Nereden başlamalı Ya Rabbim ? Hangi şehirden? (Trabzon, Tebriz, Tiflis, Batum, İstanbul)
Kimden başlamalı peki ? Settarhan, Zehra, İsmail, Azam, Sofya, Büyükhanım...
Kalem elimde öylece kalakaldım."Hadi Emine hadi güzelim " dedim, " değilmi ki yazmaya karar verdin başla bakalım bi' yerden..
Gönlüm ilk seni
Mahsun olma Burma, sevin!
Medeniyet getireceğiz sana,
Ölmez veya kör olmazsan göreceksin!
Medeniyet dediysek sizi medenileştireceğiz demedik. Medeni insanları göreceksin, onlara hizmet ederken…
Kulüpte biz briç oynarken hizmet için sizi içeri çağırırsak o zaman göreceksin. Gramafon sesi gelecek kulağınıza, medeniyetle tanışacaksın. Ya da
Ayağı kırılan atları vuruyorlarmış biliyor musun bitanem.
Ağırlıkları kendilerine yük olmasın,acı çekmesinler iyileşmeleri sahiplerine yük olmasın diye.
Sen niye sana gelirken defalarca kırılan ayaklarım için çekip vurmadın beni.
Niye gönlüne yük ettin,üstümde onca ağırlığı acıyı niye öylece bırakıp gittin.
Bir atın umudu yoktur.
Onu sırtında şakıyan kamçının umutsuzluğu yürütür. Bizim hikayemiz de biraz böyle.
Ayağı kırılan atları vuruyorlarmış biliyor musun bitanem.
Ağırlıkları kendilerine yük olmasın,acı çekmesinler iyileşmeleri sahiplerine yük olmasın diye.
Sen niye sana gelirken defalarca kırılan ayaklarım için çekip vurmadın beni.
Niye gönlüne yük ettin,üstümde onca ağırlığı acıyı niye öylece bırakıp gittin.
Hem bana kalırsa atların acı çekmemesi için vurulması tamamen yalan biliyor musun sevgilim.
Eğer yeryüzünde biri acı çekiyor diye vurulsaydı o Ümit Besen olurdu,Cansever olurdu,ben olurdum..
- Beni niye bırakıp gittin Müzeyyen?
- Elimde değildi, kendime engel olamadım. Ona aşıktım. Seni üzmek istemezdim ama kendimden de vazgeçemedim.
- Değdi mi peki?
- Mesele bu değil ki, yaşamam gerekiyordu yaşadım. Ama, biliyorsun işte bitiyor en nihayetinde her şey gibi.
-Çay için teşekkürler.
- Gitme. Lütfen. Diyelim ki gitmedim.
Seninle
Savaş... Hayatım boyunca nefret ettim. Hiç sevmiyorum bu ismi. İsmini duyunca bile ürküyorum. Her şeyi darmaduman, alt üst eden o kahrolası Savaş. Savaş, her şeyi elimizden alıp götürüyor. Geriye acı kalıyor sadece acı. Tutunacak bir dal arıyoruz onu da buluyor muyuz? Sanmıyorum. Bedel ödeyen taraf neden kadınlar ve çocuklar oluyor? En masumu olan
Beni niye bırakıp gittin Müzeyyen?
- Elimde değildi, kendime engel olamadım. Ona aşıktım. Seni üzmek istemezdim ama kendimden de vazgeçemedim.
- Değdi mi peki?
- Mesele bu değil ki, yaşamam gerekiyordu yaşadım. Ama, biliyorsun işte bitiyor en nihayetinde her şey gibi.
- Çay için teşekkürler.
- Gitme. Lütfen. Diyelim ki gitmedim. Seninle
Bir atın umudu yoktur onu sırtında şakıyan kamçının umutsuzluğu yürütür bizim hikayemiz de biraz böyle.
Ayağı kırılan atları vuruyorlarmış biliyor musun Sirya. Ağırlıkları kendilerine yük olmasın, acı çekmesinler iyileşmeleri sahiplerine yük olmasın diye. Sen niye sana gelirken defalarca kırılan ayaklarım için çekip vurmadın beni. Niye gönlüne yük ettin,üstümde onca ağırlığı acıyı niye öylece bırakıp gittin.
Hem bana kalırsa atların acı çekmemesi için vurulması tamamen yalan biliyor musun Sirya. Eğer yeryüzünde biri acı çekiyor diye vurulsaydı o Ümit Besen olurdu,Cansever olurdu,ben olurdum..
NOT: Mayıs ayında yoğunluk nedeniyle kaçırdığım hikaye etkinliğini Haziran etkinliği ile birleştirip ortaya karışık yaptım:) Afiyetle okuyun efendim...
----------------------------------------
Altı yıl önceydi... Bir sabah uyandım ve bana kalan tek umudu kaybettiğimi fark ettim. Uyku sersemliğini atınca hızla yataktan kalkıp etrafıma
"Seni beklemiyor ya da aramıyordum, bir insanın arayışında hiç olmadım. Öylece geldin, merakımla ve merakınla yalnızca bizim aramızda olan bir dili oluşturdun. Beni merak ettin, seni merak ettim; ani gelen her şeyin en güzeliydin.."
Zaman ilginç bir şekilde yüksekliğe bağlı olarak değişirmiş. Deniz kenarında yaşayan kimse dağ köyünde yaşayana kıyasla daha dinç olurmuş mesela. Çünkü deniz kıyısındaki zaman tepedekinden daha yavaş akarmış. Dünyanın merkezine yakınlıkla ilgili bu formül. Dibe ne kadar yakın, zaman o denli tembel. Bundan ötürüdür ki utancımdan yerin dibine
Yağmur damlaları ıslatıyor bizi
Hiç bırakma diye tuttuğum ellerini
Bu yağmur benim gözyaşlarım gibi
Yavaş yavaş ıslatıyor kalpleri...
Uçurumun kenarındayım yine
Öylece duruyorum..
Yanımdasın biliyorum,hissediyorum..