İnsanlar bazen kendi yaptıkları hatalarından çok, başkaları hataları yüzünden yıllar boyunca deli olmadığı halde ve başkaları tarafından deliymiş gibi görünüp, tımarhaneye yatırıldı. İsyan bunlardan biriydi.! Babası öldükten sonra, kardeşi tarafından bir tımarhane hastanesine kapatılıp yıllarca eşi Clara’ya ve yeni doğmuş kızı Bakü’ye hasret
Sabah sabah içilen kahvenin fazlası zararlıymış mideye, azaltmalısın" diyorlar...
Bilmiyorlar ki;
Ben, sabah kahvesini fincandan değil; onun gözlerinin içinden içiyorum...
Nasıl azaltabilirim?..
Edebî kimliğini , (Sait Faik hayranı) fakülte hocamdan işittiğim Vüs'at Orhan Bener'in İlk eseridir Dost. Özellikle hocamdan bahsederek giriş yaptığım bir incelemedir ki; kişinin yaşamında zorlukların ve o zorlukların içinde yoluna çıkanların ehemmiyeti bir nebze idrak edilsin isterim.
Başarılı bir fakülte öğrencisi olmama rağmen tüm
"Her güne aynı yerde başlamak ve aynı yerde bitirmek istiyorum - senin yatağında. Ya da benim yatağımda. Her neyse. Yeter ki içinde olayım. İyi geceler öpücüğü ve günaydın öpücüğü arasında geçen saatleri doldurmak için yapmayı planladığın sıkıcı boktan şeyleri bana anlatacaksın ve ben de ne zaman başımı sallamam gerektiğini bilecek kadar seni dinleyeceğim. Seninle aynı fikirde olmamak, yüksek sesle tartışmak ve sonra ikimizin de sinirini sevişerek atmak istiyorum. Gidip gün boyunca kontrolü elinde tutan baş belası bir iş kadını olmanı ve sonrasında yatak odasında kontrolünü bana bırakmanı istiyorum. Sen sabah kahvesi kuyruğundayken, güzel teninin her yerinde iz bırakmanın hayalini kurarak seni uzaktan izlemek istiyorum. Sırf senin güldüğünü duymak için o sıkıcı Shakespeare eserlerini okumak ve dalga geçmek için kullanmak istiyorum."
SÜT
Senelerden beri yapmadığım şeyi yaptım: Süt içtim. Dükkânın içinde su buharı, süt kokusu, insanı ağlatıp uyutacak, kırk sene evvelki bir beşik hatırasına kadar sürüklüyordu... Evet, senelerden beri ne erken uyanmış, ne de süt içmiştim. İşe sütle başlıyorduk. Ne haristi parmaklarımız anamızın göğsünde. O ne dişsiz bir canavar ağzı idi
eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum
gece yarısını yaşamaktan yorgunum
ayazın avucunda unutmuştun ellerini
önünden geçtiğim halde beni tanımadın
ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım
şiirlerim külrengi kumrular gibi uçuyorlar
bakır çalığı göklere katiyen tahammülüm yok
hele paris’in gökleri aklımı başımdan alıyor
bana seni senden evvelki