Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Dünyada varoluşumun bu kadar sorunlu olacağını hiç tahmin etmezdim. Yirmi yaşında kalıbı, rotası, adı gayet belli bir hayata yazılıydım. Otuz yaşına geldiğimdeyse, bin kapıdan kışlanmış bir tavuk kadar şaşkındım. Ne bir rotam, ne bir kalıbım, ne de adım kalmıştı artık. Bildiğim, öğrendiğim hiçbir şeyden emin değildim. Ağzımı araladığımda dudaklarım yuvarlaklaşıp bir balık misali ağır ağır açılıp kapanıyor, beynimde cümle fikrimi felç eden sıcak, koyu sıvılar dolaşıyordu. Oysa yaşlandıkça en azından birkaç şeyden emin olması gerekmez miydi insanın? Bu sefilliğimin nedenleri üzerine uzun uzun düşünecek vaktim de yoktu. Otuzlu yaşlarında insanın en az sahip olduğu, sahip olduğu yıllara karalar bağladığı şeydi vakit . Bazıları için vaktin kendine uygun işlerle buluşup, tek bir hücreye sığışıp, bir hale yola koyulduğu oluyordu elbet. Ama benim gibiler için, kendine göre yatak bulamamış, bulacağa da benzemeyen bir hayatın bütün ferahlıkları es geçerek azalttığı bir vakitle, ancak azap verici bir karşılaşma söz konusuydu."
Benim bildiğim, nesnelerin insanlara dokunmaması gerekir. Çünkü canlı değillerdir. Aralarında yaşar, onları kullanır, sonra yerlerine koruz. Onlar sadece yararlıdırlar. Oysa bana dokunuyorlar. Çekilmez bir durum bu. Onlarla bağlantı kurmak korkutuyor beni. Sanki hepsi birer canlı hayvan."
Sayfa 28 - Can Yayınları 23. Baskı, Mart 2014Kitabı okudu
Reklam
Sevgili bayan milena'ya, size önce prag'dan, ardından da meran'dan yazdığım kısacık mektuplarıma kesinlikle cevap beklemiyordum. umduğum gibi karşılık yazmadınız da sevinmem gerek. Sessiz kaldığımız her gün iyi olduğumuzun işaretidir. Bu yüzden sevinmem gerek ki, iyi olduğunuzu bildiğim için.. Yarım kalmış bir düş gibi. Önümden geçip
Tek Kollu Şampiyon Karateci Çocuk...!!! Japonya’da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmesiyle bu hayali de yıkılan çocuğun babası, Japonya’nın ünlü bir Judo ustasına giderek yardım istemiş. Usta
BAŞKA İŞ Hep merak ederim Nasıl sevişir kardelen çiçeğiyle kar Ve kar damara nasıl akar, Uzatıp başını ak yorgandan Nasıl sessizce ortaya çıkar? Oysa geldi de denemez Şenlikleriyle bahar. Benim bildiğim bahar Çiğdemle başlar, Bu işte belli ki Başka bir iş var.
http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=49
''Seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. Neyse, önemli değil. Çok zaman geçti sonuçta görüşmeyeli. Paris'ten ayrılmamı biliyorsunuz herhalde. Zaten çok fazla anlatılacak bir tarafı da yok. Neden bana verdiklerini hala anlayamadığım o bursla, şu an ismini yanlışlık yapmamak için
Reklam
Bedenim bir maske altındadır, siz bedenimi o maske ile görürken beni gördüğünüzü zannedersiniz. Oysa size görünen, sizi kaybetmemek için kullandığım maskedir. Sizsiz yapamayacağım gibi, sizin bensiz yapamayacağınızı da düşünerek maskeme bürünürüm her sabah. Ruhum kirlidir benim, sandığınızdan daha da kirli! Onu arıtmasını bilecek kadar aklım var ama bu işi yapacak nasibim yok! Bu ağırlığı yalnız başıma taşıyamayacağımı bildiğim için maskemle çıkarım karşınıza. Size kendinizi iyi hissettiririm, hep sizinleyimdir, her ihtiyacınıza koştururum yüzünüzdeki mutluluğu ve şükranlığı görmek için. Ama ruhum kirlidir benim, sizin gibi temiz olmak için ne yapmam gerektiğini bilirim, aklım da var benim, ama yapacak nasibim yok! Sizin gibi dürüst değilim, sizin gibi çalışkan değilim, işimi de doğru yapmıyorum. Bunu gizlemek için maskeme bürünüyorum. Bulunduğum yere sizin gibi tırnaklarımla kazıyarak gelmedim! Sizin gibi haysiyet ve şeref sahibi de değilim! En çok sizin görevinizde başarısız olduğunuzda arkanıza bakmadan o işi bırakmanıza imreniyorum! Nasıl oluyor da sizin gibi yardım sever olamıyorum, kurallara uyamıyorum, insanların haklarını gasp etmeden duramıyorum! Her sabah gülümseyerek selamlar dağıtıyorsunuz ya, sizin gibi olamadığım için kendime çok kızıyorum. Kendime diyorum ki: "ruhun kirli senin, arınmak için nasibin de yok, gülümseyen yüzlü maskeye bürün yaşamana devam et"… (ihtiyar)
Sözün Yüreği Sözlerimin cam olduğunu düşünüyorum. Onların beni temsil etme gücü oranında, benim de onlara sahip çıkmam gerektiğine inanıyorum. Söylediğim kelimelerin havaya karışmadığından buhar olup bulutlarla buluşmadığından eminim. Kayıtların hiçbir ayrıntı atlanmadan tutulduğuna inancım tam. İnsanların kendi kelimeleri ile yargılanabileceğine
"Soğuk bildiğim bir şeydi, hep üşümüştüm ben. Bir çocukken, yanmayan kaloriferlerin gecesinde yurttaki tek yorganımı bir başkasına kaptırdığımda da; sıcak su fazla gitmesin diye soğuk suyla kış ortasında banyo yapmak zorunda kaldığımız, toplu banyolarımızda da; karlı gecelerde balkona cezaya bırakıldığımda da...Şu an beni sarmalamaya çalışan sıcaklığın aksine soğuk tanıdıktı. Oysa sıcak, o bizim bilmediğimiz evlerde yanan ışıkların fısıldadığı bir masaldı. Benim hiç dinlemeye hakkım olmamıştı."
Sayfa 208 - Postiga YayınlarıKitabı okudu
Franz Kafka
İstesen de ne istediğinin farkında değilsin. Kendini sürekli yalnız hissetmen de bundan. Oysa yalnız değilsin. Ne istediğini bilmiyorsun sadece. Ne istediğini ben biliyorum ve söylüyorum sana ama ben bildiğim ve ben söylediğim için senin ne istediğin olmuyor, benim senden ne istediğim oluyor. Bu sefer de kendini baskı altında hissetmeye başlıyor, benden uzaklaşıyorsun. Susuyorum, susuyorsun. Bu suskunlukta da sen gene ne istediğini bilmiyorsun, benim suskunluğumun bozulup can sıkıntından istifade edeceği ana dek birbirimizden savruluyoruz sadece. |Franz Kafka, Briefe An Milena
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.