Selam. Bu ayın bir diğer okunan eseri Portnoy'un Feryadı oldu
Yeraltı edebiyatı sevdiğim bir tür başları çok iyiydi aktı gitti fakat ortasından sonra modum düştü açıkçası. Portnoy'un ailesine, inancına, birlikte olduğu sevgililerine, hayata karşı başkaldırısını, isyanını görüyoruz.
Hikâye boyunca doktoruna, ailesiyle yaşadığı
Suçluluk duygusu, korku, iliklerime kadar işlemiş dehşet duygusu! Tehlikeli dolu olmayan, mikrop saçmayan, bela getirmeyen ne vardı onların dünyasında? Hani nerede hayattan tat almak, nerede yiğitlik, cesaret? Anamla babamı hayata karşı bu kadar korkuyla dolduran kimdi?
Önümden geçenler arasında mutlaka ölümü birlikte hissetmiş olduğum biri var. Fakat çok yazık, şimdi ne ben onu tanıyorum, ne de o beni tanıyor. Yaşamımızın en dehşetli anında aynı korkuyu yan yana yaşamıştık. Bu hüzün bana bir rastlantıyı anımsattı. Bir tren yolculuğunda benimle aynı kompartımanda oturan bir kız bana yabancı gelmemişti. Fakat o kimdi? Yıllar önce aynı yatağı paylaşmış olduğum bir kız mıydı, yoksa sadece çamaşırlarımı yamamış bir kız mıydı?
Sayfa 112 - Everest, Türkçesi: Ahmet Arpad, Modern Klasikler, 2018Kitabı okudu
Kitap adıyla da bağlantılı olarak bir psikiyatristin hayatını anlatıyor.
Dr. Ellen Roth, Orman Kliniği'nde çalışan bir psikiyatristtir. Herşey birgün kliniğe gelen yabancı bir kadınla başlar. Meslektaşı ve aynı zamanda erkek arkadaşı olan Chris'in hastası olmasına rağmen o yurt dışına çıkacağı için hasta Ellen'e kalır. Ellen hastayla görüşmeye gittiğinde oda tamamen karanlık, kadın ise kir ve toz içindedir. Konuşmaz ve tepki vermez. Bir süre sonra konuşmaya başladığında ise ağzından sadece 'Beni ondan korumalısın' ve 'Kara Adam' kelimeleri çıkar. Kimdi bu Kara Adam? Kadına ne yapmıştı böyle?
Olaylar böylece sarpasarmaya başlar. Kara Adam şimdi de Ellen'in peşindedir. Peki Kara Adam gerçekten var mı? Yoksa bütün bunlar sadece birer hayal ürünü mü?
Aile içinde hep anlatıp gülüşürlerdi, küçücük bir çocukken pencereden dışarı, yağan kara bakıyormuşum da, aniden içeri dönerek bir ümit sormuşum, "Anne, biz kışa inanıyor muyuz?" diye. Anlattığım şeyi anlayabiliyor musunuz? Hotantolarla Zulular tarafından büyütüldüm ben! Kadir-i Mutlak Tanrı Hazretleri'ni ciddi biçimde rencide etmeden bir bardak sütün yanında bir salamlı sandviç yemeyi bile düşünemezdim. Bir de öyle otuzbiri çekip çekip fışkırtmakla vicdanıma nasıl bir yük bindirdiğimi düşünün hele! Suçluluk duygusu, korku - iliklerime kadar işlemiş dehşet duygusu! Tehlike dolu olmayan, mikrop saçmayan, bela getirmeyen ne vardı onların dünyasında? Hani nerede hayattan tat almak, nerede yiğitlik, cesaret? Anamla babamı hayata karşı bu kadar korkuyla dolduran kimdi?
Tehlike dolu olmayan, mikrop saçmayan, bela getirmeyen ne vardı onların dünyasında? Hani nerede hayattan tat almak, nerede yiğitlik, cesaret? Anamla babamı hayata karşı bu kadar korkuyla dolduran kimdi?
Selamlar herkese. Bugün, Wulf Dorn’ın yazmış olduğu Psikiyatrist kitabının yorumuyla sizlerleyim.
Psikiyatrist Dr. Ellen Roth, kendisi gibi psikiyatrist olan sevgilisi Chris izne çıkınca, onun hastalarına da bakmaya başlamıştı. İlk olarak Chris’in ÖİV dediği ‘Özellikle İlginç Vaka’ olan hastasını ziyaret etmişti: Kadın, şiddet mağduruydu! Her yanı yara bere içinde olan kadın, Kara Adam’ın bunları yaptığını, ‘O’nun tarafından izlenildiğini iddia etmiş ve ertesi gün, kadın ortadan kaybolmuştu! Ellen her yerde onu aramış, kendisi dışında hastayı kimsenin bilmemesi ise onu şaşırtmıştı. Kadının izini bulmaya çalışırken aldığı bir telefon, Ellen’i de bu işine davet ediyordu.
Ya adamın dediği gibi O’nun istediği oyunu oynayacak ya da hastasının ölmesine göz yumacaktı.
Kimdi bu kimliği belirsiz kadın? Ve adam ikisinden ne istiyordu?
Kitabın beni çok çektiğini söyleyemeyeceğim. Kitap gerilim olsa da beni gerecek bir şeyler olmadı. Belki de bu tarz kitap çok okuduğumdandır. Özellikle ilk başlarda oldukça sıkıcıydı. Sayfalar ilerledikçe Ellen gibi herkesten şüphe ettim. Kitabın ortalarına doğru olayı tahmin etmiş olsam da sadece ‘nedenini ya da nedenlerini’ düşündüm. Ve o oraları okumak beni çok gerdi. Yazarın, OyunBaz kitabını çok sevmiştim ama bu kitapta aradığımı maalesef bulamadım. Yine de Şizofren’i okuyacağım, OyunBaz’dan önce onu okumam gerekiyormuş.
Bay Roth, Birinci Dünya Savaşı'nda Alman İmparatorluğu ordusunda binbaşı rütbesiyle görev yapmıştı. Almanya'nın müttefiki Osmanlı İmparatorluğu ordusunda, Başkomutan Enver Paşa'nın yardımcılığını yürüten Alman Askeri Misyonu'nun başkanı von der Goltz Paşa'nın karargahında da çalışmıştı. Savaş sırasında Türkleri yakından tanımış ve sevmişti.