Ya... Ne düşündüğüme karar veremediğim bir kitap oldu. Sevdim desem; okurken çoğu yerde sıkıldığım için, akıcı bir olay örgüsü olmadığı için (3.bölüm hariç) kendime yalan söylemiş olacağım. Sevmedim desem; çok ama çok büyük bir haksızlık yapmış olacağım kitaba. Öncelikle kitap, konusu açısından çok çok çok ilginç ve efsane. Ancak niyeyse yazarın sıkıcı bir şekilde anlatmasından mı, yoksa olayların karışık ve soyut bir şekilde ilerlemesinden mi bilmiyorum; pek fazla sürüklemedi beni kitap. Tabii ki 1950'lerde yazılmış olmasına rağmen, konusunun efsane olduğunun bir kez daha altını çiziyorum. Zaten kara dörtlemeden biri olan bu kitabın, benim beğenip beğenmememe de ihtiyacı olduğunu sanmıyorum ya :D Ama kendimi kandırmak istemiyorum, sırf kara dörtlemeden biri diye, herkes mükemmel buluyor diye beğendiğimi, kitaba bayıldığımı söyleyecek değilim. Zevkler ve renkler... Bilim kurguya bayılan bir okur olarak bu kitapta beklediğimi bulamadım diyebilirim. TABİİ Kİ DE KONUSU HARİÇ. 3.bölüme kadar sıkıla sıkıla okudum açıkçası, ama 3'ten sonra akmaya başladı. Yine de iyi ki okumuşum diyorum, kara dörtlemeyi yakın zamanda tamamlamak en çok istediğim şeylerden biri. Fahrenheit 451 ile açılışı yaptım bakalım.