Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
104 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
“Zafer tankların değil insanın olacak” Diyor kitabında
Adania Shibli
Adania Shibli
https://1000kitap.com/kitap/kitap--3038751949 yazında, Filistinlilerin 700.000 kişinin sürülmesine sebep olan Nakba felaketinin yasını tuttuğu ve İsraillilerin Bağımsızlık Savaşı’nı kutladığı dönemde başlamaktadır.. İsrail askerleri bir grup bedeviyi Negev Çölü’nde öldürür ve aralarında bulunan Filistinli bir
Küçük Bir Ayrıntı 
Küçük Bir Ayrıntı Adania Shibli · Can Yayınları · 2021453 okunma
Emperyal Amnezi
Gelişmekte olan ülkelerin çoğu, yanlış giden her şey için sömürgeciliği suçlamayı neyse ki bıraktı. Uluslararası anlamda sömürgecilik artık mazide kalmış bir hadise olarak görülüyor, zira sömürgecilikten kurtulma yolları eskisi kadar tartışılmadığı gibi sömürgecilik de eskisi kadar kargaşaya sebep olmuyor. (Tabii, var olması veya yitip gitmesinin
Reklam
Eğitim ve İngiliz Dili
Oxford'da verdiğim konuşmanın ardından genç bir İngiliz bir İnternet sitesinde şöyle yazmıştı: "İngiltere, bağımsızlık için gerekli olan aracı Hindistan'a temin etmiştir. Modern demokrasi, bir anayasa ve insan haklarının teminat altında olduğu kendi kendini yönetme fikirlerini Hindistan'a yurtdışında tahsil görmüş
Mustafa Kemal'in İzmir'de, Hayım Naum ile ne görüştüğü, Lozan görüşmelerinde Ingiltere'nin delegesi olan Lord Carson'a ne mesaj götürdüğü, hâlâ bilinmemektedir. Mustafa Kemal, bu konuda, aslında her konuda, kimsenin sözünü dinlemeyen, kendine çok güvenen ve kendi görüşü ne itiraz edilmesine asla tahammülü olmayan bir karaktere
Sayfa 42 - Genç BirikimKitabı okudu
Bitmek bilmeyen sefalet pek çok Latin Amerikalıyı, Asyalıyı ve Afrikalıyı modernitenin başarılı merkezlerine doğru bir maceraya atılmaya teşvik ediyor. Bununla birlikte gittikçe daha çok birey ve grup (Amerikan şehirlerindeki siyah Afrika kökenliler,işgal altındaki topraklardaki Filistinliler, Hindistan ve Myanmar'daki Müslümanlar, Avrupa kamplarındaki Ortadoğulu sığınmacılar, uzak Pasifik adalarında tutsak edilmiş mülteciler vs.) bugün çöp / atık / fuzuli olarak görülmektedirler.
Sayfa 337Kitabı okudu
Geleceği daha az zalim hale getirmek için ahlaki emniyetleri ve metafizik güvenceleri elinden alınmış bir dünyayı sadece sürekli yorumlamamız yeterli değil: Her şeyden önce gündelik şiddet ve güçsüz toplumların servetlerini ellerinden alma stratejilerindeki suç ortaklığımız, ıstıraplar karşısındaki vurdumduymazlığımız üzerine çok daha derin düşünmeye ihtiyacımız var.
Reklam
Modern teknoloji ve mekanik fizik doğayı büyü, gizem ve güzelliğinden mahrum edip yalnız yararlanılacak bir nesne, devasa bir makine yaptığı için de insan doğaya yabancılaşmıştır. “Tanrıların olmadığı yerde hayaletler hüküm sürüyor” diye yazar Novalis. Ona göre modern insan “hiç yorulmaksızın doğayı, yeryüzünü, insan ruhunu temizlemek, şiir öğrenmek, kutsalın her bir izinin kökünü kazımak, mutluluk veren bütün olay ve insanların anısını mahvetmek ve bütün muhteşem süsler dünyasını boşaltmakla meşguldür.”
Sayfa 195Kitabı okudu
Foucault Fransadaki pek çok yakın arkadaşı entelektüeli cezbetmiş olan komünizme de düşmandır. Ama aynı derecede kapitalist Batıyı da küçümsemektedir: onun sözcükleriyle “insanın hayal edebileceği en acımasız, en vahşi, en bencil, en haysiyetsiz, baskıcı toplum”dur.
Müslüman ülkelerdeki ilk kuşak liderlerden İslam hakkında çok az görüş duyulmuştu. Kendilerini emperyalizm karşıtı aktivistler olarak ayırıyorlardı: Örneğin Atatürk bir ulus inşacısı olarak karizması ve otoritesini Türkiye'de İtilaf Devletlerini kapsamlı bir biçimde bozguna uğratarak elde etmişti. İktidarı üstlenmesinden kısa bir süre sonra dünya üzerindeki pan-İslamcıların siyasi umutlarını gözünü kırpmadan yok edip Osmanlı Halifelik makamını feshederek yoluna devam etti. Popüler İslam üzerine ifadeleri yasakladı ve tarikat şeyhlerini tutukladı (bazılarını infaz etti); Şeriat hukukunun yerine İsviçre medeni hukuku ve İtalyan ceza hukukunu getirdi. Comteçu Pozitivizmin bu taraftarı, tutucu muhalefetle karşılaşan pek çok Müslüman liderin özel olarak düşünmüş olabilecekleri şeyi kamusal olarak ifade etti: “İslam, edepsiz bir bedevinin absürd teolojisi, hayatlarımızı zehirleyen kokuşmuş bir kadavradır. Onur kırıcı bir ölüm nedeni olmaktan başka hiçbir şey değildir."* Adolf Hitler, Türk lidere her şeyden çok toplumundaki gerici unsurları iğdiş ettiği için hayrandı. “Kemal Atatürk'ün” diye yazdı, “din adamlarıyla bu kadar hızlı başa çıkması tarihteki en inanılmaz bölümlerden biridir!"
Onlar dini teröre alet etmiş din kardeşlerimiz!
Oldukça yaygın olsa da hatalı bir tezdir bu. Aşırı Islam ciddi bir tehlilke arz ediyor olabilir ama tehdit ettiği "medeniyet" Batıya özgü bir fenomen değil tüm dünya medeniyeti. IŞİD, İran' la ABD'yi ona karşı birlik olmaya boşuna itmedi. Ayrıca ortaçağdan kalma tüm fantezilerine rağmen, aşın İslamcılar bile sırtlarını 7. yüzyıl Arabistan kültüründen ziyade çağdaş küresel kültüre dayıyor. Ortaçağ çiftçi ve tüccarlarının değil dışlanmış modern gençlerin korku ve umutlarına hitap ediyorlar. Pankaj Mishra ve Christopher de Bellaigue'un güçlü bir şekilde ortaya koyduğu üzere, radikal İslamcılar Hz Muhammed kadar Marx ve Foucault'dan da etkilenmiş, Emevi Abbasi halifeleri kadar 19. yüzyıl Avrupalı anarşistlerinin de mirasını devralmışlardır. Dolayısıyla IŞİD'i dahi gökten inmiş esrarengiz bir ağacın meyvesi gibi değil de hepimizin paylaştığı küresel kültürden türemiş kötü bir tohum şeklinde düşünmek daha doğru olur.
Sayfa 100 - Kolektif kitapKitabı okudu
Reklam
Ayrıca ortaçağdan kalma tüm fantezilerine rağmen, aşırı İslamcılar bile sırtlarını 7. yüzyıl Arabistan kültüründen ziyade çağdaş küresel kültüre dayıyor. Ortaçağ çiftçi ve tüccarlarının değil dışlanmış modern gençlerin korku ve umutlarına hitap ediyorlar. Pankaj Mishra ve Christopher de Bellaigue'un güçlü bir şekilde ortaya koyduğu üzere, radikal İslamcılar Hz. Muhammed kadar Marx ve Foucault' dan da etkilenmiş, Emevi ve Abbasi halifeleri kadar 19. yüzyıl Avrupalı anarşistlerinin de mirasını devralmışlardır. Dolayısıyla IŞİD'i dahi gökten inmiş esrarengiz bir ağacın meyvesi gibi değil de hepimizin paylaştığı küresel kültürden türemiş kötü bir tohum şeklinde düşünmek daha doğru olur.
Sayfa 100Kitabı okudu
... Hilafetin son bulması, bütün dünyada Müslümanları sarstı ve dehşete düşürdü. Türk bir yöneticinin kendilerini yabancı kafirlere karşı zafere ve hakka götürmesini ummuşlardı. Ama Batı karşısında kırılgan Türkiye ulus-devletini pekiştirmek için pan-İslamcılığı kullanmaktan geri durmayan Atatürk, şimdi bu lütuf ta bulunmak istemiyordu. Ona göre, Türkiye'nin Müslüman toplumun manevi liderliğini üstlenmesi uygulanabilir değildi. (...) Atatürk bir keresinde ağzından kaçırmıştı: "İslam, ahlaksız bir Bedevinin bu saçma ideolojisi, hayatlarımızı zehirleyen kokuşmuş bir cesettir." Atatürk modernleşmeyi toptan laikleşme ve Batılılaşmayla eşanlamlı gördü ve saçma yollara başvurup Batılı giyimi teşvik ve Türk müziğini "ıslah" etti. Askeri bir üniforma giyip Kürt asileri bombalayan manevi kızlarından biri, model "Cumhuriyet" kadınına dönüştürüldü. Saf bir biçimde bilimin eninde sonunda dinin hakkından geleceğini ve milliyetçiliğin devreye girip Türk Müslümanlara yeni kimlik vereceğini umdu.
Türkiye, yalnızca özgün Batı modeline dayanmakla kalmayıp ona rakip gibi de görünen yerli bir modernlik modeli biçimi geliştiren ilk Müslüman ülkedir. Dahası, bu İslami modernizm, başka yerlerde olduğu gibi, saf imgeleme değil yaşanmış deneyime dayanmaktadır. Batılı düşünceler önemini korur; ama bütün yutulmak yerine, etkinlikleri temelinde değerlendirilmektedir. Batıya yönelik perişan tutumun yerini, yeni bir Türklük gururu aldı. Türkiye'nin ilk açıkça Müslüman başbakanı ve AKP liderlerinin ilk hocası Necmettin Erbakan'ın 1970'te, Türk devletinin Batıyı taklit etmesini alaya alarak yazdığı gibi: "Bu şekilde Avrupalı, onu gözü kapalı ve anlamadan kopya etmemizi sağlayarak bizi bu eşek kafesine koydu ve neticede bizi kişiliğimizi ve asaletimizi terk etmeye mecbur etti. Yani bu konuda başarılı oldu; çünkü kendini aşağılık hisseden ve kendinden tiksinen içeriden devşirme ajanları kullanıp, yüzyıllardır Haçlıların ve dış darbelerin yenemediği Türk'e diz çöktürdü."
Avrupa'ya ait etnik olarak homojen bir ulus-devlet modeli, Avrupa'ya da çok uygun değil. Çok etnisiteli Asya toplumları için özellikle uygunsuz olduğu, Keşmirli Müslümanların, Tibetlilerin, Uygurların, Malezya'da Çinlilerin, Irak'ta Sünni Müslümanların, Türkiye'de Kürtlerin ve Sri Lanka'da Tamillerin yaşadığı acılarla kanıtlanmıştır.
Türkiye'nin İslami modernliği, diğer Müslüman ülkelere ihraç edilebilir olsa da, alternatif bir toplumsal-ekonomik düzene işaret etmez.
216 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.