Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Offf ….!!!
* — Sussana sen kaltak! Sırtına yeniden inen tekmeyle sarsılıyor Emine .Kanı artık sızmayıp boşalıyor bacaklarından. Kan bacaklarına sıvana sıvana ala boyuyor. — Pis faşistler ! Katiller !Satılmışlar !
Sayfa 383 - Yapı Kredi Yayınları 16.Baskı, Ekim: 2023Kitabı okudu
Svetlana Aleksiyeviç (2015 Nobel Konusmasi)
Nigâr Hacızade Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor. Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine: Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel Edebiyat Ödülü Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, 7 Aralık’ta ödül
Reklam
Fazla anlamlı
Kötülük nedir bilmeyen ağaçlar, yalan söylemeyen otlar çağırıyor beni. Çiçekler gel diyor. Deniz gel diyor. Fakat arkamda yine onlar, o kötü kişiler, o satılmışlar bırakmıyor beni.
Sayfa 175 - Everest YayınlarıKitabı okudu
okumaya çalışın çok önemli bir konu
insanlar kendilerine güvenlik ve rahatlık temin etmek adına, bireysel kimliklerini unutup kolektif bir kimliğe bağlanırlar. Bir gruba, cemaate ya da bir ideolojiye sığınırlar; “Ali”, “Veli”, “Hans”, “George” ya da “mütevazı bir insan” olmaktan önce, “feminist”, “Hristiyan”, “Amerikalı”, “milliyetçi”, “sosyalist”, vb. olmayı tercih ederler. Bireysel kimliğimizi grup kimliğimizle değiştirdiğimiz zaman düşünce, inanç ve davranış özgürlüğümüzün önemli bir bölümünden vazgeçeriz. Topluluğun düşünce ve inanç birliğiyle davranışta ahenk talebini benimseriz. Grup bizi içine alır, bize kolektif bir kimlik sağlar; aidiyet dürtümüze seslenirken bizi kendimizi arama derdinden kurtarır. Aynı topluluk kendimizi ihtiyaç duyulan biri olarak görmemizi sağlarken bize güvenlik ve yaşama rahatlığı temin eder. Ama bunu yaptığımız zaman, ait olduğumuz grup ya da topluluğu insanlığın merkezi olarak görmeye başlarız. Bu gruba dâhil olmayanları, farklı düşünenleri kendimize düşman olarak görme durumuna geliriz. Çünkü dünyayı “biz” ve “onlar”, yani kendimiz ve diğerleri, inananlar ve kâfirler, vatanseverler ve satılmışlar olarak ikiye ayırmışızdır. “Biz”in “onlar”dan her zaman ve her yerde üstün olduğunu söylemeye gerek yoktur. Bunun gerçekte böyle olmadığını, bize sadece felsefi bir tutum gösterebilir. (Prof.Dr. Ahmet Cevizci) ve bundan bağımsız olarak daha önce dile getirdiğim konu #34983690
İsyanım git gide artıyor, hıncımı bütün insanlığın yüzüne haykırmak arzusuyla dolup taşıyorum. Birdenbire bir yığın insan sarıyor çevremi. Hepsinin yüzlerinde derin bir hıncın izleri var. Bunlar; çoğu zaman adları ihtiyaç, şeref, ihtiras, vazife ve alışkanlık olan kişiler. Her yerde, her yerde karşımıza çıkan soygun çetenin elebaşları. Ellerinde muştalar, bıçaklar, tabancalarla bizi toplum içinde, toplumun istediği gibi yaşamaya zorlayan satılmışlar. Çaresiz teslim oluyor giyinmeye başlıyorum. Gücüm, karşı koymamı sürekli kılamıyor. Sonra hep birlikte çıkıyoruz evden. Sokakta da yanımdan, yakınımdan ayrılmıyorlar.
Sayfa 175 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Asıl Mesele Filistin'de ki Masumlar.
Yumrularınızı kaya yapın insanlık yok olmadan. O yumruları kaya yapmazsanız dünyamız zenginlerin dünyası olacak. Ve onlara hizmetçilik görevini üslenen satılmışlar kalacaktır. Yumrularınızı yılmadan kaya yapın sevgi kokulu, gül rengi, gök rengi. Pencereleriniz baskın yediğinde öyle bir kuvvetle saldırın ki yumrularınızın sesi zalimlerden silahlarından daha gür çıksın… Bir küçük serçedir hayat onu elinizden Allahtan başka hiç kimsenin almasına izin vermeyin…
Reklam
Gün olmuş, gök gürlemiş, gök çatlamış Kemal Paşa derler bir yiğit kişi çıkmış demiş ki: "Ey satılmışlar, alçaklar, namussuz­lar, sizler kimlerin paşalarısınız?" Sonra atlamış bir eski vapura, geçmiş Anadolu'ya. Anado­lu'da insanlar açmış, çıplakmış, yoksulmuş. Kemal Paşa bir satı­lık sultanı, sadrazamı, paşaları düşünmüş, bir de Anadolu'daki insanları... Sonra çıkarmış üstünden sultanın sırmalarını, geçir­miş kafasına bir boz kalpak Demiş ki, "Yiğit olan halkının yanına!..
Sayfa 239Kitabı okudu
Elə bir dövrdə yaşayırıq ki, fikirlər şikəst, şəxsiyyətlər satılmış, vəfalılar tənha, əxlaqlılar guşənişin, cavanlar ya məyus, ya satılmış, ya da azğın, keçmişdəkilər keçmiş, böyüklər ya şəhid, ya da satılmışlar. Elə bir əsrdir ki, artıq kütlələr arasında heç bir avaz, heç bir səs yüksəlmir, qələmlər qırılıb, dillər kəsilib, dodaqlar tikilib və bütün həqiqət qalaları sadiq ardıcıllarının başına uçurulub.
Ali Şeriati
Ali Şeriati
688 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Çanakkale Geçilmez
Çanakkale 1915. Dünya böyle bir savaş görmedi. Tüm güçleriyle saldırdılar. İngilizler, Fransızlar. Yetmedi, Anzaklari kandırdılar, Hintlileri kandırdılar. Onlar da saldırdılar. Propaganda sağlamdı, Türkler salgın hastalık gibiydi, Avrupa'dan atilmaliydi. Bir daha saldırdılar,bir daha,bir daha. Denizden, karadan,her yerden. Başaramadilar, Çanakkale gecilmedi. İçimizde yaşayan bazı soysuzlar diyorlar ki,üç yıl sonra ellerini kollarını sallayarak geldiler İstanbul'a. Hayır, onlar gelmedi.siz davet ettiniz.once İstanbul'a,sonra her yere.uc yıl önce Çanakkale gecilseydi, eğer o gün İstanbul'a girselerdi, sittin sene cikmazlardi. Bunu bile idrak edemiyorlar.
Turgut Özakman
Turgut Özakman
'in enfes kalemi ile yazılmış,tarihi bir belge
Diriliş
Diriliş
. Cepheden gün gün notlar, öncesi sonrası,nedeni sonucu. Türk subaylarinin ve askerlerinin mucize kararları olduğu kadar, Alman subaylarınin beceriksiz uygulamaları. Bugün hangimiz hatırlıyoruz, nusrat mayın gemisini, yavuz zirhlisini, Hamidiye kruvazörunu, Bandırma vapurunu. Ne olmuş biliyor musunuz bunlar? Hurdaciya satılmışlar. 1954 yılında parça parça edilip satılmışlar. Kimsenin aklına gelmemiş savaş müzesi yapmak. Gelmemiş mı acaba? Şair
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Çanakkale için " yeni Türkiye'nin önsözü" diyor. Nasıl demesin. Çanakkale'de emperyalizmin yenilebilecegi anlaşıldı çünkü. Çanakkale'de aydınlanmaya elverişli müslüman ülkelerde bu düşünce yeşerdi çünkü. İstanbul işgal edilince,boğazdaki işgal gemilerini gören Cevat Abbas, M.Kemal'e yaşlı gözlerle baktı. İşte o tarihi cümle o an söylendi. " Geldikleri gibi giderler" Okuyalım, okutalim.
Diriliş
DirilişTurgut Özakman · Bilgi Yayınevi · 20145,2bin okunma
Her sabah hep bu alışageldiğimiz şeyleri yapmak niçin? Bu yemelerin, içmelerin, bu soyunup giyinmelerin hiç sonu gelmeyecek mi? İsyanım gitgide artıyor, hıncımı bütün insanlığın yüzüne haykırmak arzusuyla dolup taşıyorum. Birdenbire bir yığın insan sarıyor çevremi. Hepsinin yüzlerinde derin bir hıncın izleri var. Bunlar; çoğu zaman adları ihtiyaç, şeref, ihtiras, vazife ve alışkanlık olan kişiler. Her yerde, her zaman karşımıza çıkan soygun çetesinin elebaşları. Ellerinde muştalar, bıçaklar, tabancalarla bizi toplum içinde, toplumun istediği gibi yaşamaya zorlayan satılmışlar. Çaresiz teslim oluyor, giyinmeye başlıyorum. Gücüm, karşı koymamı sürekli kılamıyor. Sonra hep birlikte çıkıyoruz evden. Sokakta da yanımdan, yakınımdan ayrılmıyorlar. Oysa, ben onları istemiyorum. Ben başımı alıp gitmek istiyorum bu büyük şehirden. Kendimi anne yalnızlığının kollarına atmak istiyorum. Kötülük nedir bilmeyen ağaçlar, yalan söylemeyen otlar çağırıyor beni. Çiçekler gel diyor. Deniz gel diyor. Fakat arkamda yine onlar, kötü kişiler, o satılmışlar bırakmıyor beni. Bir an ellerinden kurtulup koşmaya başlıyorum. Kesilmeye götürülürken bakıcılarının, o saygıdeğer katillerinin elinden kurtulup kaçan bir boğa gibiyim. Kurtulmamı isteyen bir tek kişi yok geçtiğim yollarda. Herkes bana düşman şimdi. Duvarlar karşıma çıkıyor, otomobiller yolumu kesiyor. Her tarafta tuzaklar, kementler, ipler, hendekler ve taşlar...
277 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.