İlk kavşakta, bir polis memuru yollarını kesti ve durmalarını işaret etti. Memur, açık camdan başını uzatırken Çakal iç lambayı yaktı. Adam onu kısa süre süzdü, sonra tiksintiyle başını çekti.
"Hadi yürüyün" dedi dişlerinin arasından, araba hareket ederken. Ardından da mırıldanarak ekledi: "Pis tekerlekler."
(...)
Apartmana giden yolda, yeniden önleri kesildi. Bu kez, Bernard'ın evine yüz metre kala, bir kavşakta karşılarına çıkan iki toplum polisiydi. İçlerinden biri Çakal'ın yanındaki pencereden eğildi ve hemen geriledi.
"Allah kahretsin. Bu halde nereye gidiyorsunuz böyle?" diye sordu.
Çakal ağzını büzdü.
"Sence nereye gidebiliriz, tontonum?"
Memur yüzünü buruşturarak doğruldu.
"Öf be, midemi bulandırdınız. Basın gidin buradan."