"Eskiler, Venüs'ü yani sabah yıldızını, meşale taşıyan bir genç figürüyle betimlemişlerdi. Aziz Jerome, İnciller'de İsa'nın Şeytan'dan "cennetten düşmüş bir kıvılcım" diye söz ettiği bölümü çevirirken, sabah yıldızı karşılığında Lucifer sözcüğünü seçmişti.
Lucifer (lux, lucis: ışık + ferre: taşımak). Ne güzel bir anlam kayması: Asi bir meleğe, cennetteki melek ordusunun en güzeline, şafağın ilk ağartısını muştulayan habercinin adını yakıştırmak, büyük bir ahlak ve şiir imgeleminin ürünüydü. Işık gölgeden ayrılmaz, uçuş da düşüşten. Kötülüğün kapkaranlığının tam ortasında ikircikli bir yarısı belirdi: Şafağın belli belirsiz ışığı. Lucifer - başlangıç mı, çöküş mü; ışık mı, gölge mi? Belki ikisi birden.
Şairler bu belirsizliği benimsediler, ondan nasıl yararlandıklarını biliyoruz. Lucifer, Milton'ı büyüledi, onu bir isyan meleği, bir özgürlük meşalecisi diye gören Romantikleri de. Sabahlar kısadır, hele Lucifer'in ışığıyla aydınlanan sabahlar daha da kısadır..."