Cumali: Ayaklarımda bir sıcaklık var yukarı doğru çıkıyor ne bu? Sen çok vuruldun bilirsin eşkıya ben ölecek miyim? Hiç yoktan üvey annem geldi aklıma... Sonra emel geldi aklıma onu vuracağımı hiç düşünmemişti, ben de düşünmedim, her şey birden bire oldu. Ben şimdi cehenneme gideceğim dimi.
Baran (Eşkiya): Senin nereye gittiğini kim bilir
Cumali: Seninle memlekete gidecektik, hani dağlara çıkacaktık? Çok korkuyorum Eşkıya çok, beni bırakma çok korkuyorum Eşkıya çok.
Baran (Eşkiya): Korkma sadece toprağa gideceksin, sonra toprak olacaksın, sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin, oradan çiçeğin özüne ulaşacaksın. Çiçeğin özüne bir arı konacak, belki belki o arı ben olacağım...
Eşkiya (1996) 🎬
youtu.be/k0UF4mKDPaw?si=...
Sadece kaçıyordum. İçimdeki buydu işte, bir kaçış; yönü yok, yüzü yok. Sanki geriye bıraktıklarını düşünmeden evi terk eden buzdan bir adam gibiydim. Yüzüm de yönüm de kaçışımla eşdeğerdi. Esasında mutsuz da değildim. Belki biraz şükür provası biraz vaaz dinletisi geleneksel ve hipnotik bir etki yaratabilirdi üzerimde. Ama denedim. Çok denedim.
"Herkes ölünce ardında bir şeyler bırakmalı, derdi dedem. Bir çocuk, bir kitap, bir tablo, inşa edilmiş bir ev veya duvar, yapılmış bir çift ayakkabı. Veya ekilmiş bir bahçe. Elinin bir şekilde dokunduğu bir şey, öldüğünde ruhunun gideceği bir yer olsun diye; böylece insanlar ektiğin o ağaca veya çiçeğe baktığında, sen orada olursun. Ne olduğu önemli değil, dokununca onu değiştirdiğin ve ellerini çektiğinde sana benzeyeceği bir şeye dönüştürdüğün sürece, derdi. Sadece çim biçen adamla bahçıvan arasındaki fark dokunuştadır, derdi. Çimleri biçen adam orada hiç olmamış gibidir; bahçıvansa bir ömür boyu orada olacak."
Sustur kafanda uğuldayan o sesi;
Kulak ver kendine.
Kapat ruhundaki ızdırabı.
İndir içinin şartellerini.
Olmaması gerekiyordu olmadı işte.
Hayıflanman boşuna.
Olmamalıymış demek ki.
Sana sadece sen lazımsın.
Seni senden başka kim daha iyi bilebilir ki!
Kalbinde merhamet olmayan bir merhametsiz için mutlu olmaya inancını mı kaybedeceksin sen.
Tüm
Sobe bu seri mükemmeldi. Dedektife bayıldım ve kız çok iyiydi.konu desen katil drsen baya iyiydi bence katil gerçekten psikopat .
Diğer kızlar da iyiydi ama Dylan ben sevemedim çünkü kız yanlış olduğunu bilmesine rağmen sürekli seviyorum dedi ve kız dedektif olan duygularını çok sonra okeyledi o durumda bile hala onu yanlış olabilirdi ama baska sekilde olurdu kafasındaydı. Ben bu duruma çok sinir oldum.
Ben sadece dedektife odaklandım çünkü baya iyi sevdi evt bende ilk kitabım sonunda biraz sinirlendim ama onu öğrenince sıkıntı kalmadı. Dedektif ve ansel in sahneleri çok ateşli bu duruma bayıldım. Aralarında ki çekim uyum çok hoştu. İkisi de çok atesliydiler.
Ama bence bazı yerler bana tamam artık hadi hızlı geçiyor diğer yerlere geçmem lazım gerek dedim .
Kızın annesini terk etti diye boston a gitmesi biraz saçmaydı tamam adam sana söylemedi ama sen neden gittin kız bundan sonra tma olarak duygularından emin oluyor dedektife karşı.
zaten ben sobe de kızın her Dylan li olan sahnesinde çok sinirlendim . İlk başlarda sınır krizi geçirdim hele hele birlikte oldukları sahnede nefret ettim Dylan dan
Konusu bence guzledi çünkü katili ben gösterilen kişilerden biri zannettim ama bambaşka çıktı. Chris in ve beccanin olayı iyi anlatılmıştı.
Ozet olarak dedektif ve kız mükemmel olay anlatımı iyidi bence herkes okumalı okumalı ama yetişkin okurlar için yani bunu dikkat ederek başlayın
Bende kaybolsan keşke
Sadece ben bilsem yerini
Tüm şehri arayıp da,
İçime bakmayı unutsa polisler…
Kıs kıs gülsem ben de
Bulamadılar işte desem
Sonra,
Sen de gülsen
Sonra..
Sonra..
Ben de, sende kaybolsam ya
Biliyor musun
Öyle güzel kaybolurum ki sende…
Sen bile bulamazsın…
Sahi! Yaşayabileceğim bir hikaye var mı sen de aynadaki sima'm.
Bunu ben soruyorum hayat değil, insanlar değil.
Acıların hiç değil,sadece ben yani gerçeğin.
Sesini yıllarca kestiğin tek doğrun...
Çok doluyum.
Hadi gel içimi dökeyim sana anne!
Koşulsuz sadece sen toplarsın içimdeki dağınıklığı.
İçimdeki bulanıklığı,içimdeki telaşı.
İçimdeki buhranı,içimdeki karmaşayı.
İçimde sadece hayat güzel anne!
Tek devrilmeyen o içimde.
“Erkekler… sürekli iltifat edip konuşuyorlar, ama gerçekte içleri bomboş. Her şeyi anlamsız bir kalıba sokuyorlar. Aşk onlar için sadece ölü bir hayalden ibaret. Bir kadına gelmiyor, bir kadını sevmiyorlar. Bir hayale gelerek "Sen benim hayalimsin" diyorlar, böylece kendilerini seviyorlar. Sanki ben sadece herhangi bir adamın hayaliyim. Sanki bir erkek benimle ilgili hayaller kurduğu için varım. Sanki onun tarafından aldatılmak, ölü teorisine alet ettiği kadınlardan biri olmak için, hayalini gerçekleştirsin diye ona vücudumu ödünç vermek istiyorum onlar bir kadını alamaz. Her defasında yine kendi hayallerini alırlar. Açlıktan kendilerini yutmaya çalışan yılanlara benziyorlar."