Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İŞKENCE ve SADİZM...
- " (...) Bunlar (işkenceciler) sapık ve korkularını sadizmle örtmeye çalışan, cesaret duygularını bu yoldan tatmin eden garip bir tür..."
Sayfa 29 - 1.Levha -Mit'ten Siyasî Şubeye, İBDA YayınlarıKitabı okudu
İŞKENCECİ ve CİNSÎ SAPIK TÜRÜ...
Aslında bu adamların gerçekten anlayamadığım, daha doğrusu erkeklik gururuna yakıştıramadığım ve sonradan, iktidarsızlıktan kaynaklanan bir cinsi sapık türüyle müşterekliklerini yakaladığım bir yanı var: Devletin haklı veya haksız himayesini arkasına almış üç beş adam, dışarıda hesabı malûm şeklide sorulur korkusuyla bilinmeyen bir mekânda bir adamın gözlerini bağlayarak, malûm usûllerle sorguluyorlar... Pekâlâ!.. Ama bunu sanki şahsî gücüymüş gibi kendilerine yormaları, bu hâllerini aksettiren o cakalı öfkeleri yok mu, en çok buna içerliyorum...
Sayfa 28 - 29 1.Levha -Mit'ten Siyasî Şubeye, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İmam Şa'rânî der ki: Fütûhât'ı ihtisar ettiğim, (yâni kısalttığım) sıralarda "Ehl-i sünnet ve'l-cemaat" itikadına uymayan bazı yazıları gördüm ve durakladım. Kitabımdan çıkarmak istedim. Fakat tereddütten kendimi kurtaramadım. Nihayet bir gün Mısır'ın tanınmış âlimlerinden Seyyid Ebü't-Tabîbu'l-Medenî ile karşılaştım ve bu tereddüdümü söyledim. Kendileri hemen cebinden bir kitap çıkardı. Bu eser, Konya'da Muhyiddin-i Arabînin el yazısı ile yazılmış olan nüshadan kopye edilmişti. Esere baktım. Kitabımdan çıkarmak istediğim cümlelerin hiçbirini orada göremedim. O vakit anladım ki, Mısır'da elden ele dolaşan Fütûhât-ı Mekkiye nüshalarının hepsi Şeyh Muhyiddin-i Arabî'nin ehl-i sünnet inancına muhalif olduğunu göstermek ve kendisini halkın nazarından düşürmek için yazılmıştır, birtakım iftiralarla dolu nüshalardır. Nasıl ki kendilerinin Füsûsü'l-Hikem ve diğer nüshalarının da böyle karıştırılmış olduğu esefle görülmüştür. İtikat ve amelleri sapık olan birçok kimseler, yalnız Şeyh Muhyiddin-i Arabî'yi değil, birçok tanınmış tasavvuf erbabının manzûm, mensur eserlerini de bu sûretle ifsât etmişlerdir. Gayeleri yalnız o zâtları halkın nazarından düşürmek değil, İslam akaidini bozup dinî ihtilâle sebep olmaktır.
Sayfa 278
İslâm, âdemoğlunu esfel-i sâfilinden çıkarıp âlâ-yı illiyyine ulaştırmak, behimiyyetten kurtarıp insân-ı kâmil haline getirmek için gelmiştir. İçinde her türlü maddi ve mânevi, ferdi ve içtimai derde deva, her türtü rûhi ve bedeni hastalığa şifa vardır. Ama İslâm parçalanmaz bir bütündür; bir kısmı alınıp diğer bir kısmı konulursa müsbet sonuç alınmaz; gayr-i muntazam alınan ilaçların, bir uyulan bir bırakılan tedavilerin fayda vermediği, bilakis hastalığı müzminleştirdiği, mikroba direnç ve bağışıklık sağladığı gibi... Bugünün müslümanları ise çoğunlukla bu gerçekten bîhaberdir: Ya inanır ama tatbik etmez, ibadete yanaşmaz; ya İslâm'ın bir yönüne taassupla bağlanır, öbür yönlerini ihmal eder; ya müslümanım der ama Avrupa'nın, Rusya'nın, Amerika'nın sapık veya kâfir felsefelerini beğenir benimser; ya din konusundaki sathi bilgisine bakmadan, derin konulara, bilmediği meselelere dalar, sapar ve saptırır; ya Allah'ın rahmetine güvenir, azabına ve gazabına aldırmaz; ya dinin şekli tarafına özenir, özünü anlamını sezmez; ya kalıbını süsler, kalbini ihmal eder... hâsılı bir yanını eksik bırakır, Şairin dediği gibi: "İslâm'ın kendisinde hiçbir ayıp yoktur: Gördüğün her ayıp, bizim şahsî Müslümanlığımızdandır." Dört yandan mâmur bir müslüman görme hasretinden çatlar ölürsünüz. İslâm âleminin bugünkü perişanlığının ana sebebi budur. Dünyada çektiklerimiz ve âhirette çekeceklerimiz bu yüzdendir.
Sayfa 93
Sen sofusun, hep dinden dem vurursun; Bana da sapık, dinsiz der durursun. Peki, ben ne görünüyorsam oyum: Ya sen? Ne görünüyorsan o musun?
Dünün azgın sapıkları bugünün medenileri... Yersen!
Yakın zamana kadar, hemen her kültürde, or- tak bir yargı olarak, günlük hayatlarının büyük bir çoğunluğu- nu cinselliği düşünerek geçiren kişiler için sapık veya azgın tanımlamaları dile getirilirdi. Ama bu durum bugünün dün- yasında övgü unsuruna, daha çok da ideal erkek ölçütüne dönüştürülmüştür. Erkek ve kadın için geçerli bir durum olarak kabul edilen ve hiperseksüalite diye isimlendirilen cinsellik merkezli hayat anlayışı, eskiden bireysel bir sorunken, şimdi takdir edilen bir durum hâline gelmiştir. Esasen hiperseksüalite, cinsel duyguların olağanüstü güçlü ve yoğun olmasıyla ilgili fizyolojik bir sorun değildir. Tamamen modern zihniyet tarafından inşa edilen zihin dünyasıyla, modern değerlerle alakalıdır. İnşa edilen ve en önemli güdü haline getirilen cinselliğin her şeyde ve her zaman yaşanması anlayışı bu sorunun oluşmasına yol açmıştır.
Reklam
Ahlak kurallarımızın sertliği kadınların cinsel düşkünlüğünü doğal niteliğini aşan daha azgın, daha sapık bir hale getiriyor ve böylece düşkünlüğün sonuçları nedenlerinden daha kötü oluyor.
Ben kadehten çekmem artık elimi, Tutmam senin kitabını, minberini. Sen kuru bir softasın, ben yaş bir sapık; Cehennemde sen mi iyi yanarsın, ben mi?
Sayfa 33
Çağdaş Cahiliye
Arap cahiliyesi, basitti. Onlar birtakım somut putlara taparlar, birçok sapık ve saçma adetlere bağlanırlardı. Fakat bunlar son derece basit sapıklıklardı. Çağdaş cahiliyeye gelince o ; daha korkunç ve yıkıcıdır. Toprağa kök salmış, iyice yerleşmiş sistemler cahiliyesidir. Kendi gücüne aşık ve hayran, ulaştığı zirvelerle ve ufuklarla gururlanan maddi kalkınma cahiliyesidir. İnsanlığın yok edilmesine yönlendirilmiş, planlı, metotlu, ilmi(!) temellere oturtulmuş, tarihte eşine rastlanmayan hile ve tuzaklar cahiliyesidir.
Abla kusura bakma da senin nişanlı sapık manyak zaten, neden katil de olmasın
İçgüdüleri Ambra'ya nişanlısının cinayetten haberi olamayacağını söylüyordu. İlişkilerini düşündüğünde aklına duyarlı ve samimi bir adam geliyordu; düşüncesiz bir romantik ve belki biraz naif olabilirdi ama kesinlikle katil değildi.
Sayfa 286 - AmbraKitabı okudu
Reklam
Allah'ın nerede olduğu sorusuna, "gökte" cevabını veren meşhur cariye hadisi ile ilgili olarak da şöyle demiştir: "Bu, Allah'ın göğün içinde olduğunu ve göklerin onu kuşatıp sarmaladığı anlamına gelmez. Bunu ümmetin selef ve imamlarından kimse söylememiştir. Aksine yüce Allah'ın göklerin üstünde, arşı üzerinde ve
Allah Hakkında "Yön" Meselesi:
Soru: Allah hakkında cihet (yön)e inanan kimse bid'atçı veya kâfir olur mu, olmaz mı? Cevap: Cihete (yöne) inanan kimse, yüce Allah'ın yarattığı şeylerin için- de olduğuna, yaratıkların O'nu kapsadığına ve göklerin O'nu kuşattığına, bazı yaratıkların O'nun üstünde, bazılarının da altında olduğuna inanıyorsa, sapıklık
Siz dilediğiniz şarkıyı söyleyin yine Yine karamelalarla kandırın küçük kızları Irzına geçin torunlarınızın O sapık arzularınız yükseltecek sizi O karanlık odaların başıboş rahatlığı Varın dilediğiniz gibi yaşayın artık Bir gün bütün günahlarınız bağışlanacak Tanrı katında Ne cehennem ateşleri ne o köprüler kıldan ince Sizin için değil Siz öyle Tanrıların böyle kullarısınız işte
Sayfa 53
SAPIK (PSYCHO) VE PSİKOPATOLOJİ 1990'lerin ikinci yarısında filmler, insanın kişiliğine dair psikolojik karmaşaları tasvir etmeye başladılar Alfred Htchocock'un 1960 tarihli filmi Sapık (Psycho) annesini ve onun sevgilisini öldürdükten sonra annesinin kişiliğine bürünen genç bir adamı anlatıyor.
Sayfa 229 - Kaknüs PsikolojiKitabı okudu
Ben kadehten çekmem artık elimi; Tutmam senin senin kitabını, minberini. Sen kuru bir sofrasın, ben yaş bir sapık: Cehennemde sen mi iyi yanarsın, ben mi?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.