Kitlelerin dine karşı duyduğu ilgisizlik halkın en tehlikeli hastalığı olabilir.Fevri gençler ve zeka yoksunu liberaller dinsizligin özgür düşüncenin yansıması olduğunu söylemekle büyük bir hata yapıyorlar. Dinsizlik ruhun zayıflığı ve hastalığıdır.
Geçmişte bir cennetin yaşandığına ilişkin olarak bütün kavimlerde rastladığımız inancı da yine buraya katmak gerekir. Ayrıca, insanlığın içinde barındırdığı bu özlemin bir yansıması, her türlü güçlüğün altedildiği bir gelecek düşüncesine yer veren bütün dinlerde karşımıza çıkar. Öldükten sonra insanın kavuşacağı mutluluk, o ezeli yinelenme, ruhun aralıksız bir gelişim süreci geçireceği inancı da başka türlü yorumlanacak gibi değildir. Elimizdeki bütün masallar, insanların mutlu bir geleceğe kavuşma umudunu gönüllerinde sürekli yaşattığını kanıtlamaktadır.
Sayfa 119
Reklam
“Yöneticiler iyi veya kötü, kahraman veya zalim olsun, onlar kendi milletlerinin birer yansıması, milli ruhun birer kopyasıdırlar. Onlar, halk kitlesinin içinden doğmuştur. Bir millet nasılsa, yöneticileri de onlar gibidir.”
Tanrı gerçekten var mı, yoksa kutsal imtiyazlarının korunmasını gözeten bu yeryüzü güçlüleri tarafından, vatandaşlarını daha da rahat sömürebilmek için, kendi taşanlarına göre mi yaratılmıştır; yeryüzünün gökyüzüne bir yansıması mıdır; bu gibi şeyleri artık umursamıyor, ben yalnız sabaha çıkıp çıkmayacağımı bilmek istiyordum. Ölümün karşısında mezhebin, imanın, itikadın ne kadar gevşek ve çocukça olduğunu hissediyordum. Sağlığı yerinde ve mutlu olanlar için, eğlencelik şeylerdi bunlar. Ölümün ve çektiklerimin korkunç gerçeği karşısında, kıyamet günü üzerine, ruhun ahretteki mükâfatları üzerine bana telkin ettikleri şeyler, tatsız bir aldatmaca oluyordu. Bana öğrettikleri dualar, ölüm korkusu karşısında etkisizdiler.
Yunus Emre ve Aşık Veysel Ruhu
Yunus Emre ve Aşık Veysel aynı çağda yaşamayan ama aynı ruhtan beslenen, etkileri vefatlarından sonra bile gönüllere yol ve yön gösteren Anadolu'nun bağrından çıkan ender kimselerdendir. Kibir furyasına kapılmadan yaşantıları ile mütevazılığın simgesi oldular. Siretin surete yansıması ile aradan çağlar veya yıllar geçse de içselleştirdikleri ruhun evrende farklı bedenlerde yaşaması açıkçası başka bir boyuttur.
“...Ben, ruhun varlığına inanmam. Ölümden sonra hayatta kalan hiçbir şey yoktur. Beden, insan zihninin organik düzeneğidir. Çalışıyorsa, hayattaysa düşünce üretir. Beyindeki elektrik akışının sona ermesiyle ne ruh kalır ne de zihin. Nasıl bir akü, elektriğin kendisi olduğunu iddia edemezse, insan da enerjinin kaynağı olduğundan söz edemez. Ama hayalperestlik ölümlüye hastır. Tanrı’nın yansıması olduğunu iddia etmek, ölünce ona dönmek, ölümlü bir deri çantada ölümsüz bir ruh taşımak..”
Sayfa 37
Reklam
517 öğeden 311 ile 320 arasındakiler gösteriliyor.