Filiz, çayı bitene çay getiren, şakası rağbet görmeyenin şakasına gülen, kimin ne ihtiyacı varsa sezdirmeden gideren bir iyilik perisiydi. Vedat, herkesi ve her şeyi anlayışla karşılayan bir ermiş; Selim, hayatta doğru yeri bulmanın rahatlığıyla içindeki huzuru dışına yayan bir kandil gibiydi. Kahrolasıcaların hepsi insanı canından bezdirecek kadar iyiydi! Bir ben kötü ve çirkindim aralarında. Onların yanında bütün kusurlarım serpilip büyüyordu sanki. Bu halleriyle değil benden, bir me lekten bile şeytan yaratabilirlerdi.