HAYAT KURALI 40
İnsanın neye sahip olduğunun ya da ne hayal ettiğinin ne olduğundan çok daha az önem taşıması, eudaimonolojinin temel doğrusu olarak kalır. “En büyük mutluluk, kişiliktir.” İnsan her konuda esas olarak yalnızca kendisinden zevk alır: Benlik pek uygun değilse bütün zevkler safra tadı yayılmış bir ağızdaki lezzetli şaraplar gibidir. – Acı ve can sıkıntısının insan mutluluğunun iki büyük düşmanı oluşundan ötürü doğa her ikisine karşı da kişiliğe koruma sağlamıştır: Acıya karşı (bedensel olmaktan ziyade sıklıkla manevi olan) neşe ve can sıkıntısına karşı akıl. – Bununla birlikte ikisi birbiriyle akraba değildir, hatta muhtemelen son derece bağdaşmazdır. Deha, melankoliyle akrabadır; ve çok neşeli mizaçların zihinsel yetileri sadece yüzeyseldir. Demek oluyor ki insan doğası bu kötülüklerden birine karşı ne kadar iyi donatılmışsa, diğerine karşı genelde o kadar kötü donatılmıştır. – Hiçbir insan hayatı, acıdan ya da can sıkıntısından azade değildir: Şu halde insanın esasen doğanın kendisini en iyi şekilde donattığı iki kötülükten birine maruz kalması, kaderin özel bir takdiridir; yani doğa, neşenin bol olduğu yere katlanılsın diye çokça acı, aklın bol olduğu yereyse bol bol boş eğlence gönderir– fakat bunun tersi mümkün değildir. Zira akıl, acıyı çifte katlayarak misliyle hissettirir ve akıldan yoksun olmayan neşeli bir mizaç için yalnızlık ve uğraşsız eğlence büsbütün katlanılmazdır.