Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Seni nasıl özledim bi­lemezsin. Bu özlem bazen öylesine artıyor, öylesine kabarıyor ki içimde!
Reklam
Emin olma duygusunu çok özledim. Neye elimi atsam şüphe.
Bana gel... Islak sokak lambalarım parıldasın. Adım seslerim, adım seslerine karışsın. Şehir seni özledi. Ben, seni özledim... Ses ver. Sesim sesine karışsın. Nefesim, nefesinde soluklansın. Durulayım seninle. Sende kalayım... Gel sevgili. Gel ki gidişler utansın.
Ruhumu gömdüğüm yer hâlâ belli. Güneşi özledim, sonra seni
''… Yalnız yaşadım… bir indim bir çıktım… Grip oldum… Üzüntüden eriyip öfkeden köpürüp kıskançlıktan çatladım. Bin bir hale girdim… Her gece Emily Dickinson okudum tekrar tekrar… Bazen gecenin üçünde uyanıp belli bir sebebi olmadan ağlarken buluyordum kendimi… Isobel’in sesini… duymayı özlüyordum… İşim yüzünden seyahat ettim… Isobel’inkini unutabilmek için hafızamı insan yüzleriyle doldurmaya çalıştım. Ama tersi oldu… onu daha çok özledim. Bulutu düşünüp yağmura susadım… Değişik bir taktik deneyip kendimi doğaya verdim… Gün batımları güzeldi burada. Her seferinde büyülendim… batan güneş renkleri karşısında sersemler olmuştum… Bu tip manzaralar gözyaşlarıyla bulanıyordu. İnsan olmanın güzel melankolisini hissediyor, kendimi güneşin batışına tamamen kaptırıyordum. Çünkü, gün batımı gibi, insan olmak da arada kalmak demekti; geri dönülemez bir şekilde geceye doğru yol alırken, umutsuzluktan doğan umursamazlığın renkleriyle patlayan bir gün olmak demekti…''
Domingo Yayınları
Reklam
“…Kısacası bir varlık, bir varlığı ne kadar özleyebilirse, ben seni o kadar çok özledim.”
Güneşi özledim, sonra seni. Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.
Hani herkes der ya, “Kalbinizin sesini dinlemeyin.” diye. Onlar yanlış biliyorlar. Bazı insanlar kalbinin sesini dinler ama kalbini yanlış anlarlar. Kalbin “Unut.” der, sen “Özledim.” sanırsın.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.