Merhabalar
Bugün sizlere okurken ayrı keyif aldığım, kalemini keşfettiğim için mutlu olduğum bir yazarla geldim. #sıristanbul hakkını verdiği isimle bizlere çözüme kavuşması gereken c*nayetler, perşömenler bırakıyor. Koleksiyoncu ile bağlantılı öldürülen kızlar ve ardında bırakılan ipuçları ile sırlar komiser Tuba ve akademisyen Asuman
Çar Nikola, 21 Ekim'de Tiflis'e ulaştı. Günlerdir bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Bu nedenle yanında yirmi dört Gürcü prensiyle birlikte şehre girişi esnasında muhteşem kıyafetleri çamura bulanmış, çok görkemli olması beklenen tören istenen etkiyi uyandırmamıştı. Yağmur o kadar şiddetliydi ki töreni izlemek için toplanan
Yalnızlığımın elinden tuttum yalnız kalmasın diye
Benim gibi amaçsız hissetmesin, yaşamı terk etmesin yine
Düşünüyorum sessiz sakin bir odada,
Kafamın içinde beliren bir şey olmadan, uzanıyorum
Yalnızlığımı çok iyi anlıyorum,
Kalbim birisi için atarken, o kalbin bir başkasına ait olduğunu hatırlayıp hüzünleniyorum
Sonra durup yalnızlığıma teşekkür ediyorum
Yalnızlığından sebep beni yanına çektiği için
Yürüyorum sağanak altında bir kez daha
Zihnimde beliren düşünceler eşliğinde
Göz yaşlarımı gizliyor yağmur damlacıkları
Zamanında o damlacıklar kadar bana sevgisi olmayanları hatırlayıp düşünüyorum
Sanma ki üzülüyorum, hep elimden tutuyor yalnızlığım
Herkes bırakıp gitse bile, eşlik edecektir elbet bana varlığı
Sevdiğim roman kahramanları gibi yaşamak istemiştim sadece bu hayatı
Yaradan görmüş olmalı ki yanıtladı bu duayı
Şimdi her günüm düşünmekle geçiyor yalnız başıma
Arzuladığım karakterler gibi bir başıma kaldım bu yaşamda
Aciz değilim, düşünme beni öyle sakın ha
Yalnızlığım darılır sonra bana
Onun elinden tuttuğum gibi, tutamayacağım bir başkasınınkini daha
Fyodor Dostoyevski külliyatı okuma maratonumun 8. kitabına inceleme yazmadan önce yazarın kendisine olan saygımın her eserinde giderek arttığını belirtmek istiyorum. Dostoyevski'nin sürgün cezasından sonraki yazdığı eserlerde edebi kişiliğinin ve dilinin daha da gelişip güçlendiğini fark etmemek elde değil.
Dostoyevski'nin