Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir yolda geniş adımlarla yürürken hayal âlemine dalmaktan; denizin kenarında, dağların eteğinde gönle ferahlık veren bir rüzgâra karşı, ışık içinde yürümekten; yürürken düşünmekten daha tatlı ne vardır? Derbeder bir şekilde yolculuğa çıkan bir ruha iki saatçik bir yolculukta ne kadar hayal ne kadar aşk ne kadar geçmiş vaka varsa hücum eder!
Bir deli sadece, yalnızca, asla, bizatihi deli değildir.Şehrin hafızasıdır.Şehrin vicdanıdır. Merhamet adlı bir delikli çalgıdır .On deligi vardır ney gibi.O öldüğünde delikler bir bir kapanır .Merhamet akmaz olur. Vicdan susar. İyilik bir kapıdan savuşur. Hoşgörü konuşmaz.Edep yerini şaşırır.Tevazu hoyrat bir rüzgara boyun eğer.Dostluk bir köşede ağlar.Düşküne el vermek bir kelime grubuna dönüşür.Düşene bir de sen vur sözü dillerden kalplere hücum eder. Akıl, imaniı da deliliği de alt eder ve hesapsız sevmenin yerini tartıyla dolaşan insanlar alır.
Reklam
SIFIRA CEVAP Benim, sıfırlarla uğraşacak zamanım yoktu. Fakat o “Sıfır”, “Dâvam” adıyla çıkardığı kitabın bir kısmında bana taarruz ve hattâ hakaret etmeğe yeltendiği için, zamanımı israfa mecbur oldum. Yazması kalemime ağır gelen “Hasan Ali”yi kullanmaktansa, sevimli ve hoş “Sıfır”ı ele almağı tercih ettim. Kendisi her ne kadar, ancak Atatürk’e
CENK ARABALARI İLE SAVAŞ Kuzey barbarları arasında, yani eski Çinlilerin tabiriyle “Ok ve yay” adamları, uzun günler ve beyaz dağlar memleketinin sakinleri arasında, güler yüzlülüğe ve kahkahaya meyillilik göze çarpardı. Çünkü bu insanlar için hayat aralıksız bir didişme, tabiatın şiddetlerine ve ıstırap haline tabi, sefaletin
SOLUNGACINA BETON BAĞLI BALIK
Gerçek mi rüya mı ayirt edemediğim incecik bir çizgide yürüyordum. Rüzgara bile direnemeyen kuş kadar hafif bedenimi zar zor taşıyan minik ayaklarım, benden bağımsız olarak takip ediyorlardı o çizgiyi. Gözkapaklarımı kapatamıyordum. Sanki üstten biri açık tutuyordu onları. Bir kuklaymışım da birisi tarafından yönetiliyormuşum gibi... O birisi,
Sonra "Ağaç öldü" diyorlar! Ben ölmedim Dulcinea! Ne tuhaf, şövalye hikayeleriyle dalga geçmek için beni yaratan Cervantes öldü! Onun için üzgün müyüm, bilmiyorum. Üstünden dört yüz yıl geçti. Cervantes beni yazarken belki de eğlenmişti. İnce uzun bacaklarımı yeni doğmuş bir tay gibi titrek göstererek, bırak canavarlara karşı
Sayfa 144 - Tün KitapKitabı okudu
Reklam
Rüzgâra Hücum
'Geveze rüzgâr, artık sus! Kulaklarım boş laflarınla doldu... Ey acuze öl! Öksürüklerinle, iniltilerinle evim sarsılıyor. Buradan, mamurelerden, insanlardan uzağa git ey cisimsiz cüce! Himalaya tepelerinde mekân tut ve bizi rahat bırak! Sen olmasaydın belki insanlar da, lüzumsuz yere, insafsızca birbirlerini kırıp dökmek, yakıp yıkmak, iz'aç etmek dersini öğrenmemiş olurlardı. Dünya sensiz bir cennete dönerdi!'
Sayfa 137 - Semih Lûtfi KitabeviKitabı okudu