"Donatella!" Ses şimdi daha yakın, daha telaşlıydı ve bu kez sese son derece ısrarcı iki el de eşlik ediyordu. Eller, onu sudan çekip çıkarırken, Tella'yı mürekkep ve kalp kırıklığı kokusuyla sarıyordu. Dante. Dante onun sırılsıklam başını şefkatle kucaklayıp göğsüne yatırdı. "Benim için gözlerini açabilir misin?" "Belki burada uyuyup gitmek istiyorumdur," diye geveledi Tella. "Senin kollarında olmaktansa böylesinin daha güvenli olduğuna bahse girerim." Dante, "Kollarımın nesi tehlikeliymiş?" diye homurdandı. "Bana göre her şeyi." Tella gözkapaklarından birini yavaşça araladı. Erken sabah sisinin parçaları Dante'nin kara saçlarını hazin bir hale misali taçlandırmıştı. Tella acaba ne kadar süre orada yatmıştı? Ayrıca, Dante niye bir intikam meleği gibi görünüyordu?
Sayfa 290Kitabı okudu
Vahy’in Çeşitleri
Birincisi: Rüya-yı Sâdıka. Bu, Efendimiz'e (s.a.) gelen vahyin başlangıcı idi. (Rd. yasında ne görürse sabah aydınlığı gibi çıkar, aynen gerçekleşirdi.)58 İkincisi: Meleğin görünmeden onun kalbine ve ruhuna bazı şeyleri bırakması. Ni. tekim Efendimiz (s.a.) buyuruyorlar: "Ruhu'l-Kudüs (yani Cebrail) ruhuma üfledi ki hiçbir nefis
Sayfa 76
Reklam
Vehb. b. Munebbih, İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etmiştir: Cenab-ı Allah'ın Semhail isimli bir meleği vardır. O hicab meleklerinden biridir; her namaz vaktinde yüce Allah'tan namaz kılanların beratlarını alır. Mü'minler kalkıp abdest alarak sabah namazını kıldıklarında Allah'tan onların beratını alır. O beratta, evvel ve baki olan Allah'ın hattıyla şöyle yazılıdır: "Erkek ve kadın kullarım, sizi kendi gözetimim altına aldım; zimmetim, korumam ve kanatlarımın altındasınız; izzetime yemin olsun ki sizi hüsrana uğratmayacağım, öğle namazına kadar günahlarınız bağışlanmış bulunmaktadır."
Sayfa 214Kitabı okudu
Yaşanmış Hikayeler / Emanetçi
Sabah saat 9:15… Kadının mahmur gözleri, üzerine doğan güneşin okşamasıyla binbir güçlükle açıldı. Tam oniki saat uyumuştu. Kahvaltıya kalkmadan bu gün yapması gereken şeyleri bir şerit gibi zihninden geçirdi. İstemeye istemeye yatağından doğruldu. Günlük işlerine koyuldu. Bir saatlik koşuşturmadan sonra karnının iyice acıktığını hissetti. TV
Sayfa 249 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Vehb İbni Mahebbih anlatıyor: "Peygamberlerden biri elli yıl devamlı Allah'a kulluk etmiş. Allah ona "kuşkusuz seni bağışladım" demiş. Peygamber "Ey Rabbim günah işlemedim ki benim neyimi bağışlıyorsun" demiş. Bunun üzerine Allah boyun damarlarına şiddetli acı vermiş. Acıdan uyuyamayarak sızlanıp durmuş. Sabah meleği yanına geldiğinde meleğe şikayette bulunmuş. Melek: "Rabbin sana diyor ki: "Elli yıl yaptığın ibadet bu boyun damarında hissettiğin acının şikayetinin günahını bağışlamaz!"
Sabah yıldızı Lucifer:
"Eskiler, Venüs'ü yani sabah yıldızını, meşale taşıyan bir genç figürüyle betimlemişlerdi. Aziz Jerome, İnciller'de İsa'nın Şey­tan'dan "cennetten düşmüş bir kıvılcım" diye söz ettiği bölümü çevirirken, sabah yıldızı karşılığında Lucifer sözcüğünü seçmişti. Lucifer (lux, lucis: ışık + ferre: taşımak). Ne güzel bir anlam kay­ması: Asi bir meleğe, cennetteki melek ordusunun en güzeline, şafağın ilk ağartısını muştulayan habercinin adını yakıştırmak, büyük bir ahlak ve şiir imgeleminin ürünüydü. Işık gölgeden ay­rılmaz, uçuş da düşüşten. Kötülüğün kapkaranlığının tam orta­sında ikircikli bir yarısı belirdi: Şafağın belli belirsiz ışığı. Lucifer - başlangıç mı, çöküş mü; ışık mı, gölge mi? Belki ikisi birden. Şairler bu belirsizliği benimsediler, ondan nasıl yararlandıklarını biliyoruz. Lucifer, Milton'ı büyüledi, onu bir isyan meleği, bir özgürlük meşalecisi diye gören Romantikleri de. Sabahlar kısa­dır, hele Lucifer'in ışığıyla aydınlanan sabahlar daha da kısadır..."
Reklam
49 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.