Dosdoğru, dümdüz, ormanın sanki sessiz koridoru olan bu yolda yalnız bizim hayvanların ayak sesleri etrafın dilsiz sessizliği ile konuşarak, birbirine gizli duygularını, sırlarını açıyorlardı.
Sayfa 65 - SadıkKitabı okudu
Yaklaşık on dakikada ışığa ulaştı ve bunun bir lamba direği olduğunu gördü. Durup ona bakarken ve neden ormanın ortasında bir lamba direği olduğunu merak edip şimdi ne yapacağını düşünürken, kendine doğru yaklaşan ayak sesleri duydu. Ve kısa bir süre sonra tuhaf birisi ağaçların arasından ışığın aydınlığına çıktı.
Doğan Egmont YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Bir Şehri Dinlemek
Genellikle Paris'ten gündüz yayılan uğultu şehrin konuşmasıdır; geceleri ise şehir soluk alıp verir, burada ise şehir şarkı söylemektedir. Bu yüzden, bu çanlar orkestrasına kulak verin; yarım milyon insanın mırıltısının üzerine nehrin ezeli yakınmasını, rüzgârın hiç durmayan esintisini, ufkun tepeleri üzerinde org büfeleri gibi kurulmuş dört ormanın uzaktan gelen ağırbaşlı şarkılarını yayın, tıpkı ara renklerde olduğu gibi, tüm boğuk ve tiz sesleri kısın ve dünyada çan seslerinin bu uğultusundan, bu müzik şöleninden, üç yüz ayak yüksekliğinde kulelerde on binlerce sesin hep bir ağızdan söylediği şarkıdan, artık sadece bir orkestraya dönüşmüş olan bu şehirden, bir fırtınanın gürültüsünü yansıtan bu senfoniden daha zengin, daha keyifli, daha görkemli, daha göz kamaştırıcı bir şey olup olmadığını söyleyin.
"...geceleri ise şehir soluk alıp verir, burada şehir şarkı söylemektedir. Bu yüzden, bu çanlar orkestrasına kulak verin; yarım milyon insanın mırıltısının üzerine nehrin ezeli yakınmasını, rüzgarın hiç durmayan esintisini, ufkun tepeleri üzerine org büfeleri gibi kurulmuş dört ormanın uzaktan gelen ağırbaşlı şarkılarını yayın, tıpkı ara renklerde olduğu gibi, tüm boğuk ve tiz sesleri kısın ve dünyada çan seslerinin bu uğultusundan, bu müzik şöleninden, üç yüz ayak yüksekliğinde kulelerde on binlerce sesin hep bir ağızdan söylediği şarkıdan, artık sadece bir orkestraya dönüşmüş olan bu şehirden, bir fırtınanın gürültüsünü yansıtan bu senfoniden daha zengin, daha keyifli, daha görkemli, daha göz kamaştırıcı bir şey olup olmadığını söyleyin."
Sayfa 147Kitabı okudu
Bu çanlar orkestrasına kulak verin; yarım milyon insanın mırıltısının üzerine nehrin ezeli yakınmasını, rüzgarın hiç durmayan esintisini, ufkun tepeleri üzerinde org büfeleri gibi kurulmuş dört ormanın uzaktan gelen ağırbaşlı şarkılarını yayın, tıpkı ara renklerde olduğu gibi, tüm boğuk ve tiz sesleri kısın ve dünyada çan seslerinin bu uğultusundan, bu müzik şöleninden, üç yüz ayak yüksekliğinde kulelerde on binlerce sesin hep bir ağızdan söylediği şarkıda , artık sadece bir orkestraya dönüşmüş olan bu şehirden, bir fırtınanın gürültüsünü yansıtan bu senfoniden daha zengin, daha keyifli, daha görkemli, daha göz kamaştırıcı bir şey olup olmadığını söyleyin.
Sayfa 147Kitabı okudu
Ne yerde bir otçuk, ne de dal arda bir yaprak kıpırdıyordu. Ormanın sessizliğini bozan tek ses ağaçların sık dal arından gelen kanat çırpmalar, bir de arabacı yürürken otlarda çıkardığı hışırtılardı. Derken, ansızın tuhaf, doğaya yabancı bir ses işitildi; sonra bu ses ormanın kıyısında donup kaldı. Sonra aynı ses bir daha, bir daha duyuldu; ağaçlardan birinin gövdesi bu gürültüyü biteviye takırtılarla çevreye yaymaya başladı. Takırdayan ağaç garip bir biçimde sarsıldı, gürbüz yapraklar kendi aralarında bir şeyler fısıldaştılar, dal ardan birine konmuş olan bir narbülbülü kanatları ıslık çalarak iki kere pır pır etti, kuyruğunu sal aya sal aya başka bir ağaca kondu.   Balta, alttan alttan gittikçe boğuk sesler çıkararak kütürdüyor; yavaş, beyaz yongalar çiy düşmüş otlar üzerine saçılıyordu. Derken, vuruşlarla birlikte hafif bir çatırtı işitildi. Ağaç bütün gövdesiyle titredi, biraz eğildi, sonra kökü üzerinde korkuyla irkilerek yeniden doğruldu. Bir an için her şey sustu, ama ağaç bir daha eğildi, gövdesinden yükselen çatırdılar çoğaldı, budakları kırılıp dal arı  alta doğru sarkarak baş aşağı kara toprağa devrildi. Balta takırtıları, ayak sesleri bıçak gibi kesildi.
Reklam