Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ruhumuz ne renk acaba (;
Beyaz, sarı, kırmızı,mavi, lacivert,pembe,siyah,mor,eflatun,gri,yeşil,kahve ve turuncu… “Dünyada on üç çeşit ruh var. Her ruhun da bir rengi…
Sayfa 237Kitabı okudu
Alper şaşkın ve meraklı gözlerle bir Atatürk müzesini andıran salonu incelerken, Sedef, anneannesinin boynuna bir sarılıyor bir geri çekilip bir şeyler söylüyor sonra bir daha sarılıyordu. "Getirdim günahlı çikolatalarını..." "Hay yaşa!" dedi tiz bir sesle Mehtap Hanım. Alper, çeşitli gazetelerin o daha küçük bir çocukken verdiği, bir kısmına kendi evlerinden de aşina olduğu Atatürk posterlerine, fotoğraflarına, dolaplı kanepenin ortasındaki kitaplığa yerleştirilmiş Nutuklara, Atatürk konulu kitaplara baktı bir süre. "Bu da bunların kutsal kitabı, alıp evine koyanı çok, okuyanı, okusa da anlayanı az..." diye bir düşünce geçti aklından. Bakışları salonda dolaşmaya devam etti. Mehtap Hanım'ın ilk gençliğinden ileriki yaşlarına uzanan, kadının yaşamının özeti niteliğinde, çoğu siyah-beyaz fotoğrafa bakıyordu şimdi. Fotoğraflar Alper'e, Mehtap Hanım'ın yüzündeki derin çizgilerin herkesin unuttuğu bir geçmiş zaman dili olduğunu, kadının gözlerindeki dalgınlığa gömülü anıların ancak bu dil çözülürse ifşa edilebileceğini düşündürdü. "Kimse bir günde bu hale gelmiyor," diye geçti aklından, "biz de böyle olacağız."
Sayfa 194 - Sözler: Sakla bizi Üsküdar, Marmara sahilleriKitabı okudu
Reklam
"Sevgili sen gerçekten bu dünyada mısın yoksa paralel evrenlerden birinde misin nasıl emin olunur biliyor musun?" diye sordu Alper. Kendisine bir fizik sorusu sorulduğu zannına kapıldı önce Sedef. Yanıtı bilmediğini kabul edince, "Hımm!" dedi, "Birlikteysek gerçek dünyadayızdır ayrıysak orası paralel evrendir..." Alper artık açıklamasının Sedef'i hayal kırıklığına uğratacağını düşünerek sessiz kaldı. Lakin Sedef sordu: "Bilemedim mi?" "Senin dediğin gibi bebek. Ama bir yolu daha var aklında olsun, hemen bir plakçıya filan girip bakacaksın. Eğer Bab Dilın albümleri aynı kapakla, aynı şarkılarla basılmışsa ama üzerinde Bab Dilın yerine Rabırt Zimırmın yazıyorsa paralel evrendesindir." "Poff!" dedi Sedef. "Ne?" dedi Alper gülerek. Sedef etkilense kendi fikri gibi satacağı sözlerini derhal sahibine iade etti: "Bir çizgi romanda böyleydi çok güzel fikir bence. Bab Dilın'ın gerçek adı o ama gerçek adı ancak sahte evrende yazılı..." "Susar mısın?" dedi Sedef soğuk ve alaycı bir sesle; küçük yeğeninin annesine söylemesiyle işittiği ve kahkahalarla Alper'e anlattığı ânı taklit ederek. Alper güldü. Sedef'in onu böyle terslemesine bayılıyordu. Teneke kutulara ekili sebzelere, çiçeklere ilerlediler. Evin kapısı ve pencereleri beyaz yağlıboya ile boyanmıştı. Bu görüntünün kararmış ahşapla tezadı Sedef'e Japon geleneksel tiyatrosundaki oyuncuları çağrıştırıyordu hep.
Sayfa 194 - Sözler: Sakla bizi Üsküdar, Marmara sahilleriKitabı okudu
ÖLÜM YAŞAMIN KARŞITI OLARAK DEĞİL,    PARÇASI OLARAK VARDIR Bir kez sözcüklere döküldüğünde pek sıradan görünüyor, ama o zamanlar, sözcükler biçiminde değildi, bir boşluktu, yüreğimin ta derinliklerinde hissettiğim. Ölüm, kâğıt bastırgacının içinde de vardı, tıpkı bilardo masasının üstünde sıralanmış dört tane kırmızı beyaz topun içinde olduğu gibi. O zamana kadar ölümü hep bağımsız, yaşamdan tümüyle ayrı bir varlık olarak kabul etmiştim. Başka bir deyişle: “Bir gün gelir ölüm biz ister istemez kollarına alır. Ama buna karşılık, o günden önce bize hiç dokunmaz.” Bu mantığımı her türlü sınamadan geçebilecek kadar doğru buluyordum. Yaşam bu yandaydı, ölüm öte yanda.
Pdf
Tren garına vardığımda kar yeniden başlamıştı. Beyaz topraklar saçlarımı boyadıkça, beynimde dönüp duran kuduz Kelebek de bu durumdan ilham alarak tüm tozlarını döküyordu. Elimde pastel turuncu, dikişleri patlamak üzere olan valizimde, başka, uzak bir şehirde yeniden diriltmek umuduyla taşıdığım ölüler vardı. Belki de on parça ayrılmış kendimi taşıyordum.
Reklam
Acı
… kimse üstlenmediği için acının kıblesi unutulmaktır çünkü toplumlar belleksiz acı ise öksüzdür. Yazı acının öksüzlüğüne de sahip çıkacak.
Sayfa 219 - EverestKitabı okuyor
Portakal Çiceginin Şarkısı
Görünmeyen bir aynasın ,üzülme An'ı dondursalar ve yaksalar da Sessiz bir dünyadan al mevsimleri Korkma ki sarıya karışsın beyaz Alıp gitseler de bıraksalar da Hayal yine siyah bir meddü cezir Hayal yine kucak dolusu eyvah Korkma ki geçeriz bu son köprüyü Yaşlılar sarılır kalplerimize Çocuklar bizimle oynasalar da..
Ölüm, yaşamın karşıtı olarak değil parçası olarak vardır. Bir kez sözcüklere döküldüğünde klişe görünüyor, ama o zamanlar bunu sözcükler değil, içimde bir düğüm olarak hissediyordum. Ölüm, kâğıt ağırlığının içinde de vardı, bilardo masasının üstünde sıralanmış kırmızı-beyaz dört topun içinde de. Ve hayatımız boyunca onu ince bir toz gibi ciğerlerimize çekip duruyorduk.
Büyükanne dedi ki diğerlerini kurtarmak için kendi yaşamını feda eden beyaz meşe için bir ölüm şarkısı söylemişler. Duygu o kadar güçlüydü ki neredeyse onu dağdan alıp başka yerlere götürmüş.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.