Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bugün Türkiye için çok önemli bir toplantı yapılacaktı. Toplantının İstanbul'da olması da ayrıca önemliydi. Şehrin imar çalışmaları hızla sürüyordu. Dünya hızlı bir sürece girmişti. Küresel bir savaşın ayak sesleri geliyordu. Amerika buradaki çatışmayı kaybetmiş olabilirdi, ama iktidarı bir biçimde ele geçiren Stillson hükümeti, Sir Eli'nin çılgınca isteklerinin aracı olmuş görünüyordu, üstelik Metal Fırtına operasyonundan çok ders çıkarmış olan Rice ve Rumsfeld'in tüm önleme çabalarına rağmen. Toplantı Dolmabahçe Sarayı'nda yapılıyordu. Taraflar, geniş yemek salonunda buluşacaktı. Rusya, Çin ve Hindistan'ın siyasi liderleri katılacaktı toplantıya. Erdoğan salondaki hazırlıkları kontrol ettikten sonra konukların gelmekte olduğu uyarısı ile sarayın bahçesine çıktı ve tören alanına geldi. Protokol gereği yapılan törenlerden sonra yemeğe geçilmiş ve en sonunda özel bir odaya kapanan liderler Türk kahvelerini içerek konuşmaya başlamışlardı. Dört lider ve çevirmenlerinden başka kimse yoktu odada.
ABD'nin eski başkanlarından ve en önemli stratejistlerinden birisi olan Nixon Kaçırılmaz Fırsat isimli kitabında şöyle demektedir: "İslâm sadece din değildir. Bilakis İslâm büyük bir hadaratın esasıdır... İslâm ve Batı birbirine zıt iki unsurdur. İslâm'ın nazarında dünya daru'l İslâm ve daru'l harp diye iki kısma ayrılır ve birincisinin ikincisine galip gelmesini gerektirir." Radikaller hakkında da şöyle diyordu: "Onlar, maziyi yeniden diriltme yoluyla eski İslâm hadaratını geri döndürmek hususunda çok çok kararlıdırlar. Ve bununla İslâm şeriatının tatbik edilmesini hedeflemektedirler. İslâm'ın din ve devlet olduğunu seslendirmektedirler. Onlar geçmişe bakarak onu gelecek için bir hidayet hâline getirmek istemektedirler." Yine aynı şekilde 2008 yılında Amerika Başkan adaylarından Patrick Buchanan tarafından kaleme alınan bir makalede şöyle denilmektedir: "İslâm düşüncesi Müslümanlar arasında kök saldı, artık onun meyve verme zamanı geldi ve büyük güçlerin orduları kesinlikle ona güç yetiremeyecektir." ABD ulusal güvenlik danışmanı Muhammed Ebyârî ise İslâm halifeliğinin görünmesinin önlenemez bir gerçeklik hâline geldiğini, ABD'nin ise onu engellemeye çalışmak yerine onu kuşatması ve onunla çalışması gerektiğini vurguladı. 2003 yılında Irak işgalinin ardından ABD eski Savunma Bakanı Rumsfeld, ABD'nin Irak ve Körfez'deki askerlerinin çekmesi hâlinde, Hilâfet Devleti'nin ortaya çıkabileceği hususunda uyarıda bulundu.
Sayfa 144 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
'bilinmeyen bilinenler’, bildiğimizi bilmediğimiz şeyler
“2003’te Rumsfeld biraz amatörce, bilinen ve bilinmeyen arasındaki ilişki hakkında felsefe yapmaya girişti: ‘Bilinen bilinenler vardır. Bunlar bildiğimizi bildiğimiz şeylerdir. Bilinen bilinmeyenler vardır. Yani, bazı şeyler vardır ki bilmediğimizi biliriz. Fakat bilinmeyen bilinmeyenler de vardır. Bunlar bazı şeyler ki bilmediğimizi bilmeyiz.’ Onun eklemeyi unuttuğu önemli bir dördüncü tanım var: 'bilinmeyen bilinenler’, bildiğimizi bilmediğimiz şeyler ki bu tam anlamıyla Freudcu bilinçdışıdır...”
Yazar Thomas Powers'a göre 11 Eylül'den dokuz ay önce istihbarat personeli "yönetimi Usame bin Ladin'in teşkil ettiği tehlike hakkında kırk defa uyarmıştı ama yönetimin duymak istediği bu değildi ve duymadı da." Bush'un 6 Ağustos'ta Teksas, Crawford'taki çiftlik evinde aldığı Başkan'ın Günlük Bülteni "Bin Ladin ABD'de Hava Saldırısı Yapmaya Kararlı" başlıklıydı. Bülten, uçak kaçıran El-Kaide ajanları tehdidini ele alıyordu. Bush, her zamanki gibi ilgisizdi, bilgi veren CIA memuruna, "Anlaşıldı. Sen üstüne düşeni yaptın," dedi. Tenet daha sonra, "sistem kırmızı ışık veriyordu," demişti. Yine de, Bush o kadar küstahtı ki Nisan 2004'te bir basın toplantısında, " insanların uçakları binalara çarpacağına dair herhangi bir ipucu almış olsaydım bu ülkeyi korumak için yerin altını üstüne getirirdik." dedi. ... Bush'un, Cheney'in, Rice'ın, Rumsfeld'in, Wolfowitz'in ve kafadarlarının Amerika Birleşik Devletleri'ne yapılan bu suç saldırısını iki İslam ülkesine karşı savaş başlatmak için bahane olarak kullanacağını o sırada hiç kimse tahmin edemezdi. O savaşlar ki ABD'ye Usame Bin Ladin'in verebileceğinden daha çok zarar verecek ve ABD Anayasası'nı ve Cenevre Sözleşmesi'ni parçalamaya başlayacaktı.
Sayfa 527Kitabı okudu
2003'te Rumsfeld biraz amatörce, bilinen ve bilinmeyen arasındaki ilişki hakkında felsefe yapmaya girişti: 'Bilinen bilinenler vardır. Bunlar bildiğimizi bildiğimiz şeylerdir. Bilinen bilinmeyenler vardır. Yani, bazı şeyler vardır ki bilmediğimizi biliriz. Fakat bilinmeyen bilinmeyenler de vardır. Bunlar bazı şeyler ki bilmediğimizi bilmeyiz.' Onun eklemeyi unuttuğu önemli bir dördüncü tanım var: 'bilinmeyen bilinenler', bildiğimizi bilmediğimiz şeyler ki bu tam anlamıyla Freudcu bilinçdışıdır...
Sayfa 6 - Encore YayınlarıKitabı okudu
Eski Amerika Devlet Bakanı Donald Rumsfeld, bazı bilinmez bilinmeyenler şimdi artık bilinen bilinmezler ya da bilinen bilinenler haline geldiler diyerek farkında olmadan Shannon bilgi teorisinden kuantum teorisine son derece güzel bir geçiş yapmıştı. Kuantum görüşü daha bir dolu bilinmez bilinmeyen olduğu gerçeğini dışlamıyor, yani hâlâ ne bilmediğimizi bilmiyoruz. Öyle ki dört gözle beklediğimiz daha bir sürü şey var!
Sayfa 136 - PdfKitabı okudu
Reklam
Rumsfeld rapora yazdığı önsözde, olaylara değil trendlere önem verdiklerini vurguluyor.
Ve Rumsfeld'in tasnifindeki bilmediğimiz bilinmeyenler gibi,bilmediğimizden haberimiz olmayan da bir sürü şey vardır.
Sayfa 86
Çinlinin bedduası bize tutmuş olmasın
“ Çin’de, eğer birinden gerçekten nefret ediyorsanız, ona “inşallah ilginç zamanlarda yaşarsın.”diye beddua edilirmiş. 2003’te eski ABD savunma bakanı Donald Rumsfeld biraz amatörce, bilinen ve bilinmeyen arasındaki ilişki hakkında felsefe yapmaya girişti: “Bilinen bilinenler vardır. Bunlar bildiğimizi bildiğimiz şeylerdir. Bilinen bilinmeyenler vardır. Yani, bazı şeyler vardır ki bilmediğimizi biliriz. Fakat bilinmeyen bilinmeyenler de vardır. Bunlar bazı şeyler ki bilmediğimizi bilmeyiz.” Onun eklemeyi unuttuğu önemli bir dördüncü tanım var: ‘bilinmeyen bilinenler’, bildiğimizi bilmediğimiz şeyler.
bildiğim bir şey varsa o da bir şey bilmediğimdir
2003’te Rumsfeld biraz amatörce, bilinen ve bilinmeyen arasındaki ilişki hakkında felsefe yapmaya girişti: ‘Bilinen bilinenler vardır. Bunlar bildiğimizi bildiğimiz şeylerdir. Bilinen bilinmeyenler vardır. Yani, bazı şeyler vardır ki bilmediğimizi biliriz. Fakat bilinmeyen bilinmeyenler de vardır. Bunlar bazı şeyler ki bilmediğimizi bilmeyiz.’ Onun eklemeyi unuttuğu önemli bir dördüncü tanım var: ‘bilinmeyen bilinenler’, bildiğimizi bilmediğimiz şeyler ki bu tam anlamıyla Freudcu bilinçdışıdır...
Reklam
Bunlar bilinen bilinenlerdir. Bunlar bildiğimizi bildiklerimizdir. Bilinen bilinmeyenler vardır. Yani bilmediğimizi bildiğimiz şeyler vardır. Bilmediğimizi bilmediğimiz şeyler vardır. Donald Rumsfeld
Neyi bilmediğimizi her zaman biliyor değiliz. Donald H. Rumsfeld'in eşsiz sözcükleriyle söylemek gerekirse, "bilinen bilinmeyenler ve bilinmeyen bilinmeyenler var".
Sayfa 34
Bilgiyi bilmediğini bilen kişi olmak çok önemli .
Eski ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld böyle durumlar için yaptığı şu açıklamayla çokça (ve haksız yere) tiye alınmıştı: "Bildiğimiz gibi, bilinen bilgiler vardır; bildiğimizi bildiğimiz şeyler. Aynı zamanda bilinen bilinmeyenler vardır, yani ortada bilmediğimiz bir şeyler olduğunu biliriz. Ama bir de bilinmeyen bilinmeyenler vardır, bilmediğimizi bilmediklerimiz."
Amerikan Savunma Bakanı Rumsfeld, seksenli yıllarda Saddam'ı ziyaret etmiş ve İran'a karşı savaşta Irak'a destek olacaklarını belirtmişti. Belki bu geçmişte kalmış önemsiz bir detay olarak görülebilir, ancak birçok Iraklı gibi onun için de bu davranış bazı Amerikalı siyasetçilerin ne kadar ikiyüzlü ve fırsatçı olduğunun açık bir göstergesi.
Sayfa 102 - Kitap Yayınevi, Gül ÖzlenKitabı okudu
85 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.