Tarih boyunca varolmuş Türk toplulukları arasında İslamiyet haricinde Budizm, Maniheizm, Musevilik ve Hıristiyanlık gibi farklı inançları benimseyenler olmuştur. Genel olarak, bütün Türk topluluklarında dini hoşgörü vazgeçilmez bir politika olarak korunmuşken bu hoşgörü ortamında Hıristiyan, Müslüman, Yahudi, Budist veya Gök Tengri inancına
Sarı Uygurları veya bütün Uygurları Moğollar’a medeniyet götüren insanlar olarak anabileceğiz. Cengiz’in savaşçıları rakipsiz idiler fakat Uygurların yazısına sığınacaklardı, çünkü kendileri buna muhtaçtı.
Sarı Uygurlar Doğu Türkistan'ın doğusunda Kansu eyaletinin güneye doğru uzanan bozkır ve dağlık alanında yaşarlar. Kendilerine Sarig Yugur adını verirler. Vadide oturanlara "oylıg", dağlık yerlerde oturanlara "taglıg" derler. Sayıları on dört bin dolayındadır. 1982 sayımına göre Sunan Yugur bölgesinde 10.569; Minghua, Huancheng ve Dahe bölgesinde 4500 yaşadığı belirtilir. Bu topraklar Çin Halk Cumhuriyetinin Sunan başkentli eyaletinde dört ayrı etnik öbek yaşar. Bunlar Moğol, Çin, Tibet ve Sarı Uygurlar'dır. Ortak dil olarak Çinceyi kullanırlar.
Uygur kağanı bir Uygur prensesini gelin olarak T'ang sarayına gönderdi. Bayan Çor'un hedefi evlilik yolu ile akrabalık kurmak suretiyle T'ang hanedanını etki altına almaktı. Yine birçok devlet adamını başkente yollayarak, yeni diplomatik girişimlerde bulundu. Arkasından kendisi çıktığı büyük seferde Çinli devlet adamı Ku-o Tsu-i ile
Uygurların (Kan-chou - Sarı Uygurlar) göç ettikleri bir başka bölge ise Tibet ve An-hsi bölgesi dir. Bu bölgenin merkezi Kansu (Kanchou) kenti idi. Bu bölgenin asıl özelliği Budacılığın en fazla yayılmış olduğu bir bölge olmasıdır. Tun-huang (Bin Buda) mağaraları bu bölgededir. Bu yüzden Uygurların eski dini Manihaizm (Manicilik) burada uzun süre yaşamamış ve Uygurlar aşağı yukarı 100-150 yıl önce bozkır bölgesinde tanıştıkları Budacılık dinine yeniden dönmüşlerdir.
Bugün dahi çoğunluğu Müslüman olmakla birlikte Türk
dünyasının aynı çeşitliliği sergilediği söylenebilir. Sovyetler
Birliği'nin dağılması ile daha yakından tanıma imkanı bulunulan
Türk topluluklarının hepsinin İslam dinine mensup olmadığı
bilinmektedir. Temelde, Şamanist gelenekleri devam ettirmekle
birlikte Gagavuz, Çuvaş, Kreşen Tatarlar, Hakas, Saha,
Dalgan, Karagas (Tofa) gibi Türk toplulukları Rus misyonerlerin
etkisiyle Hıristiyanlık dinini benimserken, Karaylar, Kırımçaklar
Museviliği, Tuvalar ve Sarı Uygurlar da Budistliği benimsemiş
durumdadırlar.
GUPTA ÜZERİNDE BAYRAK DALGALANINCA
Göçebe gruplarının savaşları dur durak bilmezdi: Tatarlar ve Moğollar, Merkitler ve Keraitler,
Naymanlar ve Uygurlar, Katay Çin Seddi’nden Batıdaki Orta Asya dağlarına kadar, yüksek çayırlar
üzerinden geçiyor, geçiyorlardı. Fakat bu savaşlar bizi alakadar etmez. 12. yüzyıl sonuna geliyor ve
Temuçin,
Ön Türk’ler! Yani Türk’lerin ataları. Türk Tarihinde henüz son 100 yılda gün yüzüne çıkartılabilmiş ve günümüz teknik imkanlarıyla ana hatlarına ve kısmen de olsa detaylarına vakıf olabildiğimiz Ön Türkler dönemi tarihimiz açısından fevkalade öneme sahiptir. Öncelikle Ön Türk ifadesini netleştirmemiz gerekiyor. Ön Türkler, Türk olarak
Türk halklarının çevrelerindeki küçük halkları da hesaba kattığımızda dil tek ortak nokta gibidir. İnanç bakımından baktığımızda da bütün Türklerin Müslüman olmadığını görürüz. Bir zamanlar hiçbirinin Müslüman olmayışı bir yana, bazıları hiçbir zaman Müslümanlığı kabul etmemiştir. Tarihsel olarak Müslüman olmayan Türkler arasında Ortodoks Hıristiyanlar (Tuna deltasındaki Gagavuzlar, Volga bölgesindeki Çuvaşlar, Sibirya'daki Yakutlar ve daha küçük halklar), Budistler (Sibirya'daki Tuvalılar ya da Çin'in Gansu eyaletindeki Sarı Uygurlar), biraz da Yahudi (Doğu Avrupa'daki Karaim) vardır.
Kitaplar
2**Adamus bremensis ; Vikingler barbarlıktan medeniyete
3**Sibel eraslan; kadın sultanlar
4**Ahmet şimşirgil ; Kayı serisi
*** tursun bey -tarih-i ebu-l feth( fetih ve voyvod
Abdullah çiftçi -
6**C.bukowski; pis moruğun notları
7**Erhan afyoncu; yavuz’ un küpesi
11**Christopher hodapp -Alice Von kannon ; komplo teorileri ve gizli