Roman olarak tasarlamış bir oyun, oyun olarak tasarlanmış bir roman: Düş Düşe Uğultular
İki bölümden oluşan romanda ilk bölümü tiyatro oyunu olarak ‘Uğultular’ oluşturuyor. Burada Fikret Temizöz’ün roman yazma eylemini, Şeyda’ya olan sevgisini okuruz. Tiyatroda sahneye koyulan oyun aslında okumakta olduğunuz romanın ta kendisi. Buna üstkurmaca
Sahne sanatlarına ilgim ve saygım bitmez. Sahnedeki o heyecan ve gururun tarifi olamaz bence. Spot ışıklarının ve seyircilerin seni takip ettiği bir yerde, bambaşka bir rolle, bir karakterle var olmak.. anlatılmaz yaşanır denilen cinsten bir olay..
Hem bir kitapsever hem de bir sanatsever olarak bu kitabın tam benlik bir kitap olduğunu
Gülme için geçerli olan komik için de geçerlidir. Komik de ciddiyet-olmayan kategorisine girer ve gülmeyle belli bir yakınlığı vardır; gülmeyi tetikler. Fakat oyunla ilişkisi ikincil düzeydedir. Oyunun kendisi ne oyuncular ne de seyirciler için komiktir. Yavru hayvanlar veya küçük çocukların oyunu bazen gülünç olabilir ama birbirinin peşindeki bir çift olgun köpek bizi pek güldürmez. Kaba güldürüyü ve komediyi ukomiku diye nitelendirdiğimizde bu komiklik, oyun eyleminden ziyade ifade edilen düşünceler ve durumdan ötürüdür. Palyaçonun güldüren mimikleri ve sanatı hem saçma hem de komiktir ama gerçek oyun diye adlandırılamaz.
Ortaokulda okuyan ve kısa bir süre önce annesini kaybeden genç,babasıyla
birlikte yaşıyordu.
Babasıyla aralarında çok güzel bir dostluk vardı.Genç
okulun futbol takımındaydı.Takımdaydı ama, ufak-tefek yapısı ve
tecrübesizliği sebebiyle hoca ona bir türlü maçlarda görev vermiyordu.
Bu yüzden her zaman yedek kulübesinde otururdu.
Buna rağmen
İki taraf var, oyuncular ve izleyiciler ; bu seyirliklere duyulan sevgi, seyirciler açısından düşük gelişme düzeyinin en doğru göstergesidir, kabul ederim ama...
Sayfa 275 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Pekâlâ, denecek, işte güzel bir açıklama. Hasımların bu şekilde dövüşmelerini anlayabiliyoruz. Savaş alanından bahsediliyor. Neden olmasın? Aynı şekilde alanın bütününe hâkim olmak için hasmın mevzilerini ele geçirmek ilkesine göre işleyen bir sürü oyun alanı yok mu? Ama bir oyunda hiç olmazsa neyin peşinde koşulduğu bilinir: Kazanmak ve bu zaferin bir oyun veya eğlence olduğu da bilinir. Parti bitince oyuncular sahadan ayrılır. Filozoflar da, iyi amatörler olarak, bu şekilde boşuna dövüşüyor olabilirler mi acaba?
Sadece kazanmak uğruna, dövüşmek ve seyircilerin önünde yeteneklerini sergilemek zevki uğruna? Ama bu derece ciddi bu adamlarda oyun oynama zevki nerede aranmalı? Hem seyirciler nerede?
Carl Sagan sunumuyla başlayan ve şimdi onun rol model olduğu astrofizikçi
Neil deGrasse Tyson 'ın sunumunu yaptığı belgesel dizi sizi evinizden alıp galaksinin diğer köşelerine, dünyanın oluşumundan gelecekte olması muhtemel olaylara götürecek. Her bölümü vay anasını sayın seyirciler dedirten bu diziyi izlemeden ölebilirsiniz sorun değil 😂
DİZİ: SEE
Salgın sonrası görme yetisini kaybeden insanların doğadaki yaşam mücadelesi ve görme yetisine sahip dünyaya gelenlerin bu topluluğu sürükleyişi.
Başrolde Game of Thrones'un Khal Droga'sını canlandıran Jason Mamoa var.
beyazperde.com/diziler/dizi-23163
FİLM:
Isaac Asimov'un 3 robot yasasını da anlattığı eseri
Gergedan fille, ayı mandayla, fil boğayla boğuşacak.
İyi ama, oyuncular hiç oralı değil. Canları sıkılan Romalılar, ayaklarıyla yere vuruyor, tepiniyorlar. Meydana, ellerinde uzun kamçı ve meşalelerle insanlar geliyor. Kamçıyla ateşten maksat, hayvanları çileden çıkarıp birbirlerine saldırtmaktır.
Boynuz ve dişler kana boyanıyor. Mandanın, deşilen karnından, bardakları kumların üstüne çökmüş. Seyirciler de bir canlılık başlıyor. Çünkü kan kokusu almışlardır.
Ama bu, alt tarafı, hayvan kanıdır.