“Bu parçayı çabuk çalmayın Ragtime asla çabuk çalınmaz” Scott Joplin
1901-1906
MUSTAFA KEMAL 25 yaşındayken, önce tutuklanıp, sonra Şam'a sürgüne gönderilirken, Albert Einstein izafiyet teorisini ve meşhur denklemini (E=mc2) makale olarak yayınladı; uzay, zaman, enerji ve kütle kavramları üzerindeki görüşleri temelinden değiştirdi. Rus psikolog Ivan Pavlov, köpekler üzerindeki deneyiyle "şartlı refleks"
Sayfa 508Kitabı okudu
Reklam
"...Günde üç-dört kez çalıyorduk. Önce lüks mevkinin zenginleri için, sonra ikinci mevkideki yolcular için çalıyorduk, ara sıra da zavallı göçmenlerin olduğu yere gidip onlar için çalıyorduk, ama üniformasız, gelişigüzel çalıyorduk, bazen onlar da bizimle birlikte çalıyordu. Okyanus büyük ve korkutucu olduğu için çalıyorduk, insanlar zamanın nasıl geçtiğini anlamasınlar, nerede olduklarını ve kim olduklarını unutsunlar diye çalıyorduk. Dans etsinler diye çalıyorduk, çünkü eğer dans edersen ölmezsin ve kendini Tanrı sanırsın. Ragtime çalardık, çünkü Tanrı’ nın, kimse görmediği zaman, dans ettiği müzikti o..."
Kapitalizmin bir yaratığısın sen, onun ahlak ölçüleri öylesine çürümüş ve ikiyüzlüdür ki senin güzelliğin onun gözünde altının güzelliğinden öteye gitmez, yani kalp soğuk ve yararsızdır.
She thought: Yet I know these are happy years. And ahead of us are only great disasters.
Sayfa 18 - PanKitabı okudu
Kendini ne sanıyordu bu genç; bütün kültürlü dünya haksız, o haklıydı, öyle mi? Martin’in sözleri ve düşünceleri Ruth’un üzerinde bir etki bırakamamıştı. Devrimci fikirlere sempati göstermeyecek ölçüde sağlam bir şekilde bağlıydı müesses nizama. Her zaman müzik dinler, çocukluğundan beri operadan hoşlanırdı; sadece kendisi değil, bütün çevresi de böyleydi. Bu Martin Eden, ragtime müziğinin ve işçi sınıfı şarkılarının içinden, üstelik de yenilerde çıkıp gelmiş biri olarak, hangi hakla dünyanın her yerinde geçerli olan müzik üzerine hüküm beyan ediyordu? Canı sıkılmıştı kızın, gencin yanında yürürken belli belirsiz de olsa hakarete uğramış hissetti kendini. En iyi durumda, en hayırhah ruh hali içindeyken bile Martin’in düşüncelerini dile getirmesini bir kapris, kendisini ise davetsiz gelen yontulmamış bir delibozuk olarak görüyordu. Ama ne zaman ki Martin kapının önünde Ruth’u kollarına alıp dudaklarına sevecen bir öpücük kondurdu, ona olan aşkının depreşmesiyle her şeyi unuttu. Sonra da son zamanlarda sık sık olduğu gibi çevresinin onaylamadığı böylesine tuhaf birini nasıl sevdiği konusunda kafası karışmış halde yatağında dönüp durdu. Ertesi gün Martin Eden değersiz işleri bir kenara bıraktı ve müthiş sıcak bir havada, “Yanılsamanın Felsefesi” adını verdiği makalesini kafasında tartışarak yazmaya başladı. Bir pul eşliğinde yola çıkan makalenin kaderinde, izleyen aylar boyunca üzerinde bir sürü pul görmek ve bir sürü yolculuğa çıkmak vardı.
Sayfa 239Kitabı okudu
Reklam
83 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.