Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Peki neden bana annemin günlüğünü vermedin?' Yutkundu. 'Aradığın şey orada değil.' "Ne arıyormuşum Bronz?' "Sevgi" Sevgiyi aradığım bu kadar belli miydi? Çok mu muhtaçtım? Ben sadece annemkn beni neden sevmediğini öğrenmek istiyordum. Beni neden sevmedi? Bana vermediği sevginin bir nedeni olmalıydı. Sadece doğduğum için benden nefret edemezdi. Bir neden olmak zorundaydı. Ya hiçbir neden yoksa, His?
Siz biriktireceğiniz yere mi biriktireceklerinize mi odaklandınız?
"İçine koyacak bir şeyleriniz varsa günün binlerce cebi vardır." Okurken, cebi; delik, ön veya arka, pantolon ya da ceket, yavru ya da normal boyutlu, fermuarlı ya da açık, çanta ya da cüzdan vs. olarak düşünenler olacak. Bir şeyler; belki mutluluk, fırsat, umut, bilgi, sevgi, ortam, bağ, huzur diye koyulacak. Belki birileri yerimize koymuştur... Peki odak noktanız sizin hakkınızda ne diyor? Cebe odaklanmışsanız biriktirecekleriniz vardır ama biriktirecek yeriniz yoktur; bu belki sizin için zamandır, belki ailedir, belki çevre, belki iş, belki de ruh eşi... Bu benim için daha çok pozitif his uyandırıcı. Biriktireceklerinize odaklanmışsanız da biriktirme fırsatınız vardır ama siz ne biriktireceğinizi göremiyorsunuz ya da bilemiyorsunuz veya biriktirmişsinizdir ama haberiniz yoktur. Sizi rahatsız eden "bir şeyler" de biriktirmiş/ birikmiş olabilirsiniz/olabilir. - Bu da negatif hissettirdi.- Doğruluk veya yanlışlık payını ölçmek isterdim...
Reklam
Sanıyorum toprak, bundan böyle toprak olmaktan çıkacak. Ağaca ağaç gibi bakmayan, toprağa toprak diyerek basmayan, adama da adam gibi muameleyi bırakacak. -Peki sen ne yapacaksın? Gözlerime gölgeler düşüyor.Ne yapacağımı adım gibi biliyorum. Çünkü yeni bir șsey değil bu. Eskiden nasılsam, şimdi öyleyim, daha sonra öyle kalacağım. -Ya zaman... Ya bütün bu olup-bitenler... -Zaman.. Her zaman ayn, Güneş aynı, ay aynı, ağaçlar ve insanlar aynı, sevgi ve nefret, korku ve umit hep aynı. Dualar aynı. Kıble tek.
Sayfa 39 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
SAHİP OLMAK YADA OLMAK “Biliyorum ki ben, Tatlı bir sevgiyi, küçük bir sevinci tattığım anlar dışına, Hiçbir şeye sahip değilim.” Goethe Eğer sevdiğim halde, karşımda bir sevgi doğuramıyorsam, yani sevgim bir karşı sevgi üretmiyorsa; yaşamımı seven bir insan olarak dışa vurmam beni sevilen biri haline getirmiyorsa, sevgim güçsüz
Duygularınızın sizi ele geçirmesine izin vermediğiniz kadar insansınız! Öfke, nefret, kıskançlık, hayal kırklığı... Bu duyguların kontrolü ele geçirip hemen bir davranışa dönüşmesini engelleyebiliyorsanız gelişirsiniz. Peki ya aşk, sevgi, ümit... Bunların da davranışa dönüşmemesi mi gerekir. Evet, dönüşmemeli!
Birden düşümde koltuğa oturmuş durumda tabancayı elime aldığımı ve kalbime, başıma değil kalbime dayadığımı gördüm; oysa önceden kesinlikle tam şakağıma ateş etmeyi düşünmüştüm. Göğsüme tabancayı dayadıktan sonra bir iki saniye bekledim; mum, masa karşımdaki duvar birden hareket etmeye, dalgalanmaya başladı Hemen tetiğe dokundum. Bazen düşünüzde
Sayfa 777 - 778, 779, 780, 781, 782 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Peki ya boşanmayan insanlar? Onlar bu boşluk içinde yaşamayı mı öğreniyorlar, yoksa aşk, bazı evliliklerde canlı mı kalıyor?
Sayfa 6 - KoridorKitabı okuyor
BİR ŞEYLER EKSİK Ya sevgiye, ya da arzuya ,nesne olmak istiyoruz. ...arzuladığımıza ulaşmak, arzulandığımızda da ulaşılmak istemiyoruz. ''Sevmeyi becerecek kadar kendi benliğimizden feragat etmeyi bilmiyor, arzulamayı becerecek kadar da bilinmeyene ve tehlikeli olana yelken açmaya cesaret edemiyoruz.''
BİR ŞEYLER EKSİK ," Lacan aşk hakkında konuşurken "Aşk sahip olmadığınız (sizde olmayan) bir şeyi, onu sizden istemeyen birine vermektir/vermeye çalışmaktır, Acınası bir durum gibi görünüyor, değil mi? Ortada verilecek bir şey yok, ama zaten onu isteyen de yok. Ancak "aşk" gene de var. Çünkü o öteki her kimse, onun
Reklam
Peki ama neden acaba tanımadığımız birine, bir adama -hatta bazen anlaşamadığımız bir yabancıya-tutuluruz? Neden onsuz yaşayamayacak denli sevmeye başlarız onu?- Sizinkinin benzeri olan gözlerine bakarsınız ve orada arzularınızın sonsuzluğunu görürsünüz. Alev alev yanan yüzünü, hep ellerinizin arasında tutmak istersiniz. Ve uslu bir köpeğin patileri gibi masanın üstünde duran ellerine, bazen yanağınızı bazen yanan alnınızı bastırmak istersiniz; çünkü bu tür sevgi, yalnızca bir alev, yaşamın fırtınalarına karşı dayanabilen, Tanrı’nın "hiçbir kötülük” düşünmeden yaratmış olduğu, yağla beslenen biricik meşaledir. İnsan, böyle sevgiye yaşamı boyunca bir kez rastlar; ve bu da yaşamın başında gelir, ya da hiç gelmez. Onu tadan, mutlaka kavuşur: Yaşam onu istediği kadar zehirlere boğsun, o, iyi kalacaktır. Ve onu tanımamış, yani tanıyacak yetenekte olmayan zavallıysa, yüreği onunla yanıp tutuşuncaya dek dünyaya geri döner; daha sonra, ya sonsuz yaşama ya da sonsuz yokluğa geri döner.
Sayfa 44 - Yeryüzü Yayınevi, Bilinmeyen
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Bir Şey Öğrendim (Her Şey Olmuş Bir Hiç Tarafından Yazılmıştır.) yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış,
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Kalbini yaşayan hayallerin gözle görünür, elle tutulur şeyler olduğuna inandırmaya başlar. Oysa ki, hepsi yalandır!.. Hem de ne yalan Nastenka, ne yalan… Örneğin; aşık olmuştur… Seviyor… Sevginin sevinçlerini, heyecanını, üzüntülerini bütün kalbiyle tadıyor. Bakın şunun yüzüne: Bu adamın delice hayallerinin sevgili nedir bilmeden kurulduğuna inanabilir misiniz? Demek, o ateşli aşk yalnızca bir düşten başka bir şey değilmiş. Peki ama, dünyadan birlikte uzaklaşarak, hayatlarını, iç dünyalarını birleştirerek yıllarca el ele yürüdükleri de doğru değil mi? Ayrılık anında; çevrelerinde kopan fırtınadan habersiz, siyah kirpiklerinden sızan gözyaşlarını götüren rüzgara aldırmadan sevgilisinin göğsünde ağlayan kız kimdir öyleyse?.. O halde bu da hayaldi. Sevgi, umut dolu dolaştıkları yıkık, hüzün verici, yollarını yosunlar kaplamış bahçenin de aslı yok mu? Ya o ihtiyar, suratsız ve hırçın kocasıyla oturduğu dedelerden kalma garip ev… Adam, birbirlerinden bile gizledikleri aşkın korkuluğuydu. Aşkları temiz ve günahsızdı; ama insanlar gene de fenadır Nastenka!
879 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.