Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Onun da gözlerinin bir yerinde saklıydı ilk gençlik vedası.. Yarım kalan bir şey; kimseye göstermediği ve bu yüzden kıymetinden hiçbir şey eksiltmediği... Ve biliyorum ki sizin de saklı bir yerinizde bir hafıza kartı. Bu ilk aşk, ilk veda değil.. 'Büyümek' denilen meselenin çöpüne atılan diyetler.. Zaman denilen acımasız, şakası yok büyücüye verdiklerimiz. 'Daha az üzüleyim bu hayatta, daha güçlü olayım' dileğinin karşılığında bizden aldıkları.. Şarkılar daha az ağlatıyor artık değil mi? Çocuksu geliyor heyecanlar? Yapılacak onca ciddi ve önemli şey varken."
Yarınların baş döndürücü şakası önünde geriliyorum. Ve bazı ümitlerim hâlâ muhafaza etsem dahi , ümit etme melekemi hepten kaybettim
Reklam
1925 senesinde sınıfta yapılan bir iğne şakası ve sürgün edilen öğrenciler
Gazetelerde geniş yer bulan ve vatandaşların büyük ilgiyle takip ettiği olay, İstanbul Erkek Lisesi’nde yaşanmıştı. Öğrenciler tarafından güya şaka yapılmış ve öğretmen Salih beyin sandalyesine iğne yerleştirilmişti. Tam oturacağı sırada iğneyi fark eden Salih bey, büyük alınganlık göstermiş, “bu muameleye layık değilim, sizlere çok teessüf ederim” diyerek, sınıftan çıkıp gitmiş ve öğretmenlikten istifa etmişti! Bu şok istifa üzerine, okul yönetimi disiplin soruşturması başlatmış, sınıfın bütün dersleri iptal edilmiş, öğrenciler tek tek sorguya alınmış, ama bu işi kimin yaptığı bulunamamıştı. Sınıftaki 43 öğrencinin tamamı sürgün edildi! Hepsi, Bursa Erkek Lisesi’ne gönderildi. Ekstra hazin tarafı, iğneyi o öğrencilerden hiçbiri koymamıştı. Aradan yıllar geçtikten sonra, hepsi mezun olduktan sonra, iğneyi aslında başka sınıftan bir öğrencinin yerleştirdiği ortaya çıktı. Suçsuz yere sürgün edilenler arasında kimler vardı? Sait Faik Abasıyanık. Gazeteci Hikmet Feridun Es. Dışişleri bakanı İhsan Sabri Çağlayangil. Turizm, ticaret, sanayi bakanı Sırrı Yırcalı vardı.
dervişliğe neden, nasıl, ne zaman girdigini sordu.
Bilmem başınıza hiç geldi mi? Yaşamaktan usanıverdim bir gün apansız ... Neden mi? Uygun bir sırada, nedenlerden bir­ kaçını söylerim. Saçma bulacaksınız. Evet, saçmadır! Ama bilir­siniz, bazı dönemlerde, insana en saçma şey en ciddi olaydan daha dramatik gelir. Kendimi öldürmeyi düşündüm bütün ciddiligiyle ... Sakası yok, elde tabanca ölümün yanına gittim geldim iki defa ... Hani Çar subayları sarhoşken bir oyun oynarlarmış . . . Beş mermi atan bir toplu tabancaya tek bir mermi koyarlar, to­ pu avuçlarına sürerek bir zaman çevirirler, sonra namluyu şa­kaklarına dayayıp tetigi çekerlermiş ... Bir garip ölüm oyunu ... Beşte dört boş ... Biri dolu . . . Ölümle beşte bir alay ... lki defa yap­tım bunu . . . ikisinde de boş çıktı.
Reklam
... Öyle şakası filân yapılabilecek şey değildir paranoid şizofreni. Kurban için de, çevresi için de tam bir cehennemdir ve kurtuluşu da hemen hemen yoktur. Nezle ile alay edilemeyeceği gibi, şizofreni ile de edilmez.
Sayfa 165 - İz Bırakan Kalemler (İBK) Yayınevi, 1. Baskı, Ekim 2023Kitabı okudu
Sen acıyarak geçiştirebilirsin belki, ama ben ne olacağım? Her şeyi başlatan sen değil misin? Şakası bile olamaz
Şakası yok, elde tabanca ölümün yanına gittim geldim iki defa…
Bilir aşk hayat zor daima
aşk bu can istediğinde gelir aşk yapışır yakana haykırır adını içini eritir aşk acıtır bazen içini istemesen de Şakası yoktur oyunlar oynamazz çünkü bilir aşk hayat zor daima
Sayfa 60 - Pegasus Yayınları, 3. Baskı, çevirmen: Elif TozluKitabı okudu
Reklam
Okuduğum kitabım İçindekiler ### Yüreğe ateş düştü Çok sevmiştim onu Dünya çok küçük Yaşamak ne güzel Aşk kusunce Bir daha evlenmek mi ? Zorbanın aşkı Beyaz atlı prens Güzel ve akıcı kitap okumanizj tavsiye ederim ;)
Bİ AN BUNU KAÇIRDIN DİYE ÇOK ÜZÜLMÜŞTÜM QPEJWLFNWLFMWÖÖTLEKG
Başıyla kollarındaki Lou'yu işaret etti. Lou. Mavi-yeşil gözler benimkilerle buluştuğunda her öfke zerresi -her şüphe, her soru, her düşünce- kafamdan uçup gitti. Uyanıktı. Uyanıktı ve bana daha önce beni hiç görmemiş gibi bakıyordu. Panikle, zihninin etkilenmemiş olması için dua ederek öne çıktım. Beni hatırlaması için. Tanrı'nın başka bir zalim eşek şakası yapmamış olması için... "Reid," dedi yavaşça, inanamaz bir şekilde, "sen az önce küfür mü ettin?" Sonra Coco'nun kolunun üzerinden eğildi ve ormana safra kustu.
Sayfa 433Kitabı okudu
"Onun da gözlerinin bir yerinde saklıydı ilk gençlik vedası.. Yarım kalan bir şey; kimseye göstermediği ve bu yüzden kıymetinden hiçbir şey eksiltmediği... Ve biliyorum ki sizin de saklı bir yerinizde bir hafıza kartı. Bu ilk aşk, ilk veda değil.. 'Büyümek' denilen meselenin çöpüne atılan diyetler.. Zaman denilen acımasız, şakası yok büyücüye verdiklerimiz. 'Daha az üzüleyim bu hayatta, daha güçlü olayım' dileğinin karşılığında bizden aldıkları.. Şarkılar daha az ağlatıyor artık değil mi? Çocuksu geliyor heyecanlar? Yapılacak onca ciddi ve önemli şey varken."
benlik çıkarsa aradan Hakk baki kalır..
Nasıl biriydi o? Hazreti Peygamber'in damadı, amcasının oğlu, vilayetin reisi, ilim şehrinin kapısı, kahraman. Rakibini değil, nefsini yenmekle arslan. Hasmını yere yatırdı. Tamı tamına meşru müdafaa durumu. Kendisini öldürmek üzere olan rakibini yere düşürdü. Kılıç elinde, o kılıç da Zülfikar. İşin şakası yok yani. Kaldırdı kılıcı, usulca indirdi. 180 km hızla bir otomobili frene basıp anında, takla attırmadan durdurmak gibi bir şey. Fizik kaidelerine aykırı. O kadar celalin, gazabın, o kadar heyecanın ve süratın hakim olduğu anda havadaki kılıç saniyeden az zamanda iner. Havada durur mu hiç? Durdu. Tak diye durdu. Yerdeki şaşırdı. "Ne oldu?" dedi. "Şimdi niye yarım bıraktın işini?" "Sen bana tükürdün ya" dedi Hz. Ali, "Yani araya ben girdim; biraz önce ben yoktum arada. Seni Allah'ın rızası için öldürecektim. Fakat şimdi araya ben girdim. Bu kılıcı indirirsem korkarım katil olurum." "Senin dinin böyle mi söylüyor?" dedi yerdeki. "Evet" "Sen bana asıl canımı şimdi bağışla da öğret" dedi. "Bu dine nasıl giriliyor?" Ve müslüman oldu.
Sayfa 12 - Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
"Gercekten seni kız kardeşim gibi gördüm," dediğinde yüreğime aanki bir bıçak saplandı. Benim abim vardı ama beni hiç kız kardeşi gibi görmemişti. Başta sana kıl kaptım kabul ama hamileyim şakası yaparken ağladığında omzuma değen gözyaşların sahte değildi. Bunu anlamıştım. Bunu anlamıştım çünkü sarıldığımda hissettim." O an zihnime doldu. İçli içli ağlayıslarım kulkalarımda uğuldadı. "O an hiç ağlamadığını ağlıyacak omzun olmadığını anlamıştım." "Yalandan ağlıyordum" "Yalandan ağlanmaz His, yananlar ağlar"
Sayfa 410Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.