Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sorun nerede?
Öncelikle, daha çok çabalamak işe yaramıyor. Sherrie, başarılı bir hayatı olması için çok fazla enerji sarf ediyor. Tembel biri değil. İkincisi, endişe duyduğu için iyi olmak işe yaramıyor, etrafındakileri memnun etmeye çalışmak, istediği yakınlığı ve samimiyeti getirmiyor. Üçüncüsü, başkalarının sorumluluklarını üzerine almak işe yaramıyor. Başkalarının duygu ve problemleriyle uğraşmakta çok başarılı olan Sherrie, kendi yaşantısının tamamen başarısızlıktan ibaret olduğunu düşünüyor. Sherrie'nin verimsiz enerjisi, endişeli iyiliği ve fazlasıyla sorumluluk sahibi olması onu ana soruna götürüyor. Sherrie, kendi hayatının sahibi olmakta büyük zorluklar yaşıyor. Bizler, belirli görevlerin sorumluluklarını üzerimize almak için yaratılmışız. Sorumluluk almanın veya sahip olmanın bir yanı da neyin sizin göreviniz olduğunu ve neyin olmadığını bilmektir. (...) Neyi yapmamız ve neyi yapmamamız gerektiğini bilmek, akıl ve bilgelik gerektirir. Her şeyi yapamayız. (...) Hayatlarımızda sorumluluk ve sahiplenme ile ilgili bütün kargaşalar aslında bir sınır sorunudur. Ev sahiplerinin arazilerinin çevresine çit çekmesi gibi, bizim de zihinsel, fiziksel, duygusal ve manevi sınırlar belirleyerek neyin sorumluluğumuz altında olduğunu ve neyin olmadığını belirlememiz gerekmektedir. (...) depresyon, anksiyete, yeme bozuklukları, bağımlılıklar, tepkisel bozukluklar, içe kapanıklık problemleri, panik bozukluklar ve ilişki ya da evlilik sorunları gibi pek çok klinik belirtinin tümünün kökeninde, sınırlarla olan uyuşmazlıklar yatmaktadır.
Duygular insanın içinde kendiliğinden varolmaz. Onları Yaratıcı yaratır.
"Kedi aç galiba, miyavlıyor, dedim ve besledim." "Hayır Kırmızı. "Kedi aç demek bir düşüncedir. Benim sor- duğum senin içinde oluşan şey..." "Hımm, kedinin acıklı sesini duyunca içim buruldu. Evet, acıma diyebilirim. Evet, evet acıma hissi ona karşı hissettiğim buydu. "Hadi şimdi bunu da käğıda
Sayfa 298
Reklam
“Aşk dönemi sırasında imrenme, düşmanlık, sahiplenme ve kendini kabul ettirme istemi yok olmamıştır. Onlar yalnızca su altında kalmışlardır ve bazen şaşırtıcı bir şekilde yeniden belirirler.”
Say YayınlarıKitabı okudu
Bütünlük ve özerklik mücadelesi, genel ikiyüzlülü­ ğün baskısı karşısında yenik düştüğünde, özerkliği ifa­ de etmenin tek yolu olarak ruhsal bakımdan rahatsız davranışlar kalmaktadır. Charlotte Perkins Gilman (1892) "Sarı Duvar Kâğıdı" adlı etkileyici hikâyesinde, bir kadının duygularının parçalanmasına karşı verdiği yalnız ve umutsuz mücadelesini anlatmaktadır. Kadın, kocasının genel düşünceye göre ilgi ve sevgi olarak ad­ landırılan şiddetli sahiplenme açgözlülüğüne maruz kalmış biridir. Soyutlamalarla eli kolu bağlanmış ve "iyi" kocasına doğrudan karşı koyamayan kadının, ha­yatım tehdit eden bu durumdan kurtulmasının tek yolu, geleneksel temeller üzerine kurulu bütün ilişkileri yok etmesidir. Böylece kadın gözlerimizin önünde şizofren olmaktadır. (Bu otuz yedi sayfalık kitap bir şizofreninin asıl oluşumunu psikolojik yayınlarda bile eşine pek rast­lanmayan bir ikna edicilikte tasvir etmektedir.)
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Şehvetten ve yakıcı sahiplenme dürtüsünden güç alan Colin söz verdi: "Niyetim aramızda duran her şeyi yıkmak. O zaman sana görkemli bir şekilde kur yapmak istiyorum. Taşkınlıkla başını döndürmek ve dünyayı ayaklarının altına sermek istiyorum." Başparmağıyla sevgilisinin elinin üzerini okşadı. "O zaman, kalbinin en gizli köşeleri bile bana olan aşkınla dolduğunda, seninle evleneceğim." Colin onu seviyordu. Özellikle bu geceden sonra ona sahip olmadığını hayal bile edemiyordu. Ancak başına konmuş bir ödül varken ona evlenme teklifi edemezdi. Buna rağmen, hayatının orgazmının zirvesinde, onun rahmine ulaşmış ve tohumlarını içine saçmıştı. Artık zamanı yoktu. Saat işliyordu. Colin genç kadının güzel yüzünü izledi ama düşüncelerini tahmin edemedi. "Amelia?" Amelia yanağını onun bacağına dayadı. "Günün tadını çıkarmak için hayatın belli şartlara uymasını bekleme." diye fısıldadı. "Bazen yarının asla gelmeyeceğini öğrendim ben." Colin'in melankolisi ağır bastı ve kollarını ona doğru uzattı; Amelia çıplak vücudunu kendisininkinin üzerine uzatınca Colin zevkle inledi. Cinsel arzu, çok değerli ama henüz tam anlamıyla elde edilememiş bir şeye sarılma ihtiyacına dönüşmüştü. Şafak yaklaşıyordu fakat ikisi de birbirini bırakabilecek durumda değildi.
Sayfa 201
Reklam
Devlet kapitalizmi başlıklı makale
1)Devlet Kapitalizmi kapitalist üretimin tarihsel eğilimi mi? Marx kapitalizmin yasalarını değiştirmeden özel sermaye gibi işleyen bir devlet sermayesinin varlığından söz etse de (Kapital II, 90), görünüşe bakılırsa, Kapital devlet kapitalizmine doğrudan göndermede bulunmuyor gibiydi. Bununla birlikte Marx'ın ve Engels'in devlet
Yordam KitapKitabı okudu
Başımı yana eğerek yüzüklü eline hayranlıkla baktım; tam istediğim etkiyi yarattığını düşünüyordum. Ama Gideon'dan bir süre ses çıkmayınca başımı kaldırdım ve onun eline sanki hayatında ilk kez görüyormuş gibi baktığını gördüm. Kalbim sıkıştı. "Beğenmedin." Burun delikleri aldığı derin solukla genişledi ve elini çevirerek
Sayfa 361
Gözbebekleri soğuk birer mavi ateşti ama sesi yumuşak ve sakindi. "Senden uzak duramıyorum. Daha fazlasına ihtiyaç duymadığımı anlaman için bu kadarı yeterli olmalı." Ayağa kalkışını seyrettim. Kahve kupamı elimden alıp komodinin üstüne bıraktı ve örtünün ucundan tutup ustaca kenara atarak üstümü tamamen açtı. "Aşağıya
Sayfa 36
115 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.