Ben annemden niçin gittiğini bildiğim için nefret ediyorum. Biliyo- rum, çünkü o benim içimde."
Lee ayağa fırladı. "Sakın!" dedi sertçe. "Duydun mu? Sakın bir daha görmeyeyim. Elbette içinde taşıyor olabilirsin. Herkes taşır. Ama ötekini de taşıyorsun. Bak, kaldır başını! Bana bak dedim!"
Cal başını kaldırıp bitkin bir tonda, "Ne istiyorsun?" dedi.
"Ötekini de taşıyorsun içinde. Dinle beni! Öyle olmasan, taşıyor muyum diye merak bile etmezdin. İşin kolayına kaçma sakın. Ken- dine atalarını mazeret göstermek çok kolaydır. Sakın ha, senin böyle bir şey yaptığını görmeyeyim! Şimdi bana dikkatle bak ki unutma- yasın. Her ne yaparsan yap, sen yapmış olacaksın, annen değil.
Bir toplum nasıl bağımsızlığını kaybeder? Her geçen gün nasıl daha da esir hale gelir?
Geçmişini, kimliğini nasıl unutur?
Nasıl bölünür, parçalanır ve yönetilir?
Güç nedir ve nasıl zulme dönüşür?
Kısaca bir toplum nasıl asimile edilir ve bu asimilasyondan kurtulabilir mi?
Filler her zaman var oldu ve var olmaya devam edecek. Elbet karıncalar
Bunları yap, sakın unutma,
Mum yak bir aşkın sıcak anısına,
Suyla hesaplaş, rüzgâra sür yüzünü
Cesedini bul, bir yokluğun kıyısında
Bunları yap, sakın unutma
Gönül defterine unutma sakın
Satır satır, ince ince, yaz beni
O bembeyaz gülden beyaz göğsüne
Çekiç ile vura vura kaz beni
Geçecek mi senelerden zor günler
Gözüm, gönlüm, dilim, seni heceler
Hatırla da bazı bazı geceler
Göğsüne resmimi bas da, ez beni
Bu hasret, bu gurbet ne acı derken
Başlarsa bitecek ne kadar erken
Bir gün Çankaya'dan bensiz geçerken
Hatırlarsın dertli, dertli saz beni...
Hayata karşı bir yemek davetinde nasıl davranırsan öyle davranman gerektiğini unutma. Sana yemek mi sunuldu? Elini uzat, kibarca al ve ye. Yemek yanından mı geçti? Sakın uzanıp durdurmaya çalışma. Henüz yemek gelmedi mi? Sen onu arama, sana gelene kadar bekle.”
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan
1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et.
2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter.
3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin.
4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak.
5. Gül. Sana yakışıyor.
6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye olacak sadece.
7.
MUTLULUĞUN ÇOK VURGULANDIĞI YERLERDE, DERİN MUTSUZLUKLAR SAKLIDIR.
Sosyal medya bağımlılığını da sosyal medyadaki sahte hayatları da güzel anlatan bir kitap olmuş. Bu konudaki mesajına bakarak kitabı sevdiğimi söyleyebilirim. Diğer yönden fazla durağan ve tahmin edilebilir olması sebebiyle çok bayıldığımı söyleyemeyeceğim.
Yıllar önce evlatlık verdiği kızını unutmayan Autumn, kızını evlatlık alan ailenin her anını sosyal medyadan takip eder ve işi daha da abartıp her an onlarla yakınlaşma çabasına girer. Yakınlaştıkça da uzaktan mükemmel görünen ailenin sosyal medyada yansıtıldığı gibi olmadığını görür.
Sakın UnutmaMinka Kent · Eksik Parça Yayınları · 201894 okunma
Doğa açısından insanın tek önemi türünü devam ettirmesi
Joseph Campbell Bu yüzden çocuğu olduktan sonra bir insan doğa bakımından ölü sayılır diyor ne acı değil mi
.
Dostluğun insancılığın sanatın ve bilimin kalıcı değer ölçülerini vurguluyor bunca tedirginlik ve kıvranma içinde huzur bulabilmeni tek yolu bu ölçekte düşünebilmek
.
Sürüden ayrılan