir. Batı emperyalizmi
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Ahîlik, dinî-iktisadî bir teşekküldür. Anadolu dışındaki Türkler arasında da rastlanan bu teşkilatın en fazla VII. asır zarfında Anadolu Selçukîlerinin inhilaline doğru ehemmiyet kazanmaya başladığını görüyoruz. VIII. ve IX. asırlar içerisinde Selçuk devleti yerine küçük beyliklerin kâim olduğu ve Osmanlı İmparatorluğu'nun henüz Anadolu siyasî vahdetini kazanamadığı zamanlarda Ahîlik yarı siyasî mahallî teşekküller halini almış, bazı yerlerde hükümet kuvveti yerine geçmiştir. Ancak Osmanlı İmparatorluğu nüfuzunu Anadolu ve Rumeli'de tamamıyla tesis ettiği zaman artık bu teşkilat da lüzumsuz kalmış ve kendiliğinden inhilale başlamıştır.
Sayfa 299Kitabı okudu
339 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Öncelikle belirtmek isterim ki çok Atatürkçü bir vatandaşım. Bu demek değildir ki Osmanlı düşmanıyım. Kitap Osmanlı ya tamamen düşmanca yazılmış bir kitap. Mutlaka Osmanlıda saray entrikaları olmuştur. Mutlaka birbirini istemeyen insanlar vardır. 72 millete hükmeden bir imparatorluktan bahsediyoruz elbette içinde yunan,frenk,
Padişah Anaları
Padişah AnalarıAhmet Demirci · Kamer Yayınları · 201557 okunma
Reklam
Savaştaki ilk zorunlu göçler Rus İmparatorluğu'nda yer aldı. Ruslar sınır bölgelerinde yerleşik olan Türkleri, Osmanlı'ya yardım edebilecekleri korkusuyla, kendi ülkelerinin içlerindeki sahalara taşıdılar. Doğu Anadolu'da savaş sırasında en yüksek sayılarda zorla göç ettirilen topluluk Müslümanlardı: Ruslar ve onların müttefiki Ermeniler tarafından bir milyondan çok Müslüman, berbat koşullarda, yerleşkelerinden ayrılmaya zorlanmışlardı. Ermenilerin zorunlu göçünü analiz ederken, bu gerçek dikkate alınmalıdır.
Sayfa 168 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Doğu ve Orta Anadolu'da patlak veren diğer ayaklanmalarla çetecilerin saldırılarının hiçbiri, Van ayaklanması kadar başarılı olmadı. Diğer yörelerdeki isyancılar, Rus ordusunun o kadar uzağındaydılar ki, Ruslar yetişene kadar tutunabilmek ümitleri yoktu. İsyanların ana etkisi iç bölgelerde panik yaratıp, Ruslara karşı savaşması gereken askerleri cephe gerisine çekmekti. İsyan hareketlerinin psikolojik etkisi müthiş oldu; Ermenilerin durdurulması gereken düşmanlar olduğuna Türklerle Kürtleri ikna etti. Osmanlı hükümeti isyanların, ancak isyancıların yerel destekten mahrum bırakıldığı zaman duracağına ikna oldu ve bu da Ermeni nüfusun isyan bölgelerinin uzağına nakil edilmesine yol açtı.
Sayfa 151 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Rusya, Ermeni halkı olmayan bir Ermenistan istiyordu. Ruslar 1877'de, Os manlı'nın Avrupa'daki topraklarına, Balkanlardaki Hristiyan halkı savunmak bahanesiyle saldırmışlardı. Bulgaristan'da kendilerine bağımlı bir devlet yaratmayı tasarlamışlardı. Bu yolun devamında kazanmayı umdukları büyük ödül İstanbul'du, Boğazlardı ve sıcak denizlere açılan bir limandı. Fakat işler umduklan gibi ilerlemedi; Bulgarlar, kendi başına buyruk olduklarını kanıtladılar. Ruslar aynı hatayı Doğu Anadolu'da tekrarlamayacaklardı. Kendilerine bağımlı da olsa, özerk (otonom) bir Ermeni devleti kurmak gibi niyetleri olmadığını 1916 yılında ispatladılar. Aynen Çerkezistan, Abhazya, Gürcistan, Azerbaycan ve Yerevan'ı aldıkları gibi Doğu Anadolu'yu da kendileri sahiplendiler. Ermeniler de aynı Bulgarlar gibi, Rusların işgali için hem yardımcı hem de mazeret olarak kullanılmış lardı. Ermeniler, Bulgarlardan farklı olarak, Rusların fethine yardımcı olmalarından dolayı ödüllendirilmeyecekti.
Sayfa 150 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Jön Türkler'in zamana da ihtiyaçları vardı. Bu da onlara nasip omamış, tam aksine, dış cephede de bütün vakitlerini ellerinden alıp götürecek bir mücadele sahasıyla karşı karşıya kalmışlar, strateji tevakkuf, gerektiği kadar kendi içine kapanıp geleceği oluşturacak vakte ve imkânlara sahip olmak, Türkiye'nin erişemediği, erişir gibi olduğu sıralarda da tamamlayamadığı büyük hülyası olarak hep yaşamaya devam etmiştir.
Sayfa 312
Reklam
Sultan II. Abdülhamid, "bir meclisin kurulması, problemlerin burada görüşülmesi gerektiği"ne öteden beri inanırdı. Yalnız onu düşündüren önemli bir konu vardı. Osmanlı Devleti'nin genel nüfusu içinde Türkler azınlıkta kalıyordu. Oysa devletin kurucusu ve sahibi Türklerdi. Sayıları az olduğundan, mecliste azınlıkta kalacaklar, böylece, asırlardır İslâm adına devlete sahip çıkan bir milletin sağladığı istikrar tehlikeye düşecekti. Bu da devletin selâmeti açısından mahzurluydu.
Sayfa 468 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Bogos Nubar, Mısır'da, Fransızlarla pazarlıklar yürüttü. Ermeni Lejyonu 1916 Kasım ayında, Kahire'de kuruldu. Lejyonun ifade edilen amacı, Kilikya'da bir Ermeni devleti kurmak için savaşmaktı ve orada kurulacak olan Ermeni devleti ordusunun özünü teşkil edecekti. Gönüllülerden müteşekkil olan bütün üyeleri, Kilikya'da Osmanlı güçlerine karşı savaşmış mültecilerle Mısır, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerindeki Ermeni topluluklarından seçilmişti. Lejyonun asker ve subay sayısı 5.000 kişiydi. Her ne kadar Fransız kumandanların emri altında olsalar da Ermeniler sadece Osmanlı İmparatorluğu'na karşı savaşımayı kabul etmişlerdi; Fransa'nın başka yerlerdeki muharebelerine katılmayacaklardı.
Sayfa 144 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı'na 2 Kasım 1914'te katıldı. Seferberlik, savaş ilanından önce başlamıştı. Gerekli endüstriyel görevlerde çalışanlar, imam, polis ve memurlar dışında eli silah tutan bütün erkekler askere çağırılmıştı. Batı Anadolu ve Trakya'daki Ermeniler göreve katıldılar ve birçoğu askeri hekim olarak değerli hizmet sundular. Ancak Doğu Anadolu'dan hizmete katılan pek az Ermeni'nin, esas itibariyle, sadece sıkı şekilde hükümet kontrolü altında bulundurulan yörelerden veya başka yerlerdeki seferberlik görevlilerinin askere yazdığı az sayıdaki kişilerden ibaret olduğu görülüyor. Bu durumu askeriye şöyle rapor etti: "Askere yazılmak çağında olan Ermenilerden Hopa-Erzurum-Hınıs-Van hattının ötesindeki köylerle kasabalarda ya- şayanlar, görev çağrısına uymadılar fakat Rusya'daki [isyancı] örgütün saflarına katılmak üzere Doğu sınırına hareket ettiler." Askere alınanların çoğu da sonradan, silahlarıyla birlikte, Rusya saflarına katılmak için kaçtılar. Halbuki bu yörenin Ermenileri Osmanlı ordusuna sayıca 50.000'den fazla asker temin etmeliydiler.
Sayfa 140 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
126 syf.
9/10 puan verdi
Ümmetçilik mi, Türkçülük mü?
Pantürkizm, Balkanlardan Asya steplerine kadar uzanan geniş coğrafyada yaşayan Türklerin birliğini yani "Büyük Türk Birliği" ilkesini savunan, temsilcisi olmaktan onur duyduğum izmdir. Pantürkizm, İslam sosu başta olmak üzere bütün izmlerden arındırılmış saf Türklüğü tanımlar. Gurur duyduğumuz Teşkilatı Mahsusa'nın da kuruluş
Üç Tarzı Siyaset
Üç Tarzı SiyasetYusuf Akçura · Ötüken Neşriyat · 20182,277 okunma
Sultan, askeriyede gittikçe artan radikalleşmeye tepki olarak, kendisini destekleyenleri daha nitelikli subayların önüne geçirmekle cevap vermişti. Askeriyedeki uç fikirlilere göre, daha da fenası, askerî kapasitede büyük düşüş olmasıydı. Sultan parayı başka yerlere harcıyordu. Abdülhamit'in tahta çıktığında güçlü olan deniz kuvvetleri, onun zamanında, Yunanistan gibi küçük bir düşmana karşı bile dayanamayacak kadar çöküşe terk edilmişti. Radikallerin gözünde, malzeme ve insan gücü eksikliğinden, ordu zayıflatılmıştı. Askerî akademilerde radikal hücreler gelişmeye başladı. Sultanın, casuslarını askerî öğrencilerin arasına göndermesi, sadece onların düşmanlığını artırdı.
Sayfa 102 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.