İNSAN NE İLE YAŞAR
Tolstoy 1885'te yayımlanan bu esere adını veren "İnsan Ne İle Yaşar" adlı öyküde, insanların özünde iyilik olduğunu ve durum her ne olursa olsun iyilik yapması gerektiğini anlatır. "Peki insanların içinde hiç mi kötülük yoktur?" diye bir soru akla geldiğinde ise yazarın başka bir öyküsüne göz atmak
Kötülük, sadece bizi sevmeyen insanlardan içimize akan bir enerji değil...
Kalbinde güzellik olduğuna inandığım sevgiliden, dostum dediğim arkadaşımdan bana doğru aktığını iliklerime kadar hissettiğim bir his kötülük.
Bu hissin yarattığı titreşim öyle büyük ki diğer tüm hisleri silip atıyor. Sevgi ile bağ kurduğum herkesin aynası oluyor, tüm evrene yayıyorum enerjimi ve tüm olumsuzluklar benden yan masadakine, ondan ise bir yandakine geçip evreni sarıyor.
Peki ya bu enerjiyi almayı da, yaymayı da kabul etmezsem nasıl olur?
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Duygularınızın sizi ele geçirmesine izin vermediğiniz kadar insansınız!Öfke, nefret, kıskançlık,hayal kırıklığı...Bu duyguların kontrolü ele geçirip hemen bir davranışa dönüşmesini engelleyebiliyorsanız gelişirsiniz.Peki ya aşk,sevgi,ümit... Bunların da davranışa dönüşmemesi mi gerekir.Evet,dönüşmemeli! Çünkü hissettiğimiz anda sevmek ya da kızmak,kafatasımızın içinde bulunan ve şu ana kadar bilinen en gelişmiş şeye,beynimize hakarettir.Duyguları hormonlarımız yaratır.Hormonlarımızı beynimizle filtrelemediğimiz sürece kafasının içinde değerli evrenler taşıyan zavallı hayvanlarız.
Yoksulluğun oluş nedeni bu ülkenin son derece ahmakça davranmış oluşu. Başka hiç kimse sorumlu değildir bundan. Bundan siz sorumlusunuz. Ama bu ahmakça davranışı o kadar asırdır sergiliyorsunuz ki, yalnız aynı şekilde davranmaya devam etmekle kalmıyor, bundan gurur bile
duyuyorsunuz.
Bu ülke orantısız bir hayat yaşamaya karar verdi. Bu ülke hayat
Harriet Lerner kitabın arka kapağında da belirtildiği üzere hayat dediğimiz karmaşık,gizemli, acı verici ve güzel dansta bize yeni adımlar öğretiyor. Kitabı çok yakın bir arkadaşımın aynı zamanda Psikolojik Danışman olan birinin tavsiyesi üzerine aldım. Çift ilişkileri üzerine yoğunlaşan çeşitli vaka örneklerinden oluşan bu eser doğrusu ilmek
Pervane...
Ne hoş bir sözcük anlamı var değil mi?
"Geceleri ışığa koşan ve ışık çevresinde dönüp duran küçük bir kelebek."
Ve ne kadar hüzünlü geçiyor Behçet Necatigil'in şiirinde:
"Ötede mum yanıyor bir şeyler dönüyor.
Pervaneler art arda ne çabuk ölüyor."
Her zaman kapağından başlamışımdır bir kitabı okumaya.
Eric Arthur Blair ya da bilinen takma adıyla George Orwell, 1984 adlı romanını İskoçya'da veremle mücadele ederken, 1947-1948 yılları arasında yazmıştır. Rus yazar Zamyatin'in "Biz" adlı eserinden esinlenilen romanın ismiyle ilgili de bir kaç söylence vardır. İlk başta "Avrupa'daki Son Adam" (The Last Man in
Duygularınızın sizi ele geçirmesine izin vermediğiniz kadar insansınız! Öfke, nefret, kıskançlık, hayal kırıklığı… Bu duyguların kontrolü ele geçirip hemen bir davranışa dönüşmesini engelleyebiliyorsanız gelişirsiniz. Peki ya aşk, sevgi, ümit… Bunların da davranışa dönüşmemesi mi gerekir. Evet, dönüşmemeli! Çünkü hissettiğimiz anda sevmek ya da kızmak, kafatasımızın içinde bulunan ve şu ana kadar bilinen en gelişmiş şeye, beynimize hakarettir. Duyguları hormonlarımız yaratır. Hormonlarımızı beynimizle filtrelemediğimiz sürece kafasının içinde değerli evrenler taşıyan zavallı hayvanlarız.
“Bu işin kolay olacağını söyledim mi sana? Seni ben iyileştiremem, seni isteğin olmadan iyileştirmek de istemem zaten. Sahip olduğun bütün güç ve sabrı kullanarak savaşım verirsen, birlikte bunu başarırız.”
“Peki savaşım vereceğim diyelim, ne için savaşım vereceğim?”
“Hiç de kolay ya da hoş bir şey için değil. Bunu sana geçen yıl da, ondan önceki yıl da söylemiştim. Kendi meydan okuyuşun, kendi hataların ve bu hatalar yüzünden çektiğin ceza için, kendi sevgi ve delilik tanımın için -yaşamaya başlamanı sağlayacak sağlam, güçlü bir kişilik için olacak bu savaşım.”