Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
168 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Turgut Özakman bu kitabında Rıza Nur'un 14 ciltlik Türk Tarihi kitabından ve Paris'te yazdığı Hayat ve Hatıratım adlı eserinden alıntılar yaparak Rıza Nur'un hayatı hakkında bilgilere de yer vererek okuyucusunu aydınlatmaktadır. Rıza Nur, Milli Mücade döneminde İstanbul'dan Anadolu'ya geçerek birçok kritik görevde
Dr. Rıza Nur Dosyası
Dr. Rıza Nur DosyasıTurgut Özakman · Bilgi Yayınevi · 2019119 okunma
Siyasette 35 Yıl 1. Cilt - Süleyman Arif Emre
Siyasetten Uzak Durun Diyenler Dindarlara Karşı Cevap..! Ehil kişiler siyasetten kaçınırsa, o cemiyette yaşayanların şikayet etmeye hakları olmaz. Siyasetten Uzak Durun Diyenler Dindarlar..! 1- Siyaset bir bataklıktır, yaklaşmamak lazım. 2- Siyaset iyi insanların işi değildir. 3- Müslüman siyasetle uğraşmaz. İbadetinde, işinde
Reklam
Mustafa Kemal'in İzmir'de, Hayım Naum ile ne görüştüğü, Lozan görüşmelerinde Ingiltere'nin delegesi olan Lord Carson'a ne mesaj götürdüğü, hâlâ bilinmemektedir. Mustafa Kemal, bu konuda, aslında her konuda, kimsenin sözünü dinlemeyen, kendine çok güvenen ve kendi görüşü ne itiraz edilmesine asla tahammülü olmayan bir karaktere
Sayfa 42 - Genç BirikimKitabı okudu
Daha önce bahsedildiği gibi Doğu Karadeniz Rumları temsilcileri her fırsatta bu bölgede yaklaşık 850.000 Rum'un yaşadığını ve Müslümanlar'la aşağı yukarı eşit sayıda bulunduklarını ve diğer gayrimüslim unsurlarla beraber düşünüldüklerinde de Müslümanlar'dan daha kalabalık olduklarını iddia etmişlerdi. Hâlbuki Yunanistan'ın başbakanı kendi ağzından Doğu Karadeniz'deki Rum nüfusunu en çok 350.000 olarak söylemişti ki bu aşağı yukarı resmi Osmanlı nüfus istatistiklerinin verdiği rakamlarla uyumludur. İkinci bir husus ise Venizelos'un daha Paris Barış Konferansı sürerken kafasında, Yunan yönetimi altında olan ya da olacak Türkler ile Türk idaresi altındaki Rumlar'ın mübadele edilmesine dair bir düşüncesi olduğudur. Nitekim Dimitri Pentzopoulos da Paris'teki konferanstan dört yıl sonra 1923 yılında Lozan'da kararlaştırılan nüfus mübadelesi ile Venizelos'un öngördüğü homojen bir nüfusa sahip Yunanistan projesinin nihayet gerçekleştiğini belirtmektedir.
Sayfa 71 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Osmalı İmparatorluğu Lozan Antlaşması ile varlığı resmi olarak tamamen ortadan kaldırılınca, ardından Osmanlı'nın son başkenti olan İstanbul'u da içine alarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı'nın kaybedilen topraklarını yeniden kazanma adına yola çıkan son 300 yıllık siyasi mirasını reddetmişti reddetmesine ama bürokrasi mirasını çağdaş medeniyet seviyesine yükseltecek hamlelerden özenle kaçınmıştı. Osmanlı'dan miras aldığı tek adam düzenine bağlı bürokrasi düzenini kurumsallaştırmadılar. Kurumsallaşmayan bu bürokrasi düzeni içindeki eski bürokratlarda işlerine devam ettiler. İşlerine devam eden Osmanlı mirası bürokratlarının kafasındaki siyasi miras olan Osmanlı'nın eski topraklarını yeniden kazanma hevesi asla gayri resmi olarak reddedilmedi. Sadece bunun için zaman kollandı. Yurtta sulh cihanda sulh söylemi dahi bu eski siyasi mirası yeniden devreye koyabilmek için zaman kazanma süresi olarak algılandı. Ülkücüler ve siyasal islamcılar Osmanlının siyasi mirasını son iktidar olan İttihatçılardan aldılar. Onların Osmanlıyı getirdiği son durum malum... Gerisi sizin hayalinize kalmış.
Kürt sorunu ekonomik olduğu kadar etnik bir sorundur. Dolayısıyla, terörizm sorununa indirgenemez. Etnik boyutu yok sayıp militarist çözümlere yoğunlaşmak Kürt sorununu ortadan kaldırmayacaktır. Geçmişten ders alınmalıdır. 2. Meclis'in 1924'te Lozan Anlaşmasıyla Türkiye'yi Dünya Devletleri nezdinde resmi olarak kurmasından bu yana militarist
Sayfa 120 - 1. baskı - Mart 2004
Reklam
Peşinen söylüyorum katılmıyorum
Türk milliyetçiliğinin vatandaşlığa dayalı milliyetçiliklerden biri olduğunu, dolayısıyla üstünde yaşanan toprak parçasını temel aldı­ğını ve bireylerin din, dil, ırk gibi farklılıklarını göz ardı eden ortak bir vatandaşlık bağıyla bir arada tutulduklarını savunan güçlü bir tez vardır. Konu üzerine yapılmış çok sayıda araştırmada, hu­kuki
Lozan, Sevr'in kabul edilip fiilen yürürlüğe girdiği, yani Osmanlı'nin tasfiye edilişinin resmi, hukuki ve siyasî belgesidir.
Mehmet Çelik (Prof.Dr.)
Mehmet Çelik (Prof.Dr.)
352 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap hakkında bir inceleme yapmaktan ziyade yazar ile gazetecilerin yaptığı bir röportajı alıntılamayı daha doğru buluyorum. Bu tür kitaplar artmalı, Alfa Yayıncılığa özellikle bu konuda teşekkürler. Türkiye tarihinde, daha Türkçesi bile yayımlanmadan tartışma konusu olan kitap sayısı, bir elin parmaklarını geçmez. Stefan Ihrig’in ‘Ataturk in
Naziler ve Atatürk
Naziler ve AtatürkStefan Ihrig · Alfa Yayıncılık · 201561 okunma
Hem Afyon Mahkemesindeki eserler – tekrârât-ı Kur'âniye ve melekler hakkındaki iki parçacık müstesnâ olarak – bütün eserler iki sene ellerinde kalarak hem Denizli, hem Ankara Ağır Ceza Mahkemesi berâetine karar vererek içinde suç mevzûu bulamadıkları ve bize iâde etmeğe karar verdikleri ve aynı eserler Isparta Hükûmetinin bir vakit müsâdere
Sayfa 35 - Sözler Neşriyat
Reklam
246 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1097 günde okudu
Tarihe bakarken genellikte hangi yanlışlar yapılır? Türkler isteyerek mi Miüslüman oldular? İslama laikligi kimler getirdi? Osmanlı'da inançları yüzünden kimler yakıldı? Osmanlı imparatorluğu Müslüman olduğu için mi çöktü? Ermeni trajedisi bir soykırım mıdır? Niçin? Abdülhamit "Kızıl Sultan" mı, Ulu Hakan" mı? Vahdettin hain" miydi? Amerika hangi Lozan'ı kabul etmedi? Atatürk niçin yalnız bir liderdi? Menderes bir "Demokrasi Șehidi" midir? Askerler siyasette ne tür tarihi roller oynamıştır? Atatürkçü aydnlar niçin öldürüldü? Prof. Emre Kongar, bu ve benzeri ilginç soruların yanıtlarını, hem resmi, hem de gayri resmi tarihi eleştirerek veriyor.
Tarihimizle Yüzleşmek
Tarihimizle YüzleşmekEmre Kongar · Remzi Kitabevi · 2006950 okunma
"İSMET İNÖNÜ NASIL BİRİYDİ?.."
- " İsmet İnönü’nün askeri kariyerini bir yana bırakırsak, siyasi tarihimizde 50 yıllık bir yeri var. 1922’den 1972’ye kadar devam eden bu siyasi etki, bence bugün bile devam ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin özellikle çekirdek bir kesiminde hala İnönü zihniyeti yaşıyor. Burada Atatürk’ten bağımsız ele alamayacağımız 1922-1938 arası bir dönem var. Bu dönemde ikinci adam gibi görünmekle birlikte, Lozan, başbakanlık dönemi ve 1930’lar itibariyle bir başbakandan çok daha fazlası, cumhurbaşkanının pozisyonuna da ortak olmuş bir İnönü resmi görmeye başlıyoruz. Kemal Karpat’ın deyişiyle 1935 yılından itibaren Atatürk’e dahi “Bizim dediğimizi yapmazsan seni Cumhurbaşkanı seçmeyiz” tehdidinde bulunabilecek bir pozisyona ulaşmış bir İnönü’den bahsediyoruz..." (Mustafa Armağan ile Mülakat-4 Şubat 2019)
21 Kasım'da Ouchy Şatosu'ndaki ilk genel oturumda konferansın resmi dilleri ve iç tüzüğü görüşülürken davetçi ülkelerin, yani Ingiltere, Fransa ve İtalya'nın konferansta başkanlık yapacakları belirtilince, Ismet Paşa Türkiye'nin de başkanlık etmesini istemiştir, ancak reddedilmiştir. Bunun üzerine İsmet Paşa bir Türk temsilcinin konferansa genel sekreter seçilmesini istemiş, ancak yine reddedilmiştir. Türkçenin de konferans dillerinden biri olmasını istemiş, ama yine reddedilmiştir. İsmet Paşa konferansın adının "Doğu Meselesi Hakkında Konferans" olmasına itiraz ederek, konferansa sadece "Lozan Konferansı" denilmesini istemiştir. Sonunda ortalama bir yol bulunmuş ve "Yakındoğu Sorunları Hakkında Lozan Konferansı" adı verilmiştir. Aslında bütün bu tartışmalar, Lozan'da Müttefiklerin "Doğu Sorunu"nu çözmek; Türkleri Avrupa'dan ve Anadolu'dan atma düşleri gördüklerini kanıtlamaktadır. Özetle, Müttefikler Türkiye'ye göz açtırmamaya kararlıdır.
Sayfa 450 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
İngiliz işgaline karşı mücadele eden bir komutan nasıl oluyor da İngilizlerle anlaşmış oluyor? Böyle bir şey asla söz konusu değildir! İşgalin en büyük zanlısı ve azmettiricisi İngiltere'dir. Yunanistan'ı bir nevi tetikçi olarak kullanmışlardır. Silah, mühimmat, para… Hepsi İngilizler tarafından karşılanmıştır. Neden? Çünkü İngiliz kamuoyu, Anadolu'ya asker çıkarmaya karşı çıktı. Onlar da Yunanistan'ı sürdüler. Lozan'da da karşımızda bu İngilizler vardı. Burada bazıları, Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a gelirken İngilizlerden vize almasından hareketle böyle bir iddiayı ortaya atabilirler. Ancak o sırada memleketin içinde bulunduğu şartları düşünün işte; ne kadar üzücü! Payitaht'a gelen herkes aranıyor mesela. Bir yerden bir yere gidebilmek için işgal kuvvetlerinden vize alıyorsunuz. Ülkeyi o duruma düşürenlerin ve onları bugün savunanların utanması, yüzlerinin kızarması gereken bir durum değil mi bu? Paşa, zaten resmi görevliydi.
Sayfa 235 - Kronik YayınlarıKitabı okudu
115 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.