Çok sevgili Aliye, Sana neler yazayım ki sen neşe içinde yüzesin. Ben neşeyi senden öğreneceğim. Hayat ve felaketler beni o kadar gülmekten ve neşeden uzaklaştırdı ki kendimi, senin getirdiğin bu saadet dünyası içinde bile şaşkınlıktan kurtaramıyorum. O kadar talihin kahrına uğramışım ki hayatta bana da mesut olmak nasip olabileceğine inanamayacağım geliyor. Evde iki resmini de karşıma alıp saatlerce bakıyorum ve bu saadet beni adeta sarhoş ediyor. Sevinçten ağlamak istiyorum. Ben son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayırarak birkaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum. Sen bu karanlık ömrümün içinde bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin. Ben bu kadar bol hayat ve saadet yağmuru altında kendimi unutmuş gibiyim. Şimdi ömrümün bir tek gayesi var: bir gün evvel seninle kavuşmak, seni kollarımın arasına almak, güzel, temiz yüzüne saatlerce, senelerce hiç doymadan bakmak. Ancak o zaman tam neşeli, senin istediğin gibi neşeli olabileceğim. Senden ayrı, senden uzak bulunurken benden nasıl neşeli şeyler istiyorsun? Bana yaz Aliye'ciğim. Sayfalarca mektuplar yaz. Herşeyden, hayattan, insanlardan, bahardan, kendinden bahset. Asıl sen bana neşe ver... Ben buna muhtacım. Seni binlerce defa kucaklar, güzel gözlerinden, dudaklarından öperim.
Sayfa 25 - Yapı Kredi Yayınları 14. BaskıKitabı okudu
Sanem. Evlen benimle Sanem. Kadınım ol benim. Yaşadığım tüm acıları, yaptığım bütün kötülükleri, pişmanlıklarımı, hatalarımı akla. Başına çiçekten taçlar yapayım, sana şiirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. Bazı aksamlar DVD’de film seyredelim seninle. Birlikte hüzünlenelim, birlikte gülelim. Sanat galerileri gezelim. Sen
Çok Sevgili Aliye,
Sana neler yazayım ki sen neşe içinde yüzesin.Ben neşe senden öğreneceğim.Hayat ve felaketler beni o kadar gülmekten ve neşeden uzaklaştırdı ki kendimi,senin getirdiğin bu saadet dünyası içinde bile şaşkınlıktan kurtaramıyorum.O kadar talihini karina uğramışım ki hayatta bana da mesut olmak nasip olabileceğine inanamayacağım geliyor.Evde iki resmini de karşıma alarak saatlerce bakıyorum ve saadet beni adeta sarhoş ediyor.Sevinçten ağlamak istiyorum.Ben Son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş,kendimi gülen,oynayan hayattan ayırarak bir kaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum.Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi,kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin.Ben bu kadar bol hayat ve saadet yağmuru altında kendimi unutmuş gibiyim.Simdi ömrümün tek gayesi var:bir gün evvel sana kavuşmak,seni kollarımın arasına almak,güzel, temiz yüzüne saatlerce,senelerce hiç doymadan bakmak.Ancak o zaman tam neşeli,senin istediğin gibi neşeli olabileceğim.Senden ayrı,senden uzak bulunurken benden nasıl neşeli şeyler istiyorsun?
''Yıldızlara çağrılmak gibi bir yazgım yoktu benim ama daha dün bir rüya zamanında karşılaştığımıza seni temin edebilirim.
Bedenin uyuduğu doğrudur ama ruh uyumadığına göre senden çok daha yaşlıyım. Ruhların yaşı yok hafızası var, değil mi ki ben seni 309 yıl önce de seviyordum.
Kaç yaşında olsa da bedenim kırılgan ve geçici, ruhum Tanrı tarafından verildi. Ruhumun göksel varlıklarla kan bağı var. Uzak hatıraları var.
Bedeninden ayrılırken yanında hiçbir şey götürmeyecek olan ruhum, senin hatıranı götürebilir. Ruhum var oldukça ölümsüzlükle bir bağ var aramda. Ölümden sonra da doğmadan önce de sevmek mümkün.''
Sabahattin Ali-Canım Aliye Ruhum Filiz Alıntılar
Sayfa 10
İnsan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir. Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek. Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır.
Sayfa
YALNIZ BİR OPERA
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
İmrendiğin, öfkelendiğin
Kızdığın ya da kıskandığın diyelim
Yani yaşamışlık sandığın geçmişim
Dile dökülmeyenin tenhalığında
Kaçırılan bakışlarda
Gündeliğin başıboş ayrıntılarında
Zaman zaman geri
Çok sevgili Aliye,
Sana neler yazayım ki sen neşe içinde yüzesin. Ben neşeyi senden öğreneceğim. Hayat ve felaketler beni o kadar gülmekten ve neşeden uzaklaştırdı ki kendimi, senin getirdiğin bu saadet dünyası içinde bile şaşkınlıktan kurtaramıyorum. O kadar talihin kahrına uğramışım ki hayatta bana da mesut olmak nasip olabileceğini inanmayacağım geliyor. Evde iki resmini de karşıma alarak saatlerce bakıyorum ve bu saadet beni adeta sarhoş ediyor. Sevinçten ağlamak istiyorum. Ben son zamanlarda herşeyden ümidimi kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayrılarak birkaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum. Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin. Ben bu kadar bol hayatımı saadet yağmur altında kendimi unutmuş gibiyim. Şimdi ömrümün tek bir gayesi var: bir gün evvel sana kavuşmak, seni kollarımın arasına almak, güzel, temiz yüzüne saatlerce, senelerce doymadan bakmak. Ancak o zaman tam neşeli, senin istediğin gibi neşeli olabileceğim. Senden ayrı, senden uzak bulunurken benden nasıl neşeli şeyler istiyorsun?
....... Sen bana neşe ver... Ben buna muhtacım.
Sabahattin Ali
Çok Sevgili Aliye,
Sana neler yazayım ki sen neşe içinde yüzesin. Ben neşeyi senden öğreneceğim. Hayat ve felaketler beni o kadar gülmekten ve neşeden uzaklaştırdı ki kendimi, senin getirdiğin bu saadet dünyası içinde bile şaşkınlıktan kurtaramıyorum. O kadar talihin kahrına uğramışım ki hayatta bana da mesut olmak nasip olabileceğine inanamayacağım geliyor. Evde iki resmini de karşıma alarak saatlerce bakıyorum ve saadet adeta beni sarhoş ediyor. Sevinçten ağlamak istiyorum. Ben son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayırarak birkaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum. Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin. Ben bu kadar bol hayat ve saadet yağmuru altında kendimi unutmuş gibiyim. Şimdi ömrümün tek bir gayesi var: bir gün evvel sana kavuşmak, seni kollarımın arasına almak, güzel, temiz yüzüne saatlerce, senelerce hiç doymadan bakmak. Ancak o zaman tam neşeli, senin istediğin gibi neşeli olabileceğim. Senden ayrı, senden uzak bulunurken benden nasıl neşeli şeyler istiyorsun?
Bana yaz Aliye’ciğim. Sayfalarca mektuplar yaz. Her şeyden, hayattan, insanlardan, bahardan, kendinden bahset. Asıl sen bana neşe ver. Ben buna muhtacım.
Seni binlerce defa kucaklar, güzel gözlerinden, dudaklarından öperim.
Çok Sevgili Aliye,
Sana neler yazayım ki sen neşe içinde yüzesin. Ben neşeyi senden öğreneceğim. Hayat ve felaketler beni o kadar gülmekten ve neşeden uzaklaştırdı ki kendimi, senin getirdiğin bu saadet dünyası içinde bile şaşkınlıktan kurtaramıyorum. O kadar talihin kahrına uğramışım ki hayatta bana da mesut olmak nasip olabileceğine inanamayacağım geliyor. Evde iki resmini de karşıma alarak saatlerce bakıyorum ve saadet beni adeta sarhoş ediyor. Sevinçten ağlamak istiyorum. Ben son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayırarak birkaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum. Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin. Ben bu kadar bol hayat ve saadet yağmuru altında kendimi unutmuş gibiyim. Şimdi ömrümün bir tek gayesi var: bir gün evvel sana kavuşmak, seni kollarımın arasına almak, güzel, temiz yüzüne saatlerce, senelerce hiç doymadan bakmak. Ancak o zaman tam neşeli, senin istediğin gibi neşeli olabileceğim. Senden ayrı, senden uzak bulunurken benden nasıl neşeli şeyler istiyorsun?
Olan olmuştur olacak olan da olmuştur..
..saat kurarak güne başlayanların hikayeleri…
Çaresiz insanlar son bir umut olarak son bir kurtulma arzusuyla toprağın altına girer gibi, karanlıkta bir okyanusun sularına dalar gibi gözlerini kapatırlar. Gözlerini kapamak çocukluktan kalma ilkel bir savunma silahıdır; hiçbir sorunu çözmez, sadece sen
Ve bitti
Sonra yalnız bir opera başladı
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
imrendiğin, öfkelendiğin