Yeni biriyle mi tanıştın, hemen niyet et ve de ki: Ey Rabb’im! Ben bir yola çıktım, niyetim evlenmek ve huzurlu bir yuva kurmak. Ancak Evvel ve Ahir olan sensin; Alim olan, en iyi bilen de sensin. Ben sonumu bilemem ki, bu mümkün değil. Bu yüzden sana geldim, kapını çaldım. En iyi bilene tam tevekkülle sığınarak niyetimi sunuyorum. Şayet sevdiğim bu insanla evlenmem hayırlı olacaksa bana bu evliliği nasip et, eğer bu evlilik beni yorup yıpratacaksa sen henüz başlamadan evliliğime “Mâni” isminle engel ol. Bu yolda seni Vekil kıldım.
fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
bir güvercin uçurup kıtalar arasından
çağırdın beni
geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana
koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına
adını söylemek
"Gidenin yerine benzerini getirmek gayreti, işte insanların tesellisi..."
Türk kültürünün önemli isimlerinden biri olan Samiha Ayverdi ile tanışmam bu kitap ile oldu. Bu zamana kadar her kitabın kendi zamanını seçtiğini düşünmüşümdür. Ama Yusufcuk ile bu kadar geç tanıştığımız için biraz üzgünüm. İlk sayfasını okumaya başladığımda
Allahu Ekber:
"Benim yüce Rabbim 'tek' büyük olandır.
O'nun(cc) büyüklüğü hiç kimseye benzemez' anlamına gelen bu sözü her gün kıldığında beş vakit namazda tam 200 kere söylüyorsun.
Sübhane Rabbiye'l a'la:
'En yüce olan olsun Rabbim bütün kusurlardan uzaktır.
0'nun hiç kusuru yoktur' anlamına gelen bu sözü her gün kızın beş vakit namazda
Hatırlarmısın Begonyam!
İlk halin geldi, gözlerimin önüne... yıldızlar düşerdi bir bir yer yüzüne, gözlerinden.
Öyle bir bahardı ki, sonbahar'ı düşünmeden sarıldım sana. Nasıl dile gelir ki, söyleyemediğim o anı.
Ooff!
Bir çiçekler içindeydim, elimde bir bardak çay, öylecesine içiyordum, hastane'nin bir köşesinde... Yalnız, yalnızım,