Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Öyle işte, Yaşayıp gidiyoruz bu hayatta.
İşte bu insan bütün sebep ve sonuçların arkasında kimin var olduğunu sezemez; çünkü dünya sevgisi gözünü öyle büyülemiştir ki adeta göremez duruma gelmiş, bir gaflet içerisinde yaşar durur. Bunun üzerine birde tembellik ve üşengeçlik eklendiği zaman o insan aynen bir çukurun içindedir. Sürekli kalbin de bir sıkıntı vardır, bu sıkıntı kalbini adeta kaplamıştır. Dünya da kendi konumunun farkında bile değildir.
Reklam
Darmadağın
Hava tüm gün 40 dereceden fazlaydı. İçimden "bu Mersin sıcağı da temmuz ayında daha fena oluyor" derken birden kapı çaldı. Oysa kimseyi beklemiyordum. Kapıyı açtığımdaysa karşımda birisini beklerken bir zarf görmüştüm. Pembe bir zarf. Merakla içini açıp okumaya koyuldum. 3 sayfa mektup vardı içinde. Özensiz bir el yazısı, yanlış imla
ben o günden sonra hiç ağlamadım
öyle bir uçurum ki ucunda olduğum ; ses bile gelmiyor boğazımdan düşen kayalardan, nefes almaya bile korkuyorum öyle bir uçurum işte, ha düştüm ha düşeceğim o kadar ucundayım, düşmek mi o en son üzüleceğim şey, kimse bilmeyecek düştüğümü, kör kütük sarhoş bir gece, alabildiğine yobaz bir memlekette, kayan küçük bir yıldız gibi, kimse görmeyecek, sen dahil, siz bile... ŞAHSIM...
Korkunç bir dünyanın korkulu bir evresinde yaşıyoruz, gözlerimize bakan insanlar korkuyor, korkuyoruz. Konuşmaktan korkuyoruz, elimizdekileri kaybetmekten, görüşlerimizi söylemekten, harekete geçip iyi şeyler yapmaktan korkuyoruz. Korkularımızı yenip, gücümüzü birleştiremeyecek kadar sefil varlıklarız artık. Boy boy dikilen apartmanlar gibiyiz artık. Yan yana, dimdik, ama birbirimizi bütünleyemiyoruz, kucaklayamıyoruz. Sorun da burada başlıyor, yaşadığımız yeri değiştirmek, güzelleştirmek, insanları anlamak, konuşmak, empati kurmak yerine, yaşadığımız yerden kaçıyoruz. O içteki korku yüzünden her şeyden uzaklaşıyoruz. Sevgiden, sevgiye adanmış her şeyden. Hem daha önemli sorunlarımız var artık, çok para kazanma, daha iyi yerlere gelme, ezerek yükselme, düşünmeyerek üste çıkma, çevremizdekileri unutma. Herkes kendi uğraşısının çemberinde. Eskiden aynı çember içinde gibiydik, şimdi zaman geçtikçe çember hem daralıyor, hem de insanlar kendi çemberini oluşturuyor. Birlikten güçlük doğmuyor artık, tek olan kendini daha güçlü ilan etmek istiyor. Saltanat savaşları, koltuk kavgaları ve menfaatçilik tüm insani değerleri sildi. Şimdi ruhu yorgun insanlar olduk, sistemin meşhur köleleriyiz. Nefretimizi, hırsımızı, çılgın egomuzu tutabilene aşkolsun! * * * Küçükken çok derin bir çukur bulup içine girdiğimde dünyanın öbür tarafına çıkacağımı sanırdım... Bulutların üstünde bir şehir olduğuna inanırdım, oraya gitmek için planlar kurardım, babamın her şeyi alabileceğini sanırdım, paramızın bitmeyeceğini sanırdım, öyle değilmiş ama... Hiçbiri öyle değilmiş. Çocukluk işte...
Nefret
Köpekler kurtlardan nasıl nefret ederse, işte öyle nefret eder halk da özgür ruhlu kişiden; zincirlerin düşmanından, tapınmayandan, ormanı mesken edinenden.
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
Reklam
Siz aşk'tan n'anlarsınız bayım?
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Alt katında uyumayı bir ranzanın Üst katında çocukluğum... Kağıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım! Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi
"İş, nasıl oluyorsa bizlerin hain oluşuna geliyordu... yaftası olan ve arkasında kalabalıklar tutan bu insanların söylediklerinin tutarlılığı, muhatapları tarafından, doğru yanlış muhakemesi yapmaksızın kabul ediliyordu. Öyle ya, içten içe ben de kabul ediyordum, tabii ki bu yalanı değil; ilerisini, getirisini. Madem ki bunları düşünüyorsunuz, o zaman emeğimi sizin için sunmayacağım, beni hiçbir göreve çağırmayacaksınız, bir hainin sizin değerlerinizi benimsemesini bekleyemezsiniz; sevmem için zor kullanmayacak ve hiçbir baskıda bulunmayacaktınız... İşte olay şimdi daha da alevleniyordu, bu ham kütükler; hiçbir zaman için bir adım sonrasını düşünmemişlerdi, aptallıklarından değildi; ne istediklerini, kendileri bile bilmiyordu! Kör oldukları içindi tümü... kördüler fakat bu noksanlık, yine de zorbalıklarını engellemiyordu. Dünyanın hangi köşesinde benim gibi biri katledilecek olsa onore oluyorlardı; neden ve niçin suallerini kendilerine soramıyorlardı... bu insanlara, öğretilmiş birkaç gerçek söz konusuydu; "değerleri yok etme ve kendi değersizlikleri içerisinde ele geçirilmeye müsait olmak" vücudun kangreni, bütünüyle bundan ibaretti. Yorulmadılar, sarf etmediler; salt kusursuz bir aptaldı bütün hepsi."
Sonra biri girer hayatına,aslında girmez sen öyle sanırsın.Çeşitli hayaller kurarsın onun haberi olmadan o seni hiç sevmeden.Ama bu da aşk’ın aptallığı işte.Sen onu görmek için her gün dua eder dışarı çıkarsın,evinin yakınlarında dolanırsın.Ama onun ilk yapacağı şey senden kaçmak olur.Elinden gelse seni görmemek için her şeyi yapar.İnsanız işte…Sonra hayatın zehir olur kalır,kimseye inanamaz ve güvenemez bir insan olur çıkarsın… -Zeynep Nur
"Bugün günlerden 26 Nisan Cuma günü. Saat 03.26 ve yazdığım vakitle beraber daha da ilerlemeye devam ediyor. Bu satırları neden yazdığımı inan bilmiyorum. Daha önce seninle vedalaşmak için çokça fırsatım olmuştu ama hiçbirinde bunu yapabilecek cesaretim yoktu. Ne oldu da şimdi o cesarete sahip oldun diye sorarsan bana, susmak dışında bir şey
Reklam
27.04.24
Beklentilerin sonu hayal kırıklığıdır. İnsan hep beklediği yerde unutulur aslında. En heyecanlı olduğu anda öyle bir şey olur ki hayatının en büyük hayal kırıklığını yaşar. Hep beklediği, umduğu yerden kırılır insan. Çok güzel olacağını sandığı gün hayatının en kötü anılarıyla dolar mesela. Sanmak da en büyük hatadır zaten. Hatalarla yaralanır ama hatalarla da büyür insan. Dünya böyledir işte. Dışardan öyle renkli öyle güzel görünür ama insanı yaralarla büyüten acımasız bir yerdir sadece. Kimisine hayat, kimisine de sadece acı veren acımasız bir yer...
Birilerine aitsindir ama hatrına da gelmezsin ya. Öyle işte.
"Öyle değil işte olmalı bir çözümü. Biz onca gece uykumuzu yok yere mi böldük?"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.