Aziz ruhları şad olsun
~
Ey benim karlı morlu dağlarım!
Ey benim beşiğim, benim vatanım
~
Sayfa 47 - ÖtükenKitabı okudu
Atalarımızın ruhları şad olsun
Ölüm ki, harp zamanında, her an, kirpiğimizin ucundan, koltuğumuzun altından, bacaklarımızın arasından dirseğimizin yanından geçiyor; fakat sulh zamanında bize yalnız hastalık veya kaza halinde gelir.
Harp zamanında ise yaşamak bir kazadır, kazara yaşıyoruz, değil mi?
Ruhları şâd olsun
57. Alaydan bu gök kubbede baki kalan bir hoş sadadır. Çünkü Çanakkale harbinde 57. Alay, tamamen şehit oldu…
Sayfa 222Kitabı okudu
Ne mutlu aziz varlığını, can emanetini, tertemiz bir yürek, müstakim bir niyet ve örnek bir ahlak ile teslim edenlere.
TÜM ŞÜHEDANIN RUHLARI ŞÂD OLSUN.
Ölülerin ardından neden helva kavurulur?
Dinen bir emir olmasa da eski bir Türk geleneği olarak karşımıza çıkıyor. Eski Türkçe de suçig ya da çövenç deniyor. Bazı yörelerde de yağ aşı, yağlaş (ki bu iki terim halen kullanılıyor)... İnsanların bir araya gelmesine vesile olmasının, ka- vurma esnasında çıkan kokunun ölen kişinin ruhuna gittiğine inanılmasının yanında helvanın besleyici ve doyurucu olması, ağzın tatlanması gibi nedenler de etkili olmuş. Kavurulması esnasında çıkan yoğun kokunun çevreye dağılması, o evde cenaze olduğunu duyurmak için araçken, yağ, un, şeker ve suyun her evde bulunması, yapımının kolay ve de maliyetinin düşük olması da âdetin süregelmesinde öteki etken...
Ölenlerin ruhları şâd (Farsçada şâd, huzurlu, mutlu, dingin anlamında), toprakları bol olsun, sevenlerinin başı sağ olsun.
Sayfa 24Kitabı okudu
Aziz ruhları şad olsun!
Tarihe "subaylar savaşı" olarak geçen Sakarya'da, yedisi tümen komutanı, 350'si subay 15 bin şehit verdik.
İsmail oğlu Ramazan, 17 yaşındaydı.
Mustafa oğlu Bahri, 18 yaşındaydı.
Nuri oğlu Ahmet, 19 yaşındaydı.
İbrahim oğlu Mehmet Emin, 22 yaşındaydı.
Mustafa oğlu Aziz, 27 yaşındaydı.
Salih oğlu Halil, 31 yaşındaydı.
Naim oğlu Mehmet Ali, 38 yaşındaydı.
Ahmet oğlu Mehmet, 39 yaşındaydı.
Osman oğlu Abdullah, 41 yaşındaydı. Şehitlerimizin bazılarıydı.
Erlerimiz arasındaki yaş farkı, milletin eli silah tutan bütün yurtsever erkeklerinin topyekûn cephede olduğunun kanıtıydı.
Sayfa 365 - Sia Kitap
Hakları ödenmez; ruhları şâd olsun.
Zirvelerini sis kaplamış dağları görüyon mu?
Oku yaya salan avcıyı?
Bu vatanın dört yanında can diyen,
Tatlı tatlı can veren yiğitlere canım feda,
Gonca bülbülün yâdına düştü
Gönlü yandı, muradına tutuldu
Yüreği deniz kadar geniş güvercinim, lütfeyle!
Sayfa 189Kitabı okudu
Ruhları şâd olsun
Türkçülüğün sistemleştirilip bir ülkü hâlini almasında Gökalp'in çok önemli bir rolü vardır. Tanzimat'tan sonraki yıllarda Ali Suavi, Süleyman Paşa ve Ahmet Vefik Paşa'nın öncülüğünde gündeme gelen Türkçülük meselesini bir sistem dâhilinde, niteliği ve programı bakımından ele alıp inceleyen ilk fikir adamı Ziya Gökalp'tir.
Ziya Gökalp, Yeni Mecmua'da 4 Temmuz 1918 tarihinde yayımlanan "Türkçülük ve Türkiyecilik" başlıklı makalesinde, Türkçülüğün ülküsünün Türk dünyasında kültür birliği olduğunu vurgular.
Sayfa 158Kitabı okudu
Ankara. Rifat Börekçi. Ruhları şad olsun.
Her şeyden evvel bugün öğle yemeğinde size bir ziyafet çekeceğim. Çoktan beridir et gördüğümüz yok. Şimdi emir verip on kıyye(okka, 1282gr) pirzola aldıracağım. Ancak yeter. Bir de irmik helvası ...
Mustafa Kemal Paşa - İsrafa başlamıyalım.
- Bir defaya mahsus. Yarın yine çorba ve bulgur pilavına avdet ederiz.(döneriz)
Gülüştük. Ben icap edenlere para ile emir verdim. Müftü efendinin getirdiği parayı(1000 lira) memleketin eşrafı aralarında toplamışlar; bizim parasız kaldığımızı anlamışlar, Müftü efendi ile göndermişler. Cümlesine teşekkürlerde bulunduk. Müftü efendiyi Mustafa Kemal Paşa çok severdi. Böyle para için değil.. İstanbul' un hurucu alessultan fetvasiyle idamımıza hüküm verdiği zaman bunu cerh ve reddeden bir fetvayı Müftü efendi de topladığı ulema ile müzakere ederek vermişti. Paşa da, Rifat Efendi'ye, Diyanet İşleri Reisi iken her hafta yaver gönderir, bir arzusu olup olmadığını sordururdu; resmi otomobili yok iken bir otomobil tahsis ettirmişti. Mücadelei Milliyeye büyük hizmeti sebk eden Rifat Efendi'yi burada rahmetle yad ederim.
Sayfa 177 - Türk Tarih Kurumu.
