Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cromer-Blake haklı da olabilir, en azından kısmen: Belki en kötüsü, hem de olanaksızı, kadınları ya da onun durumunda erkekleri, bir kadını düşünmemektir, sanki beynimizin yalnızca bu çeşit düşüncelerle uğraşan bir bölümü varmış da, diğer bölümleri ondan kaçınıyor ve belki de onu küçümsüyor, ama o düşünceler olmadıkça onlar da verimli biçimde, gereğince işleyemiyorlarmış gibi. Hiç kimseyi düşünmemek (o kimse birçok kimseler olsa da) sanki herhangi bir şeyi düşünmeyi engeller gibi. En azından ciddiyetsiz kişilere böyle oluyor. Ben ciddi biri değilim, aslında beni ciddiye almak olanaksızdır, düşüncem oradan oraya dağılır, gider, karakterim zayıftır, ne var ki bu pek az kişinin bildiği şeydir ve en önemlisi, burada bilen yok, herhalde kimse benim ciddi olup olmadığımı kendine dert etmemiştir. Madem öyle, sarhoş olmamızdan ve sarhoşların sorularının hep yanıt bulmasından yararlanıp Cromer-Blake'e dosdoğru sorayım, derhal soracağım, acaba Clare Bayes'in âşığı var mı ya da oldu mu diye, acaba kocasına âşık mı, acaba Cromer-Blake burada geçireceğim iki yıl (azalmaya başladı bile, başladı bile) süresince onu düşüneceğim kadına dönüştürmeye kalkışırsam başarı şansım olacağını sanıyor mu diye.
Din! Sonsuz yaşamı kabul ediyorum, belki her zaman da kabul ettim. Varsın yüce gücün iradesiyle bilinç tutuşmuş olsun, varsın dünyaya bakıp ‘Ben varım!’ desin bilinç, varsın yazgısı bu güçle yok olmak olsun (çünkü bir nedenle, hatta nedeni açıklanmadan öyle olması gerekiyor), hepsini kabul ediyorum, ama yine de her zamanki soru geliyor aklıma: Tüm bunlarda benim tevazuuma ne gerek var? Beni yediği için kendisine övgüler düzmemi beklemeden yiyemiyor mu beni? İki hafta beklemek istemediğim için orada birileri gücenir mi acaba? Buna inanmıyorum; evrenin ahengi, birtakım artı eksi hesapları, bazı kontrastlar gibi nedenlerle benim, bir atomun değersiz yaşamına ihtiyaç duyulduğuna inanmak çok daha makul geliyor. Tıpkı diğerlerinin yaşamını sürdürmesi için her gün pek çok varlığın yaşamının kurban edilmesi gibi (elbette bunun kendi başına pek de önemli bir düşünce olmadığını belirtmek gerek). Olsun varsın! Kabul ediyorum, başka türlü, yani sürekli olarak birbirini yemeden dünyanın düzeninin kurulması olanaksızdır belki; hatta bu düzenden bir şey anlamadığımı bile kabul edebilirim. Ama bana ‘ben varım’ deme bilinci verildiğini kesinlikle biliyorsam, dünya düzeninin hatalı kurulmasından, başka türlü varlığını sürdüremeyeceğinden bana ne? Öyleyken, kim ne için yargılayabilir beni? Siz ne derseniz deyin, bütün bunlar olanaksızdır, haksızlıktır.
Reklam
Fazla şiirden öldü Edip Cansever
“Neyi duysam hüzünlenirim / En ufak şeyi, rüzgârı bile", “Gökyüzü karışıksa kuşların işi / Ya içim içime sığmıyorsa / Ne denir kötüdür insanlarin gidişi" "Pencere yanındaydı gökyüzü yanında / Uzandı masaya sonsuzu koydu" "Bana bak / Ben öyle kendine güveni olmayanlardan değilim / Bıkmışım artık uzunlu kısalı lâflardan /
kırmızı deynek
Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü Ve yabanıl ak atlar doludizgin Bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki Bu sabah yağmur yağacak Bu sabah gün açacak Bu sabah tekmil tornurcuklar patlayacak Bahar patlayacak Köpükler, bulutlar patlayacak Özlemierin en güzeli, tozlu bir özlem Topraktan yeni çıkarılmış Üç bin yıllık yunan şarabı Atların kara
Sayfa 85 - Yapı Kredi Yayınları
Suç, belki çok acı gelecek ama, Onu çok seven anasıyla babasında!
İpin ucunu kaçırır, azarsan böyle, Boyun eğeceksin başına gelenlere. Ama dostlar, düşünüyorsunuz belki de Ona yaptıklarımız doğru mu diye, Bütün suç Veruca Salt'ta mı acaba, Hiç suçlu yok mu ondan başka? Evet, ondan şımarığım görmedi kimse, Ama kim bu kadar şımarır durduk yerde? Öyleyse kim şımarttı bu kızı böyle, Kim peki dedi her saçma isteğine? Kim yüz verdi bu kafasız kıza, Kusur kimde, suçlu kim acaba? Sakın öyle uzaklara bakmayın, Suçluları kızın yanında arayın! Suç, belki çok acı gelecek ama, Onu çok seven anasıyla babasında!
.... Çağdaş kadının bağımsızlık korkusu: “Sindrella Kompleksi” Sindirella Kompleksi’ni ilk duyduğumda adı itibarıyla ve kadın meselelerine ilgim olduğundan dikkatimi çekti, biraz araştırdım. İnternette tatmin edici bir kaynağa rastlayamadım. Fakat yazar Colette Dowling’in Sindrella Kompleksi adında bir kitabı olduğunu görünce derhal sipariş
Reklam
"Ben’den zalim kimse yoktur!'
Çağımızın hastalıkları: ‘Ben’, ‘Benim için’, ‘Bana’, ‘Benden’, ‘Benimle’, ‘Bensiz’ ve yine ‘Ben’… Şark vilayetlerinin birinde üç dönem belediyelerde hizmet yapmış biri dördüncü dönem için: “Bu sefer seni aday yapmayalım, yaşın da var, artık sen dinlen.” teklifini ilk önce: “o zaman oğlumu halef olarak aday gösteriniz” diyerek önce bu teklifi
Kişi kimi zaman çok sevmenin getirdiği yanlışlıklara da düşüyor. Sevdiği şeyi göğsüne fazlaca bastırırken örseliyor onu. Hoyratlaşıyor bir yerde aşk. Acaba bu gerçekten aşkın kaçınılmaz bir gereği mi? Kimi zaman öyle belki. Ama ben öyle olmamalı diyorum . İnsanî çizgiden sapmamalı. Aşkı İnsanî çizgide bütünlemeli. Mutluluk da, sanırsam , o zaman bütünleniyor.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.