Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
''Yazdıkların şiir değilse kalsın”
…
“Aklınla yapayalnız baş başa
Nice alevli geceler geçtin”
…
“Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla”
Cahit Zarifoğlu
Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok
esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Dünyanın En Güzel Şiirine...
Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat
En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat
Ne güzel bir giriş, dünyaya ne güzel bir geliş... Toprağı kirlerinden arındıran o Yağmur için, rahmet vadilerinin
Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi.
Din, kedinin pisliğini örttüğü toprak
olmamalıdır.
☆
"Hakiki bir müslüman, samimi bir mümin hiç bir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. Dinin şiddetle menettiği şey, fitne ve anarşidir. Çünkü anarşi hiçbir hak tanımaz. İnsanlık seciyelerini ve medeniyet eserlerini canavar hayvanlar seciyesine çevirir." Said-i
İyi düşün doğru karar ver /doğan cüceloğlu‘nun güzel Presleri güzel bir eseri psikoloji de üzerine bir kitap kitapta bir çok konuyu açık getiriyor paradigma empati algı gibi konuların açıkça anlaşılmasını sağlıyor örneğin paradigmayı kişinin taktığı psikolojik gözlük olarak görüyor kendi algısını sonucunda dünyaya algılama biçimi olarak paradigma kişinin gördüklerini gözünden geçirerek adeta bir gözlük gibi algılamasını sağlıyor empati ise sadece kişinin karşısındakinin duygu ve düşüncelerini kendini onun yerine koyarak anlaması yani bakış acısını değiştirmesi olarak tanımlıyor bir örnek veren yazar her insanın eşit olduğunu şu sözlerle açıklık getiriyor her insan bir bilgisayar gibidir aynı donanıma sahiptir ama yazılımları farklıdır örneğin aynı depolama aynı RAM aynı işlemci olan Afrika’daki bir insan ile Türkiye’deki bir insan birinde windows işletim sistemi diğerinde Mac işletim sistemi olabilir sadece yazılımları farklıdır diyor. yazar düşünmeyi de çok güzel açıklamış düşünme içinde bulunan durumu anlayabilmek amacıyla yapılan aktif ve amaca yönelik organize zihinsel süreçtir dört aşamadan oluşur 1.01 sorun çözme 1.02 belirli bir amaçları gerçekleştirme 1.03 bilgi ve olaylara anlamlandırma 1.04 kişileri daha iyi tanıma bunlara ek olarak yazar öncelikle matrisini kitabını eklemiştir.
517 syf.
·
Puan vermedi
Ve bitti... Aslında ne olduysa son düzlükte oldu. Öncesi alışık olduğumuz hayat telaşesinin bir tipik Avrupalı ruhaniyetine bürülü numunesiydi. Ancak son 100 sayfada insanların tamamını ezip geçmeye muktedir olan aşk duygusunun yitirilişini görüyoruz. Martin kendini hayata bağlayan yegâne husus olarak belki aşkı belki ait olmak istediği sınıfın sahte kudretini seçti, bilemiyorum. Ancak tek bildiğim insanı hayata bağlayan hakikatleri, gözlerinin önünde ve en önemlisi zihninde yitip gitmişse o insanın hayata dair ümitleri de yitip gitmiş demektir. İnsanoğlu bu merhaleden sonra kurtuluşa sığınması gerektiğini anlıyor belki de anlamaktan ziyade mağlup olduğunu kabulleniyor. Martin de kurtuluşa sığındı. Onun için kurtuluş ölmekmiş ki bunu fevkalâde bir mücadele sonucunda kabullendi ve gözünü kırpmadan yaptı. Lâkin herkesin kurtuluşu ölmek değildir bence. Çünkü Martin'in ve onun gibilerin hayatında "ölmeden önce ölünüz" gerçeğini taşıyan bir İslam yok malesef. Tabi bu mutlak gerçeği menfaatlerine meze yapan kişiler de onlarda yok. Hülasa insan, kendini sonsuz olmayan bu hayata sonsuz bir ihtirasla bağlayan kavramlara râm olmamalı.
Aşka dair diyeceğimse; aşk, sevenin yüreğinde doğar ve zihninde yaşar. Ne vakit kendine bir sevilen bulur işte o vakit yavaş yavaş ölür. Vesselâm...
Kadim Dünya Rüyalar Senfonisi (Arayış) // Aydın Arıcı
Han yaşadığı gerçeklikle yada rüyasında boyutsal olaylarla geçişleri yaşıyor.Bir an bakıyorsunuz kapılardan geçip sonsuz karanlıktaysa,bir an bakıyorsunuz çölde yada göz alıcı bir yerde ışığın içinde kendini buluyor.Tabi bunlar olurken gördükleride ayrı bir konu.Bu geçişlerinde onu daimi izleyen insanlar,görmekten çekindiği halde kendisine görünen cinler,bilinen bilinmeyen tanrılar,görmeyi beklemediği kişileri gördükçe iyice şaşırmaya başlar.Aslında Han bu gördüklerini yaşadıklarını rüyalarında mı,yoksa gerçekliktemi olduğunu artık farkedemiyor.Han'ın işi "Ram Kom " denilen bir yerde çalışıyor.Yani "Ram Kozmiği" adli bir yerdir.Vasallar,cinler,rüya savaşları,varlık fanusları,ilterişler,para,arenalar,ordular gibi bir çok şey.Yani Han'ın arayış içinde olduğu,varsayımlar döngüler,varyasyonlara ve dünyada sadece insanoğlunun yaşamadığı gibi diğer varlıklarında olmasıyla krallarının olmasını fantastik öğelerle bize anlatıyor.
Sizce Han bunları rüyalarında mı?Yoksa gerçeklikte mi yaşıyor?
Siz hiç rüya veya gerçeklik arasında kaldığınızı düşündüğünüz oluyor mu?
"Senden başkası sen olamaz"
"Hayır sen bensin ben de "Öz'üm" sana yakın olan,yani senin bana yakın olduğun,senin gözlerinin ve zihninin algılayabildiği bir biçim haliyim yani sen öylesin."
"Başlaman gereken yer sensin."
@haimeli123
@arcaydn
#kadimdunyaruyalarsenfonisi
Normal şartlarda bir günde okuyabileceğim bir kitaptı o kadar yavaş o kadar sindire sindire okudum ki.Çünkü sindirmekte zorlandığınız gerçekler yüzleşiyorsunuz.Geleceği iyi anlamak için analizi doğru yapmak lazım. yakın geleceğe dair çokça kitap okumuş biri olarak ilk defa bir kitapta bilimsel verilere dayalı ve bu kadar sade bir anlatımla
AFRİKA PRENSESİ
Ram Oren
Nita Kurrant çeviri
Goa Yayınları
472 sayfa
Hikaye olgulaması mükemmel, anlatımı akıcı ve sade bir eserdi. Okurken elinizden düşmüyor. Her bir bölümü merakla okuyorsunuz.
Hikaye akıcı olmasına rağmen, basımda harf eksikliği dikkat çekiciydi...
Hikayemiz ihanet, yalanlar ve intikam üzerine işlenmişti. Kitaba ismini veren bir elmastır. İsrail'de asker birlikte olan Gia ve Yoran, elmas işine girerler. Afrika'da madende yaşadıkları, Gia'nın başından geçenler ve İsrail'e dönüşleri ve Gia'nın Yoran'a karşı yaptıkları, birinci ve ikinci bölümde işlenmiştir. Üçüncü bölüm, Yoran'nın kızı Keren'in yaşadıkları ve intikam planları, ve sonunda gerçeklerin bir şekilde ortaya çıkma huyu olduğu anlatılmıştır.
Güzel okumalar...
Bilgisayarın Çalışma Mantığını Eğlenerek Öğrenmek
Teknolojiye meraklı olan Efe, Selim ve Selin adında üç çocuğun baş karakter olduğu bu kitap, bilgisayarın çalışma mantığını öyküleştirerek anlatıyor.
Elektrik akımı, ikili mantık (1'ler ve 0'lar), program kodları, antivirüsler, transistörler, manyetik disk, RAM ve harddisk hakkındaki bilgileri, kısacası bilgisayarlar hakkındaki temel bilgileri bir öykü içerisinde, çocukların seveceği bir dille anlatmış.
65 sayfalık ve görsellerle desteklenen bu kitabı bir çırpıda okumak mümkün. Özellikle bilgisayarlara ilgi duyan çocuklar çok sevecektir.
Deniz Canavarını Vurdu Seyit Onbaşı
Bu mermi gündönümü , kuşluk vakti bir yüzün
Bu mermi hiç solmayan çiğdemi ömrümüzün
Bu mermi filizlendi tabyaların ruhuyla
Düşmanın o pas kusan çelikten güruhuyla
Bir başına savaştı Bismillah mihverinde
Bu mermi fecrisadık arıyordu derinde
Her mevzide uçurum, her duada bir nehir
Gökte tufan bulutu; toprak zehir , su zehir
Parçalanmış kalplerin son ahıydı bu mermi
Devlere karşı hüznün silahıydı bu mermi ...
Bu mermi kubbe kubbe ezanlar taşıyordu
Sinesi bin pare ozanlar taşıyordu...
Bu mermiydi ;şanlı bir bergüzardi Millete
Selama ram olanlar düşer miydi zillete
Bu mermiyle bir anda nihan kıldı savaşı "
Tarih 18 Mart 1915'i gösterdiğinde yurdun her yerinden insan düşmana "Çanakkale Geçilmez " diyordu. İmkanlar düşmana karşı az olsa da kalplerdeki vatan sevgisi ve inançla Anadolu'nun ve Boğazların bir kez daha Türk Milletine ait olduğu gösterildi. Böyle bir destanı şiirlerle okumak isterseniz tavsiye ederim.
