İzmir’e geri döndüğü günden beri ‘Kanun Namına’nın ilk gösterimine kadar Sare’yle görüşmemişlerdi. O gün sinemaya Sare bu kokuyla gelmişti. Tüm aile... Babası da dahil...
Nasıl bir anda sarılmışlardı, aradaki zamanı kim alıp götürdü, kim sakladı? Ne Sare bilebildi ne ana-oğul. Beyaz fötr şapkası geriye düşen İbrahim’in yüzü ıslandı anasının gözyaşlarıyla.
Bir hayalin adıydı belki de o SARE
hic yaşamamış sevmemişmiydim yoksa. Bir rüyanın parçası mıydı yaşadıklarım yoksa korkulu bir düş müydü yalnızlığım
Bilmiyorum ne yapacağımı SARE bana bir yol göster
Şimdi başlasam onu anlatmaya, geceler biter gün olur ,gün biter hafta olur
Öyle zaman geçer ki sadece acısı kalır
İşte öyle SARE O aklıma gelince dünyam değişiyor
Yeniden doğmuş ve yeniden yaşamış gibi hissediyorum onu
SARE sen hiç sevdin mi sevmek nasıl bir şey
Bir adi tadı anlamı var mı
Ben sevdim ama acaba yanlış mı sevdim SARE
O yüzden mi çekip gitti
(spoiler)
Yukiko ile Tomioka’nın ruhen ve bedenen savrulmasını okuduk aslında. Japon Savaşı’nın ardında bıraktıklarıyla savrulan iki ruh. Farklı bedenlerde, farklı konumlarda aradıkları sevgi, belki de aidiyet duygusunu bulamayışları ve her seferinde birbirilerine dönüşlerini.
Kitabın arkasını okuduğumda beklentim oldukça yüksekti. Ancak hikaye içine almadı maalesef. Karakterlere üzüldüğüm de oldu ama daha çok toksik ilişkileri çok yorucuydu okuyucu için. İmla hataları gerçekten gözü yoruyordu. Muhtemelen bir arkadaşıma önereceğim kitap olmayacak
Ebubekir Sirâceddîn (doğum adı Martin Lings) İngiliz tasavvuf bilimcisi, ünlü bir yazar, editör, mütercim ve araştırmacı.
Kitap Hz. İbrahim(a.s) eşi Sâre'nin cariyesi Hacer'i ona hediye etmesi, devamında İbrahim'in Hacer ve İsmail'i Bekke'ye (Mekke) gönderdiği yerden başlıyor. Devamında gelişen olaylar, Kureyşlilerin yavaş yavaş ilâhi dinden uzaklaşmaları, Muhammed (s.a.v)'in doğumu, gençliği, çocukluğu, ilk vahiy ve ölümüne kadar olan konuları kapsıyor.
Anlatılan olaylar 85 başlık olarak ayrılmış. Kitabın anlatımı çok sade, gereksiz ayrıntılarla kafa bulanıklaştırmıyor ve meydana gelen olaylar üzerine inen sûreleri ve ayetler de verilmiş. Ayrıca Sirâceddîn kitapta yer verdiği olaylar ve peygambere ait olan sözleri aldığı eserleri de ayrıntılı olarak hangi bölümden olduğunu belirtmiş. Köklü bir araştırmanın ürünü olan bu kitabı beğenerek okudum ve bu tarz kitaplara ilgi duyan veya konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlere tavsiye ederim.
Bu kitap modern dünya'da Tanrı'ya olan inancın zayıfladığı bir dönemde insanların nasıl tepki verdiğini inceliyor. Strobel, bilimsel ve tarihsel kanıtlarla desteklediği argümanlarını sunuyor ve okuyucuları, düşünmeye teşvik ediyor herkesin bu konu hakkında farklı görüşleri, düşünceleri olabilir.
Kitap Tanrı'nın varlığına dair kanıtları tartışırken aynı zamanda insan doğasının karmaşıklığını ve dünya görüşlerinin çeşitliliğini'de vurguluyor. Düşüncelerimizi ve inançlarımızı sorgulamada ilginç bir okuma kitabı.
Bugün gördüm onu uzaktan SARE
Aramızda şehirler ve kilometreleri vardı
Yüzüne göremedim
Dokunamadım ellerine
Ama
Acısını hissettim be SARE
Tam şurama bir şey saplandı
Nefes alamadım
Neden neden SARE
Beni hiç sevmedi mi
İnan arasa ve konuşmasa hiç
Saatlerce dinlerim SARE
Sessizce dinlerim içinin yalnızlığını
Kalp atışlarını
Her zerresini dinlerim
Nefesine yaslanırım
Kalkmam olduğum yerden
Çok özledim SARE
GELMEYECEĞİNI BİLE BİLE SEVİYORUM
NKRGN
Bir kişinin ağzından,bir halka verilen öğütleri kapsıyor. Hayatın belli konuları üzerine sorulan sorulara öğütlerle cevap veriliyor. Halk üzerinden tüm topluma dokunan mesajlar içeriyor. Cümleleri geniş kapsamlı konular kapsıyor.
Bugün göremedim onu SARE
Galiba temelli gitti
Daha göremezsem onu
Nasıl yaşarım SARE söylesene
En azında uzaktan görüyordum
İçim rahat ediyordu
Şimdi ne içim ne de dışım rahat SARE
NKRGN
Mesela çeşitli araştırmacılar ismin etimolojisi üzerinde kafa yormuş, izahlar getirmişlerdir. Tevrat'ın Tekvin bölümündeki 'Artık adın Abram çağnlmayacak lakin adın Abraham olacak. Çünkü seni birçok milletlerin
babası ettim ve soyunu ziyadesiyle bereketli kılacağım!' cümlesindeki Abram, 'eh' ve 'rahim' kelimelerine işaretle' abi-rahim' yani 'merhametli baba' anlamında Ebraham veya Abraham diye telaffuz edilmiştir. Bazı araştırmacılar bunu 'milletlerin babası' diye tercüme de ediyorlar. Babil'in yazılı metinlerin de 'abi' kelimesiyle başlayan Abi-Ramu, Abi-Sare, Abi-Lugal gibi isimler sık geçer. Hepsi şehzadelerin, komutanların, yüksek devlet görevlilerinin isimleri ... Sümerce Abi-Ram da bunlardan biridir. Aynı kelime Sümerlerin ardılı sayılan Babil ve Akat'da 'Abum-Rabum'a dönüşür. Sonuçta Abum-Rabum,
Abrabam, Abraham, Abram, Abi-Ram veya Abram, Avram ...
Hepsi Yüce Baba demek, yani İbrahim. Tıpkı eşi Sare'nin Tevrat'ta Saray şeklinde anılıp sonra Sarai, Sarah, Sara, Zara
şekline evrilmesi gibi.