radyoda o tını “eski çamlar bardak oldu"
sobaya bir odun daha atıldı
odanın soğuğu kırılsın diye
soba
üzerinde kurumuş portakal kabukları zihnimde çalkalanan sözcükler;
ben portakal kokusu arasında günlerimi kuruturken
aklımın aydınlığıyla kaynaştırdığım mürekkebim neden hâlâ ıslak?🍀
"alıntı"
§
"Kudüs'te çok kalmıştık. Şimdi Lübnan dağlarına ve Beyrut'a gidiyoruz. Îçim deniz için yanıyor. Hiçbir zaman mavi sudan bu kadar uzak kalmamıştım. Kudüs, haham, papaz ve hoca karışımı kuru ve somurtkan bir şehirdir. Beyrut'un bize o kadar övülen serbest sosyetesi ve Lübnan kızları gençlerimizin gözlerinde tütüyor.
Şimendifer ile Lübnan sınırlarına girdiğimiz zaman, yeşil koruların ve zengin villaların mesut görünüşü altında, Suriye açlığını gördük. Atılmış portakal kabukları üstüne üşüşen şiş karınlı çocuklar, ekmek artığı kemiren iskelet kadınlar, ilk defa burada bize cephe gerisini ıstırabını haber verdi."
§
"Neden sadece muz kabuğunu "basıp kaymak düşmek" ile ilgili esprilere konu ediyoruz? Elma kabuğu ya da kavun kabuğu değil ?
YANIT: Bir insan yerdeki muz kabuğuna bastığında ayakkabısıyla muz kabuğu ve muz kabuğu ile yer arasındaki sürtünme katsayısını ölçmüşler Hem de Nobel fizik ödülü almış Japon fizikçiler ölçmüş.
Normal bir